Çiğ Sütte Yapısal Sorunlar Oyunlar
Çiğ süt piyasasında yapısal sorun teşkil eden çiğ süt fiyat istikrarsızlığında bugüne kadar hep endüstriyel süt sektörünü suçladık, oyun oynadığını, çiğ süt toplamada Pazar hâkimiyetine sahip olduğunu yazdık. Endüstriyel süt sektörünün çiğ süt piyasasında oyun oynayabilmede yapısal sorunlar kamu tarafından çözülmüyor. Bu oyunlar hayvancılığımızı, gıdaya adil erişimi tehdit ediyor. Sanayicilerin oyun oynamasına izin veren yapısal sorunlar sadece ‘’düzen ‘’ de değil. Üretici temsilcilerinin aynaya bakıp biraz da kendi üretici örgüt cenahına bakmaları gerekiyor. Yapısal sorun çift taraflı. Ambalajlı süt ve süt ürünleri nasıl ki firmaların ‘’ele geçirilmiş pazarı ‘’ ise çiğ süt üretim sahasının en önemli dinamiği olan çiğ süt toplama işi de bir ‘’pazar’’dır.
Türkiye de çiğ süt üretiminde ‘’ örgütsüzlükten, kooperatifsizleşmek’’ten bahsediliyor. Çiğ Süt üretiminde en büyük örgüt, 500 bin üyeli Tarımsal Süt Üreticileri Merkez Birliği ve onun yerel örgütleri olan İl, İlçelerin süt üretici birlikleri olduğuna göre çiğ süt üretim sahasında örgütsüzlükten bahsedebilmek mümkün değildir. 2005 yılında 5 milyon ton çiğ süt üretici örgütleri eliyle sanayicilere teslim edilirken 2010 yılında 8 milyon ton çiğ sütü ahırlarda alın teri ile üretenler üretici temsilcilerine veya üretici temsilcileri imiş gibi gözükenler eliyle sanayicilere teslim ediyor. Sütün çiğini üreten 500 bin kişi daha ne yapsın? Bu üreticilerin mi özrü değil ise kimin özrüdür. Bugüne kadar hep sanayicilerin çiğ süt fiyatlarını düşürdüğünden bahsettik. Bu düşürmelerde üretici temsilcilerinin duruşları, üretici örgütlerinde yapısal sorunlardan bahsetmemiştik.
Üretici temsilcileri üreticilerin hak ve menfaatlerini korumak zorundadır. Sanayicilerin ise kendi kazanç hırsları çemberinde hareket etmeleri doğal yapıları gereğidir. Sanayicilerin bu kazanç hırslarını engelleyecek ciddi rekabet kanunları ülkemizde yok. Rekabet ihlalleri yaptıklarında küçük para cezaları ile adeta korunuyorlar. Demiştik. Ve bunları birçok kez yazmıştık.
Tarsus Süt Üreticileri Birliği Başkanı Sayın Yılmaz Karabulut’un bildirdiğine göre geçtiğimiz Aralık (2012) ayında okul sütü projesi ihalesi alan Güney Süt firmasının da aralarında bulunduğu Çukurova’nın endüstriyel süt sektörü yaptıkları toplantı sonucu çiğ süt fiyatlarını düşürme kararı aldılar, bu kararlarını duyurmuş olsalar da henüz uygulamadılar.
24 Ocak 2013 tarihinde Erdemli Süt Üreticileri Birliğinin süt dökme eylemini basından okuduk. Olayı Erdemli Süt Üreticileri Birliği Başkanı Sayın Murat Ergen’e sorduğumuzda Ocak Ayı başında Erdemli İlçesinde çiğ süt toplayan Yörüksüt, Fatih Mandıra, Çobansüt, Sütsan, Varol Süt, Özmet Süt’ün Erdemli Öğretmen evinde toplantı yaparak çiğ sütün fiyatını 80 kuruştan 70 kuruşa düşürme kararı aldıklarını ve bu kararı henüz uygulamamış olsalar da Erdemli Süt Üretici Birliği’nin bunu önlemek için süt dökme eylemi yaptıklarını bildiriyor.
Bakınız Erdemli Süt Üreticileri Birliği Başkanı çiğ süt fiyatlarını hangi firmaların, nasıl düşürdüğünü anlatıyor. TSÜM Başkanı Sayın Ali Koyuncu’nun okul sütü ihalesi alan firmaların ihalesinin iptal edilmesi gerektiği açıklamasını yaparken fiyat düşüren firmaların isimlerini basına verdiğini göremiyoruz. Sayın Ali Koyuncu mümkün olmayan ‘’ihale iptali’’isteğini kamuoyu üzerinden paylaşırken sanayicilere gözdağı veriyor olsa da onlar bundan anlamaz ve istediklerini aldıkça başak şeyler de isterler.. Süt tozu desteği okul sütü projesinden sonra ihracat desteği istiyorlar. Onu da verseler başka şey isterler, gözleri doymaz ki!
