Din adına, Peygamber adına, Millî/Manevi değerler adına, ecdat, ata, tarih, mazi, parti, cemaat, tarikat, mezhep adına değişim kabuklarını kıran, ipekböceği kadar bile olamayarak koza içinde kalamayan menfaat tacirleri, veya bezirgânlarının, veya asrın cehaletinde, kaosunda boğulanların, memleketi ne hale getirdiğini, köşeleri nasıl döndüklerini, hepiniz biliyorsunuz.
Kendilerine dinin temsilcisi, koruyucusu, müdafii olarak gösterip, kısa zamanda servet sahibi olanlar, holding haline gelenler ayrı bir yara, ayrı bir hastalık halinde..
İster/istemez her gün medyayı takip ederim, arşiv bakımından zengin bir hazineye sahibim. İnternet sitelerini gezerim, olup/bitenleri takip eder, gidişatı yoklarım.
Heyhat ve hayretler dolu bir noktaya geldik. Samimi dava adamı, Üstadım Necip Fazıl gibi serden ve yardan geçenleri mercekle bulmak mümkün değil.
“Hoşgörü, Diyalog, medeniyetler arası buluşma, değişim, çözüm, âkil adamlar zırvaları/oyunları” bizi ne hale getirdi. Bu Devlet, bu Millet, bu toplum nereye gidiyor? Ehl-i Dünya hayatı yaşayan Müslümanlar rahat mı? Mücahitlerin, mütahit ve müsait oldukları ideal ve ideolojilere ne oldu?
Rızâ-î Bâri’nin hakim olmadığı cemaatler; menfaat pastaları halinde bölük/pörçük.. Her kafadan bir ses, her kapıdan bir fetva çıkıyor, ahkâmlar kesiliyor, dinin içi oyuluyor, Müslümanlar uykuda.
“Gayesizim, telkinsizim, plansızım, hesapsızım, bilgisizim..” ifadelerinin sahibi üstad Necip Fazıl gibi dava adamları, halimizi görse ne der? Peygamber ümmeti, Allahın kulları olarak neredeyiz? Yarın hesap günü halimiz nice ola?
“Türkiye sancılı, Ortadoğu sancılı, Dünya sancılı, insanlık sancılı..
Tarih buyunca her insan her toplum değişim ve dönüşüm sancılarını her zaman çekmiştir. Eğitim, sağlık, güvenlik, beslenme, açlık, sefalet ve çevre sorunları, terör, ideolojik ve çıkar amaçlı savaşlar, sömürüye bağlı geri kalmışlık ve haksızlıklar bu sancıların sonucudur. Batı’da iktidar parayla satın alınır.Ortadoğu’da iktidar para kazanmak için kullanılır.” Siyasetçiler, aydınlar, akademisyenler, gazeteciler; çıkarcı siyasetin gerilimlerine alet olmayı reddederek sosyal, siyasal, ekonomik, kültürel, dini sorunların çözümüne katkı sağlamalıdır.
Aydınlanmaya kapalı çıkarcı kişiye, ne söylersen tesir edemezsin.”
Diyenler, yazanlar haksız mı?.. Madde uğruna, kapital için inançlarını ve imanlarını kaybeden kişiler, bu toplumu nereye götürüyor, götürmek istiyor?
Türkiye’de ve patron medyada geçerli olan kapital sermayelerin altında yayınlarını sürdüren, ekmeklerini çıkaran bütün yazar/çizer/söyler, şer güçler, emperyalist zihniyet ve “..izim”lerin baskı ve koruması altında olanların hali bellidir.
75 milyon Türkiye’den “ÂKİL ADAM” olarak seçilenlerin kimlikleri yeter halimiz için..Metot ve planlar nedir, neyin ve ne için yapılıyor? Milletin çıkarları ne olacaktır?
Ahlaki değerleri azaltan, kaybeden, yok eden toplumların akıbetleri tarihte bellidir. Kur’an ve Sünnete aykırı bütün ahlaki değerler, toplumu yıkar, felâketler meydana getirir. Huzur/saadet/sağlık yok olur. Aileler yıkılır, insanlar kurtarıcı ararlar.
Hemen not olarak kaydedelim ki:
PEYGAMBER-İ NEBİ’nin“Ben güzel ahlakı tamamlamak üzere gönderildim” hadisi, ahlakı anlatmaya yeterlidir. Aynı zamanda HULK kelimesi olan ahlak, huy, yaratılıştan olan haslet. Seciye. Cibilliyet. Doğuştan ve sonradan kazanılan haller. AHLÂK-I FÂZILA: İyi ahlak, faziletli huylar.AHLÂK-I HÂMİDE: Beğenilen güzel ahlak. Peygamber Efendimiz, bütün ahlâk-ı hamidede en yüksek tabakada olduğuna dost ve düşman ittifak etmişlerdir.AHLÂK-I HÂSENE: Yüksek ahlâkı en parlak ve ulvi bir şekil ve ruhta gösteren ve bil fiil yaşayan peygamberimizin (asm.) ve onun yolunda gidenlerin ahlâkı. AHLÂKIYYAT: AHLAK ilmi ve düsturlarını, bunların vasıflarını ve tatbiklerini inceleyen, öğreten ilim. Ahlâk ve terbiye ile alakalı ders ve bahisler. AHLÂKIYYUN: Ahlâk ilmi ile uğraşan alimler. Bunlar iki kısımdır. Bir kısmı ahlak-ı hâsene olan İslam ahlakını telkin eder. Diğer kısmı ise, dine tâbi olmayan ve hakiki ahlakı bulamamış olanlardır.
