Sevgili okuyucular, bu Pazar sohbetinde 'milliyetçilik'ten bahsetmek istiyorum.
Özellikle terör desteğindeki ırkçı-bölücü Kürtçü eylemlerin arttığı 1980 sonrası dönemde, Türkiye'deki kalemşorlar ve yabancılaşmış aydınlar, sanki bu ırkçı eylemlerin sebebi vatansever milliyetçi insanımızmış gibi milliyetçilik ve özellikle Türk Milleti aleyhinde yoğun bir kampanya başlatırlar. Türk’e, Milleti’ne Türk Tarihi’ne sövmek marifet sayıldı. Öyle ki, Türk düşmanlığı âdeta ırkçı bir nefret cereyanı hâline döndü. Türkler, Ermenileri, Kürtler kesti diyene Nobel ödülü bile verdiler. Fransa, İsveç gibi ülkelerde ’Ermeni soykırımı olmadı’ diyenler cezalandırılırken, Türkiye’de aksi yapıldı. Merhum Mehmet Âkif’in deyimiyle ‘Kendi öz diyarında hânümansız serserilere’ döndük Mer-hum Necip Fazıl’ın ifadesiyle ‘öz yurdumuzda garip, öz vatanımızda parya’ olduk.
İşin en acı tarafı, bu mazlum ve vakur milletin ‘Vatan millet sevgisi’ anlamındaki milliyetçiliğine tahammül edemeyeler, eli kanlı teröristbaşının ve hempalalarının ırkçı-bölücü ve etnik temeli milliyetçilik tezlerine alkış tutular.
***
Başbakan Erdoğan Midyat konuşmasında ‘milliyetçilik ayaklarının altındadır’ derken, islâmi temineloji bazı cahil kişiler bunun Hz. Peygamber’in efendimiz (s.a.v.) veda hurtbesi’ndeki cahiliyet ırkçılığını kastettiğini anlamadılar. Fakat Başbakan daha sonraki beyanlarında bunu kavmiyetçilik ırkçılık anlamında söylediğini açıkladı. 19 Şubat 2013 tarihinde yaptığı Gurup konuşması‘nda, Ziya Gökalp, Mehmet Âkif, Müntaz Turhan ve Erol Güngör gibi milliyetçi mütefekkirleri örnek göstererek, bunlarda millet kavramının –kendisindeki gibi- ‘kucaklayıcı’ anlamında kulanıldığını; karşı olduğu milliyetçiliğin ırkçılık ve kabilecilik olduğunu söyledi.
Başbakan, biz milliyetçiliği sloganlara sıkıştıran değil, milliyetçiliği millete hizmetle özleştiren bir partiyiz’ diyor.
***
Masamın üzerinde bir fotoğraf var…
Geçen gün Ayaş eski belediye başkanı Rıfat Mavioğlu getirdi. 9 Mayıs 2000 tarihinde Ayaş cezaevi’nden tahliye edildiğimde; Ayaş belediyesi önünde yapılan törenle bana verilen Ayaşı’n hemşehrilik beratı verildiğinde çekilmiş. Merasimde, Ayaşlılar dışında Abdullah Gül, Recep Tayyip Erdoğan, Bülent Arınç,Muhsin Yazıcığlu, Abdülkadir Aksu, Nazlı Ilıcak gibi çeşitli partilerden can dostlarım var. O gün insan hakları Mitingi’nde konuştum diye 28 şubatçılarca gasp edilen devletin hapsettiği bir mahkuma millet sahip çıkmıştı. Başbakan Erdoğan ile bir sohbetimiz esnasında bana, ‘Benim dört çocuğum daha okula Göndermeden Arif Nihat Asya’nın ‘Bayrak’ şiirlerini ezberlemişlerdi deyip ne kadar milliyetçi ve vatan sever olduğunu doğrulayarak anlatmıştı.
Geçmişteki parti içi müdahalelerinde de ne kadar vatan sever ve bu anlamda milliyetçi olduğumu bizzat defaatle müşahede etmiştim.
Bu yazımı okuyanlar, maksadımın koskoca Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’na naçızane görüşlerim istikametinde tesir etmeye çalıştığımı zannetmesinler. Benim Başbaka’ı yönlendimeye çalışmak haddim değildir.
Devleti idare edenler milliyetçi ve vatansever olmaya mecburdur. Son dönemde meydana gelen bazı gelişmelerin, birilerinin zannettiği gibi, Türkiye’nin ve her türlü unsuru ile Türk Milleti’nin aleyhine neticelenmeyeceğine inanıyorum. Lâkin devlet tecrübesi olana bir vatan sever aydın sıfatıyla dikkat edilmesi gereken hususları da yazmaya devam edeceğim. İnşallah endişeleriniz doğru çıkmayacak… Dedim ya. Benim Başbakanım Milliyetçidir…