“Değirmenin suyu”nun nereden geldiği belli olan Bursa belediyelerimiz çok sayıda kitap basar, tanıtıcı, özellikle reklam yapılan afiş, gazete, broşürlerin sayılarını belki başkanlarımızın da bilmediği sayıda, birileri zengin olur, köşeyi dönerler.Bursa’nın, belki de Türkiye’nin tek özel kütüphanesi bize aittir. Osmanlının dergâhları, zaviyeleri, medreseleri, aş evleri, tekkeleri gibi olma yolunda mücadele, gayret ve hizmetleri vardır, yıllardan beri “karınca kararınca” yoluna devam eder.
Bu kütüphaneyi henüz bir belediye başkanımız ziyaret etmemiş, ( Yıldırım Belediye Başkanından başka) milyonlar verilerek berber dükkanlarına kadar dağıtılan kitap ve gazeteler bırakılmamıştır.
Çöp kutusundan aldığım iki gazete var önümde. En güzel kâğıda basılmış, para verilmekten çekinilmemiş, başkanların reklamı yapılan iki gazete veya broşür de demek mümkün…
Açık yerleri kapalı yerlerinden fazla, milletin parası olan milyonların ödendiği sözüm ona sanatkârların veya yosmaların gecesine “Muhteşem” kelimesinin yapıştırıldığı, örtülü hanımı ile ön saflarda izleyici olan resimleri utanarak gözden geçirdim.
Utandım diyorum, bizim inanç değerlerimizde böyle bir kadın veya sanatkâr yok. Cahiliye dönemi kadınları gibi soyunarak sahneye çıkacaksınız, bir şeyler okuyacaksınız, salonu dolduran insanlar sizi şehvet nazarı ile izleyecek, bunun adına muhteşem diyeceksiniz.
Geldikleri parti, inanç zihniyetleri bilinen başkanlarımızın haline bakın Allah aşkına.. Vatan; millet aşkına…
Bu gazetelerde resimli bir haber var, ağlar mısınız, güler misiniz bilmem…Üç semavi dinin temsilcilerinden oluşan Antakya Medeniyetler korosu, Nilüfer Belediyesi ile Rotary Kulüplerinin organizasyonu ile Bursa’da konser vermiş. Müslüman, Hıristiyan, Yahudi, Türk, Kürt, Ermeni, Sünni, Alevi birçok grubu temsil eden koro; Türkçe, Latince, İtalyanca, İbranice, Arapça ve Ermenice şarkı ve ilahiler söylemişler. Sözüm ona dünyaya dostluk, hoşgörü ve barış mesajları vermişlermiş…”Diyalog , Hoş görü, dinler arası ittifak” gibi zırvaları yıllardan beri gündemden düşürmeyen zihniyetlerin mahsulüne bakın ve ibretle/hikmetle düşünün…
İşin içinden çıkmak mümkün mü?…Belediyeler, belediye başkanlarımız manevi hesabı nasıl verecekler? Barış Manço kültür merkezinde oynanan filmlere bir bakın, afişleri gözden geçirin.. Nereye gidiyoruz, çukurlardan ahlakı, temel değerlerimizi kim/kimler çıkaracak?…
Nilüfer belediye başkanı ile personelinin zihniyetleri belli, CHP. zihniyeti ile idare edilen ayrı bir eyalet gibi çalışıyorlar. Kültür merkezleri, etkinlikleri, beyanatlar, çalışmalar, Cumhuriyet yürüyüşleri, Atatürk posterli izindeyiz flamalarının bedava dağıtılması, sol fraksiyonların cirit attığı, üç fidan heykellerinin dikildiği, nazım Hikmetlerin Abidin Dinoların, daha komünist damgalı nicelerinin anıldığı, belli zihniyetteki kişilerin getirilip konferanslar verdirildiği, sık sık protesto eden yürüyüşlerin yapıldığı bir ilçe olarak gemiyi azıya almışlarken, dur diyen bir iktidar yok..
Mahalli seçimlere aylar kala, sular ısındı, kanlar kaynamaya, adaylar yavaş yavaş perde aralarından çıkmaya, gövde gösterilerine, çeşitli şovlar yapmaya başladılar.
Kanla, canla, imanla, irfanla kazanılan İstiklal Savaşı ile onun genç Cumhuriyeti, bugünlerde hangi senaryoların kurbanı olmak üzere. Bebek katili Artin Agopyan’ın (apo) yol haritası çizdiği, eşkıya ve katillerle pazarlıklar yapıldığı, Kandil fotoğraflarının ve mektupların yayınlandığı, Murat Karayılan yanında el/pençe divan duran milletvekillerinin yüz karası halleri, Başbakanın, Bülent Arınç ve Kültür Bakanının yersiz açıklamaları, düşündürücü, acı ve ibret vericidir. Şehit kanları ile kazanılan vatan, parçalanmak ve yutulmak istenilmektedir.
