Yaşınız artık yirmiyi geçmişse, hatta otuzlara yaklaşmışsa; bütün gözler size çevrilir.
Hele birde gelen teklifleri reddediyorsanız…
Evet, şuan bu durum benim için geçerli. Şimdi diyeceksiniz ki; ‘ kızdaki havaya bak! talipleri varmış istemiyormuş, bize ne kardeşim’ doğru size ne! Ama durum bu değil ki. Durun anlatayım. Beklide benim gibi düşünen birçok kıza tercüman olurum.
İlk teklifleri okuduğum, hatta yaşım küçük olduğu için kabul etmedim. Sonra ki tekliflerde iş güç sahibi olayım ondan sonra dedim. Ama insan yaş ilerledikçe seçici oluyormuş. Bunu daha iyi anladım. İşin özü ben evlilikten korkan bir insanım. Mutlu bir çift görüşlüğüm beş parmağı geçmez. Evlenen arkadaşlarım daha bir ay olmadan akıl veriyorlar. Evlenme diye…
Evlilikler bana göre haksızlıklar üzerine kuruluyor. Ve maalesef bir çıkar üzerine. Erkek diyor ki; ‘ bu kızı beğendim, eli ayağı düzgün. Ama beğenmediğim özellikleri var. Neyse canım evlendikten sonra değiştiririm.’ Doğru bir mantık mı sizce? Bana göre değil. Madem istediğin gibi değil neden alıyorsun? Aynı şeyi o istese ne olurdu; Yani değiştirilmek istenseniz. Sakın bana kabul ederdim demeyin. Daha çocukluktan başlamaz mı kavgalarımız. Demez miyiz ailemize; ‘ beni başka çocuklarlar karıştırma, o Mehmet ben Ali ya da o Funda ben Ayla. beni olmadığım bir kalıba sokma’ O zaman neden başkasını sırf kendimiz için değiştirmeye kalkarız. Alacağınız kız aklı başında ise, mantıklı davrana biliyor ise, ondan korkmak neden? Zaten böyle bir kız bilir nerede nasıl davranacağını.
Kızlarında erkeklerden kalır yanları yok kabul. Yok, efendim yakışıklı olsun, ya da yakışıklılık önemli değil içi güzel olsun. Ya da zengin, paralı, iş güç sahibi olsun. Anne kuzusu olmasın. Bir evin tek oğlu olmasın. Bir evin en küçük oğlu olmasın. Askerliğini yapsın,sakal bırakmasın, içki içmesin, sigara içmesin, namaz kılsın, gezmelere götürsün, çocuk olursa çocuğa o baksın. Sıralanır gider.
Ben hiç görmedim insanları olduğu gibi kabul etmek isteyen, değiştirmeye kakmayan, nerede ne yapması gerektiğini bilen en önemlisi de içinde sevgi ve saygıyı barındıran bunu dengede tutabilen bir eş isteyen.
Sırf bu yüzden ne kavgalar, ne ayrılıklar gördüm. Bir de derler ki; ‘biri bağırıyorsa diğeri susacak’ öyle bir çift var mı?
‘Kocanı el üzerinde tutacaksın, onu pohpohlayacaksın. Elinde tutmayı bileceksin’ ( ,llaki kadın erkeği elinde tutmak zorundadır o da ayrı)Tamam güzel de adam daha çocuğun emziğini gidip arabadan almaya eriniyor hatta ona hep kendi bakarmış gibi de: ‘ bir işi de bana deme, bir şeyi de unutma’ bak sen adama; sanki kadın Süpermen! Her şeyi o yapacak. Çalışan bir bayansa, işten gelir gelmez evini toparlayacak, yemeğini yapacak, çocukların bakımını yapacak, ilgilenecek, sonra koca gelecek onunla ilgilenecek, onu pohpohlayacak, hatta… eee hatasını biliyorsunuz yazmayalım. Sonra sabah kalkacak yine koşuşturacak. Bilinen şeyler. Çoğu kadın her yere yetişemiyor, yetişenin de ömründen ömür gidiyor. Ama bunu taktir eden erkek de az. Diyelim ki kadın hepsine yetişti ama kocaya vakit kalmadı yani Allah verede’ başım ağrıyor, yemek yapamadım, evi temizleyemedim, annenler bugün gelmeseler’ dedi. Dünyanın en kötü kadını ilan edilir, eş dosta karalamaya başlanılır. Hatta en kolay çözüm aldatılır. Erkektir canım bir şeycik olmaz. Aldatan kadın olsaydı… yazmak bile istemiyorum. Erkekler kusura bakmasınlar ama her türlü pisliği yaparlar, adiliği yaparlar,( yapmayanlar üzerlerine almasınlar) kadınında en temizini ararlar. Bu konuda burada söz biter…
Kadının hatası yok mu? Elbette var. Erkek yorgun argın geliyor işten, isterse işi başından aşkın olsun. Ama vücut yorgunluğundan çok zihin yorgunluğu adamı bitirir. Ama kadın anlamaz. Kadınlar hep konuşmak ister, erkekler susmak. Hatta eşinin canı biraz sıkkınsa daha da üzerine gider. Yahu! rahat bırak adamı. O içinde halletsin bakalım, sonra anlatır. Anlatmadı mı o zaman vur onu. Birde kıldan tüyden huylanır. Hele kıskançlıkta girerse işin içine vay o erkeğin haline.
Kısacası dostlar. Dengede olan bir evlilik yok. İllaki bir taraf hep alttan alan oluyor, susuyor. Gerçi, sussa bir dert, susmasa bir dert. Karşılıklı anlayış, hoş görü olmuyor . Hep bir tarafın üzerine yıkılıyor ilişki ve herkes birbirinden çok şey bekliyor. Bence, bunların yanında bir ilişki de sevgiden çok saygı önemli. Saygı yitirilirse sevgi de yitirilir. Ve saygının olmadığı bir ortamda ne anlayış olur, ne hoşgörü olur. Bencillik ön plana çıkıyor.
dostlar evlilik hep buysa, bunlardan ibaretse ;
Bekar kalmak en güzeli. Evlilik bana göre değil.