Çukurova, toprağının bitekliğiyle meşhurdur; ama bir o kadar da kültür – sanat insanı yetiştirmesiyle bilinir. Türk Edebiyatı’nın önemli pek çok ismi Çukurovalıdır. Toprağı, kültürü, sanatı bereketli Çukurova; bu kez değerli bir şair yetiştiriyor: Hülya Saadet Öznisan… Hülya Saadet, eğitim camiasının kutsal neferlerinden biri… O; iki çocuk annesi, öğretmen, yazar, araştırmacı, peyzaj mimarı, tarihe meraklı bir isim. Şimdi de karşımıza ilk kez şair olarak çıkıyor. Bu şiir kitabı onun şiir alanındaki ilk eseri ama ilk kitabı değil. Daha önce düzyazılarıyla tanımıştık onu. Hülya Hanım, donanımlı, mütevazı, sevecen kişiliğiyle dostlarımın arasındaydı zaten… Bu kez aynı kulvarda yürüyeceğimiz için çok mutluyum.
Onun şiirlerini okurken sanki önünüzde gizemli bir kapı açılır. Gözünüzü açtığınızda Bağdat’tasınızdır. Asırlar öncesi ve asırlar sonrası kuşaklar orada buluşurlar. 13. yüzyılda Bağdat sokaklarında gezinirken şu sözler çalınır kulaklarınıza:
“Bağdat, Magrib’in Bab-ı Ali’si
Aksa, Magrib-ül Aksa
On üçüncü yüzyıldan sonra da,
Anne! Anlat bana,
Bağdat’ı anlat…”
“Savaş Rüzgârı” şiirinde savaşlara karşı olduğunu bakın nasıl dile getiriyor:
“Aramayın burada ne Amerikalı, ne Avrupalı, ne de İngiliz
Ne de onların ”Ortadoğu Bekçisi” İsrail’e ait bir iz.
Çünkü bütün yürekler şimdi Gazze için atıyor,
Bir bir açılmış eller, o yüce Allah’a
İnancı ve ülküsü için ölenlere dua ediyor.”
“Savaşlar Olmasın” şiirinde yine yüreği kanıyor şairin:
“İster Afrika’da olsun, ister Suriye’de
Nerede olursa olsun fark etmez.
Savaşların savunulacak hiçbir yanı yok,
İnsanlığın en büyük düşmanı kölelik!
Birbirine düşürülmüş ulusların,
Azgın bir kıyımı bütün bunlar.”
Tarihe meraklı ve iyi bir araştırmacı olduğunu “Bağdat” şiirinde olduğu gibi “Ankara Savaşı” şiirinde de görebiliyoruz:
“Ve tarih sahnesinde Timurlenk
Dünya’yı sarstı yaman bir ahenk
Sanatı ulemayı severdi amma;
Düşünden gitmezdi cenk
Yetmedi.
Ne Şam
Ne Bağdat
Ne Mısır
Tek erek
Dünya’yı ele geçirmek…”
Şiirleri sadece tarihten değil, her konudan payını almış. Öğretmen, okul, sınıf, kız çocukları, töre, aile seçtiği konulardan bazıları… Yaşadığı toprakları, hatta ilçesini, sokağını bile anlatmıştır. İşte “Merhaba Adana” şiirinden bir bölüm:
Merhaba Çukurova, Adana kentim benim,
Merhaba Karşıyaka, Yüreğir sıcak semtim,
Merhaba Anadolu, Yamaçlı, Güneşli mahallem,
Yamaçlı’da Bin Sokak, gözbebeğim merhaba!
Yaşamından bir kesit anlattığı, özellikle çocukluk günlerinin sindiği “Babam Bir Cankurtaran” adlı şiirinde neler anlatıyor görelim:
“Babam bir cankurtaran
Annem bir ev kadını
Babam ise saatçiydi,
Bozuk saatlerin cankurtaranı…
İki odayı bölen,
Paravanda gaz lambasıyla,
Aydınlanan çocukluğum.
Duvarlara sinerdi,
Kamhi ve tandır ekmeği.
Tarçın kokardı,
Babamın sakosu,
Elvan elvan baharat.
Babam bir cankurtaran,
Sayrı saatleri sağaltan…”
Hülya Saadet Öznisan Hanımefendi’yi ve şiirlerini kısaca anlatmaya çalıştım. Siz bu kitabı okurken bence tat alacaksınız. Bu kitap sadece bir şiir kitabı değil; sizleri diyardan diyara, çağlardan çağlara sürükleyecek sihirli bir halı… Düşler ülkesine, geçmişe seyahate var mısınız? İyi okumalar efendim…
Sevgili Saadet, yolun açık, okuyucun bol olsun arkadaşım!
HARİKA UFUK