Günümüzü, halimizi, acımızı, ciğer yarımızı, sitemlerimizi, karamsarlığımızı anlatan, üstadım necip fazıl’a armağan ettiğim bir şiirimle yazımı bitirmek istiyorum:
KİM KALDI?
( ÜSTADIM, HOCAM NECİP FAZIL’A)
Söyle hocam kim kaldı, içi/dışı bir olan?
Kim, kimin yerin aldı, aradığını bulan,
“Yavuz Hırsız” ne çaldı, boş kasalara dolan?
Müslim uykuya daldı, gerçekler oldu yalan.
YALAN ÜSTÜNE YALAN, EŞEKTE KALMAZ PALAN,
DOLAN ÜSTÜNE DOLAN, BİRAZ DA FALAN/FİLAN.
Pandora’yı açtılar, rapor Mecliste şimdi,
Bilinmeden kaçtılar, darbe yapanlar kimdi?
Gülücükler saçtılar, malum olan isimdi,
Gerçeğe ulaştılar, silinen nokta Mimdi.
DARBE KOMİSYONLARI, BİTİRDİ İŞLERİNİ,
BELİRLİ MİSYONLARI, FİŞLENEN FİŞLERİNİ.
Boyuna/Bosuna bak, olmuş Millet Vekili,
Selam dur, selamı çak, çoğulun yok tekili,
Aydınlık için mum yak, asâlete tepkili,
Bak üstâdım, buna bak, putlar gibi dikili.
YAZIK OLUYOR, YAZIK, BU MİLLETE ÇOK YAZIK,
İSKELE DUBA KAZIK,. DEMEK Kİ MAYA HAZIK.
Vekilin maaşında, benim de kuruşum var,
Leylâların kaşında, heybetli duruşum var,
Şehidin naaşında, senin de vuruşun var,
İşinde, oynaşında, saklı kurtuluşun var.
MİLLETİ UYUTTULAR, YALAN ÜSTÜNE YALAN,
HARAMLARI YUTTULAR, TALAN ÜSTÜNE TALAN.
Din ile Devlet işi, birbirinden ayrılsa,
Cahilin ehli kişi, kanunlarla kayrılsa,
Adalet kırsa dişi, per/perişan savrulsa,
Beyine soksa şişi, kâmil olan kavrulsa.
SİZE GÖRE NE OLUR, SÜT LİMAN, SÜTLÜ LİMAN,
TÜRKİYE NEYİ BULUR, EHL-İ KEMÂLAT İMAN.
Tanzimat’la başladı, Cumhuriyet Dönemi,
Bâtıl tohum aşladı, belli oldu önemi,
Maziyi kim taşladı, gerçek olan böyle mi?
Yalan Tarih kışladı, öyle, böyle, şöyle mi?
YIKILIR ELBET BİR GÜN, YALAN ÜSTÜNE ÇADIR,
GELECEK EBET BİR GÜN, KALK MEZARDAN BAHADIR.
Kim kaldı meydanlarda, sırtı yere gelmeyen?
Yolcu kaldı hanlarda, ecdadını bilmeyen,
Dergâh-ı Divanlarda, hataları silmeyen,
Can içre cânânlarda, sevdâdan irkilmeyen.
SAKARYA’NIN ÜSTÜNDE, BİNBİR KARTAL KANATLI,
TAĞUTLARIN BÜSTÜNDE, DESTAN YAZDI BİN ATLI.
Bu dâva öksük değil, Devlet-i Ebed Müddet,
Bu çınar köksüz değil, feryâd-ı figan hiddet,
Bu pınar susuz değil, başsız kalırsa Millet,
Bu tarih yüzsüz değil, mazluma olmaz şiddet.
ÇAĞ AÇIP, ÇAĞ KAPADIK, YEDİ DÜVELDEN SORUN,
MEYDANDA NAL TOPLADIK, KALABALIKLAR DURUN.
Fermân geldi emirden, kalk gidelim yiğidim,
Dağ eriten demirden, bak gidelim yiğidim,
Mukaddes eserinden, hak gidelim yiğidim,
KEMÂLİ fenerinden, yak gidelim yiğidim.
GÜNEŞ DOĞDU, DOĞACAK, YÜRÜYELİM BİRLİKTE,
KARANLIĞI BOĞACAK, HEP BERÂBER DİRLİKTE.