2012 Eylül ayından itibaren ülkemizin batı bölgelerinin çoğunda çiğ süt 90 kuruştan satın alınır iken Mersin bölgesinde 80 kuruştan satın alınıyor olması hilkat garabeti olup üstüne üstlük 70 kuruşa indirildiğini görüyoruz. Mersin bölgesinde uht süt üreten en büyük firma Güney Süt firması okul sütü projesinden ihale pastası almıştı. TSÜMB başkanı Sayın Ali Koyuncu diyor ki ‘’ihale alan firmalar çiğ süt fiyatlarını düşürüyor, ihale iptal edilmeli! Uht süt değil okul sütü projesinde ayran dağıtılsa idi okul sütü pastasından üç beş firma değil yüzlerce firma faydalanmış olurdu ve piyasayı bozanların ağacının dibine ayranı dökmüş olurdu. Uht süt için çiğ süt toplayıcıları belirli bölgedeler ve belirli sayıdalar, ayran üreticileri ise yurt sathına dağılmış yüzlerce firmadan oluşmaktadır. Bir pastayı biri yiyor diğerleri bakıyor, kıyamet üreticilerin başında kopuyor. Bir başka husus ise yerel süt üretici birlikleri yöneticileri rekabet ihlalinin ne olduğunu bilmediklerinden, delil toplamayı, konuyu delillendirmeyi bilmediklerinden veya rekabet kurulunun işlevinden habersizliklerinden rekabet kurumuna başvuramıyorlar. Bir dönem önce iktidarın milletvekili olan TSÜMB Başkanı Sayın Ali Koyuncu bir bölgede toplu olarak çiğ süt fiyatlarını düşüren firmaların rekabet kanunu ihlalleri ile ilgili nasıl delil toplanacağını yerel üretici birlik yöneticilerine niçin öğretmez? Veya o delilleri kendi Türkiye çapında toplayıp Rekabet Kurumu’nun önüne niçin sunmaz?
Sütün sivil merkezi yönetimi, resmi yönetiminin çiğ sütte fiyat istikrar düzeninde, bu düzeni sağlayacak olan okul sütü projesinde hangi ürün dağıtıldığında üreticilere fayda sağlayacağı konusunda fikirleri yok. Fikri ASÜD (Ambalajlı süt üreticileri derneği) üretiyor, sütün sivil ve resmi yönetimi kabul ediyor.
Hatırlanacağı gibi 2010 yılında çiğ süt fiyatlarını geriye doğru indirme uygulaması ile çiğ süt fiyatlarını düşürmek isteyen endüstriyel süt sektörüne karşı Balıkesir de birkaç ilçemizin yaptığı çiğ süt satmama üç günlük grevi geriye doğru fiyat indirmeyi durdurabilmiş ise de ilerideki fiyat düşürmelerini durdurmamıştı. Bunun sebebi Tarımsal Süt Üreticileri Merkez Birliği’nin çiğ süt toplama pazarına hakim olamayışındandı. Pazara hakim olamayan bir kuruluşun ben malımı satmıyorum deme gücü olamazdı.
Kamu düzenlemecileri tarafından TSÜMB ve yerel örgütleri çiğ süt üretim sahası pazarında, pazara hakim olmak yerine pazarın sanki komisyonculuğunu yapar vaziyete sokulmuşlardır.. Pazardaki çiğ sütün tamamına komisyonculuk yapmak değil pazara tam hakim olmak üreticilerin hak ve menfaatlerini sağlar.
İl ve İlçelerdeki il ve/veya İlçeler adına kurulmuş Süt Üretici Birlikleri delege sistemi ile Tarımsal Süt Üretici Merkez Birliğinin genel merkez yönetim üyelerini oluşturmaktadır. Yerel örgütlerin bir çoğu çiğ süt toplayıcı taşeronlar tarafından kurulmuş olması üreticilerin hak ve menfaatlerini ön plana almada geri durmaktadır. Hatta bunlardan bazı İllerin Süt Üretici Birliklerinin yöneticileri de taşeron olarak işlev görmekte ve yönetim kendi adına çiğ süt ticareti yapmaktadır. Kendi adına çiğ süt ticareti veya kendini endüstriyel süt sektörüne taşeron olarak kullandırınca çiğ sütün fiyatlarını koruma, olması gereken seviyelerde tutması hayal oluyor.
Biz öteden beri endüstriyel süt sektörünün çiğ süt toplama sahasında rekabeti engelleyici davranışlarda bulunduklarını, bunun da suç sayıldığını birçok kez yazdık.
Çiğ süt üretim sahası ve toplama sahası bir ‘’pazar’’dır. Bu sahada çiğ süt toplama işi kimin elinde ise o sahaya o kuruluş hakim demektir. Türkiye’deki mevcut durumda çiğ süt toplama pazarına (sahasına) endüstriyel süt sektörü veya onları çiğ süt toplattığı taşeronları ