Bu Tayyip Erdoğan’ı İstemiyorlar
İnsanları lider kılan özellikler çok belirgindir. Herkes baktığında bu özellikleri fark eder, birilerine açık, başkalarına kapalı değil, bakan herkes görür, bilir.
Tayyip Erdoğan’ı 1985’te birkaç dakikalığına görmüştüm, İstanbul’da dostlar meclisindeydik. Gençtim, 1402’lik bir yasaklıydım. Tanıştık gülümsedi “Hocam, Darbeci anayasaya HAYIR diyen Bingöl’ün değerli bir evladıyla tanışmaktan dolayı şerefyab oldum” demişti. Sonra ayrılmak zorunda kalmıştı.
Daha sonra yine 1985’te görüşmüştük,
İstanbul İl Başkanıydı Refah Partisinin,
Daha sonra birkaç kez görüşme imkânımız oldu.
Onu domine eden ve azim, gayret, ideal ve hedefini belirleyen iki önemli unsur ön plana çıkıyordu:
İnancı
Halka hizmet aşkı
Doğrusu iki unsur da birbirini besleyen lâzımelerdi.
İnancı halka hizmeti zorunlu kılıyordu
İnancında dürüst olan, inancını sahih temeller üzerinde inşa eden kimse “Allah’ın yeryüzündeki mağdur ve mazlum” halklarına hizmet etmeyi vazife kabul etmiştir. Bu yüzden onun bu özellikleri ta o günden biliniyordu.
Başkalarının bilmediği, bilenlerin kabul etmediği,
Ama aziz halkımızın kadrini bildiği bu özellikleri bugün faiz lobisi tarafından törpülenmeye çalışılıyor.
Tayyip Erdoğan faizcilerle değil, ribacı-tefecilerle mücadeleyi kazanacak mı?
Allah’ın izniyle, bu aziz milletin desteğiyle evet kazanacak.
Bu kanaate nasıl vardığımı merak edenlere anlatayım:
Yıl: 1986,
İstanbul
İstanbul Refah Partisi İl Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’la spontane gelişen bir sohbetteyiz.
Hazirunlardan biri “dün gece rüyamda Duha Suresini okuyordum, tanımadığım biri bana seslenip ‘İnşirah’ı da oku’ dedi.” Herkes rüyaya farklı bir yorum getirdi. Başkan bana dönüp “Hocam sizden de dinleyelim” dedi. 1983’teki tutuklanmamda yüzlerce kitabıma dönemin darbecileri tarafından el konduğunu bildikleri için gülümseyerek “hocaların ilmi kitaplarla beraber gitmez değil mi?” dedi.
Ben de rüyaya yorum değil ama İnşirah suresi ile ilgili müderris olan babamdan duyduklarımı anlatabilirim dedim.
Tayyip Bey yerinden doğruldu, anlattıklarımı dikkatle dinledi.
Babamdan duyduklarımı anlatıyordum, kendi yorumla beraber.
Surenin sonuna geldiğimde,
“Fe iza ferağate fenseb, ve ila Rabbike ferğeb”
“Bir işini, görevini, hasenatı bitirdiğinde yenisine başla ve sadece Rabbinin rızasını, O’nun desteğini, O’nun sevgisini kazanmayı kazanç/amaç bilerek. Yani, durmadan çalışmalı, yaptığın birkaç işle yetinmemeli” demiştim ki Tayyip Başkan “yani durmak yok, hizmete devam” demişti.
Bu sohbetten sonra “karamsarlığın hayatımıza hükmetmemesi gerektiği”ni ve “hak için halka hizmet ederken aralıksız hizmetin esas alınması gerektiği”ni söyledi tok sesiyle. Buna ben “seri salih amel üretme” diye mukabelede bulunmuştum.
Bu sözüm üzerine “bu final cümlesiydi, seri salih amel üretmeliyiz, inşaallah milletimiz bize görev verecek ve biz de bıkmadan, usanmadan, şerefle halkımıza kesintisiz ve seri yararlı işlerle hizmet edeceğiz, Allah bizim karşılaşacağımız zorluk ve sıkıntılarda inşirah gönderir” demişlerdi.