AHLÂK veya Hulk günümüzde nasıl, kimler tarafından nasıl kullanılır, anlatılır, bilirsiniz.Ahlaki bütün değerler neye göre uygulanır, ölçü, kaynak nedir? Ahlaki değerler hangi ağızlarda, nasıl söylenir?
AHLÂK ÜZERİNE BEYİTLER’de KEMÂLİ bakınız neler söyler:
AHLÂK DÜŞSE ÇUKURA,
GÜÇ YETER Mİ UÇKURA.
AHLÂK YOLDA BULUNMAZ,
ŞER KAPILAR ÇALINMAZ.
AHLÂK İSLÂMIN NURU,
ODUNLAR YANAR KURU.
AHLÂK İNSANIN RUHU,
ÂR YAPIŞTIRMAZ UHU.
AHLÂK DERİN BİR KUYU,
TÜKENMEZ, BİTMEZ SUYU.
AHLÂK İNSANIN DİLİ,
OLMAZSA BİTER PİLİ.
AHLÂK, PEŞİNDEN HÂYA,
OLMAYAN TAŞTAN KAYA.
AHLÂK-I PEYGAMBERİ,
VAR İSE, SEN GEL BERİ.
AHLÂK HAKÎM KUR’AN’LA,
EDEBİYLE DURANLA.
AHLÂK SATLIK MAL DEĞİL,
DAĞ YIKAR HARAM ÇEĞİL.
AHLÂK CENNET BAHÇESİ,
BAŞKA OLMAZ LEHÇESİ.
AHLÂK İLE SECİYE,
İKİSİNE NE DİYE?
AHLAK HÂLİK KAPISI,
İMAN İLE YAPISI.
AHLÂK ELDE ANAHTAR,
ARAR BULUR TARAFTAR.
AHLÂK EDEP YOLUDUR,
ADEM ALLAH KULUDUR.
AHLAK KAPI KİLİDİ,
ÇİLİNGİRİ KİM İDİ?
AHLAK YOLDA KILAVUZ,
ŞİİRLERDE HEM ARUZ.
AHLÂK, ZIDDI AHLAKSIZ,
EŞ KARDEŞİ ALLAHSIZ.
AHLÂK SAZLIKTAKİ MEY,
YAŞAMAYAN İÇİN ŞEY.
AHLÂK KURAL, KAİDE,
SÛRE, ÂYET MÂİDE.
AHLÂK KİŞİ NAMUSU,
YİĞİT ADAM KAMÛSU.
AHLÂK İLMİN ZİRVESİ,
İRFAN İSE KİRVESİ.
AHLÂK MÜMİNE RÜTBE,
SAKIN, EĞRİYE GİTME.
AHLÂK KALBİN İLACI,
VARSA, OLUR BAŞ TACI.
AHLÂK HASTAYA DERMÂN,
İLÂHİ EMİR, FERMÂN.
AHLÂK GÜNEŞ, NUR IŞIK,
NASİPSE ALIR ÂŞIK.
AHLÂK KEMÂL KALEMİ,
DUYSUN CÜMLE ÂLEMİ.
Ömer Hayyam’ın şahsiyeti ne olursa olsun, ister sarhoş, ister mayhoş olsun, bir dörtlüğü enteresandır:
“Bir elimde kadeh, bir elimde Kur’an,
Bir helaldir işimiz, bir haram,
Şu yarım yamalak dünyada,
Ne tam kâfiriz, ne tam Müslüman.”
Manken Tuğçe Kazaz gibi durmadan din değiştiren, Yunanlı Yorgo ile evlendikten sonra, boşanan, birkaç dine girdikten sonra yeniden Müslüman olan bu yosma haline döndük.
Toplumun haline baktığımız zaman, Hayyam doğru söylemiş demek geliyor içimizden.
Nasıl bir kâfir, nasıl bir Müslüman?…Bakın halimize, sıraya girin…
Yılların dava adamı, önderi M.Şevket Eygi dostumuzun feryâdına bakın:
“Bazı TV kanallarından Müslüman evlerinin içine fuhuş, şehvet, müstehcenlik, âdilik lağımları akıyor. Bu pisliklere karşı niçin sessiz kalıyoruz?
Emr-i mâruf ve nehy-i münker yapan bütün hocaların, şeyhlerin, kanaat önderlerinin, yazarların ellerinden öperim ama marufu emr, münkeri nehy farzını tatil edenleri doğrusu kınıyorum.
Bu ahlaksızlık, bu faziletsizlik, bu iffetsizlik, bu yaygın ve yoğun fuhşiyyat, bu seks lağımlarının patlaması, bu müstehcen neşriyat furyası, bu yasal seks köleliği, bu 13 yaşındaki kıza 29 azgının tecavüz etmesi olayları, ülkeyi modern Sodom ve Gomoreye çeviren bunca rezillik, bu zinanın suç sayılmaması böyle sürer giderse (haber veriyor ve uyarıyorum) başımıza afetler ve felaketler gelir. Azap gelince sadece günahkarların üzerine gelmez, toptan gelir, kurunun yanında yaş da yanar.
Hürriyet var, niçin protesto etmiyoruz? Niçin Hint Mecusileri kadar bile olamıyoruz.”
Bu feryat, bu çırpınış, bu acı, bu ızdırabı, bu tehlikeyi bütün inanlar ve Müslümanlar çekmeli, gaflet uykusundan uyanmalıdır.Bu tür medya beslenmemeli, reklam verilmemeli, yayınlar protesto edilmeli, temel değerlere bağlı yayın organları ile kitaplar desteklenmeli, faydalı eserler okunmalıdır..Oratoryo haline getirdiğim, kitap halinde yayınladığım RAHAT MISIN MÜSLÜMAN? sorusunu nasıl sormayayım, siz söyleyin.