Bunu niye mi anlatıyorum?
Son 20 yıldır Tayyip Erdoğan’a bakıyorum, hayırlı hizmetlerde bıkmadığını, yorulmadığını, çekilmediğini, çekinmediğini, bilakis her geçen gün hizmet alanını genişletmek için müthiş performans sergilemekte olduğunu görüyorum.
Son on yıldır siyasi, ekonomik, sosyal, uluslararası alanında yaptıklarıyla dünya çapında bir lider olduğunu ortaya koydu. Elbette ki sevmeyeni olacak çekemeyeni de. Bunlar siyasette gayet normal,
Ancak ülkesinin refahını, kalkınmasını, saygınlığını, özgür ve özgünlüğünü her şeyin üstünde tutmak için çabalayan bir lideri küresel güç odakları istemezler.
Ama bu karanlık odaklar bilmeliler ki Tayyip Erdoğan halkına dayanmış, Hakk’a güvenmiş bir lider olarak ölümüne de olsa halkın ve haklının yanında yer almayı esas alır. Sayın başbakan bu konuda tırsmaz, yılmaz, siyasi geleceğini değil canını da tehlikeye atar “gerektiğinde zehir içer” yine de doğru olanı yapar.
İşte,
Yaşamakta olduğumuz süreçte faiz lobisinin bunca yıldır başbakan Sayın R. Tayyip Erdoğan’ı tanımadığını, kararlılığını bilmediklerini ve bu yüzden kendisiyle çelik-çomak oynamayı göze aldıklarını görünce mutlu oluyorum. Çünkü devletleri kemiren ve devletlerin bütçesini sülük gibi emen faizcilerin yakında Türkiye’deki ayağının kırılacağını görüyorum.
Yalnız bunların mı?
PKK barış sürecini kabul ettikten sonra silahını satamayan, uyuşturucu trafiği zora giren, örgütün diğer ihtiyaçlarını karşıladığı için artık satamayacağı için zarar eden, bilumum fitneci, kaçakçı, faizci ve hepsinin hizmetkârı olduğu uluslararası karanlık güçler büyüyen, küresel güç olmaya yol alan, bölgesinde saygın bir Türkiye istemiyorlar. Ancak,
Bunlar Tayyip Erdoğan’ı tanısalardı bu kadar aleni, şeffaf ve alçakça saldırı başlatmazlardı. Çünkü Tayyip Erdoğan ölüme tililili* çeken bir lider, tırsıp sinen genel başkanlardan değil.
Türkiye ciddi bir sınavdan geçiyor
Haklının güçlülüğü ile güçlünün haklılığı mücadelesi,
Emperyalist hegemonya ile milli iradeyi esas alan bir liderliğin buna dur diyen mücadelesi,
Sülük gibi halkın parasını bankalar yoluyla emen riba lobisi ile halkının hakkını yedirmem diyen mücadele.
Acısı mı?
Bu hesabı bu ülke gençleri üzerinden ETÖ’cü, ulusalcı faşistler üzerinden görmeleri…
Yetmiyor, daha dün dost! AB üzerinden görüyorlar. Haçlı ruhu böyle bir şey:
Güçlü bir Türkiye istemezler.
Düşünebiliyor musunuz?
Yeryüzünde ‘neden bana borç vermiyorsun’ kavgasını çok yaşadık, ama ‘neden benden borç istemiyorsun‘ savaşını başlatan ribacı lobi ile Tayyip Erdoğan’ın mücadelesi aslında Batı’nın ‘bize muhtaç, kapımızda dilenci gibi kalan Türkiye arzusu” ile buna karşı ‘ülkem dik duracak, kimseye boyun eğmeyecek’ diyen bir lider mücadelesidir.
Biz bu mücadelede ölüme ti tilili diyor ve sayın başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın yanında olduğumuzu dost düşman herkese ilan ediyoruz.
Twitter: @ahmetay_
*Diyarbekirliler bir konuda korkmadıklarını ifade etmek için “ölümüne tilili“yi diyorlar.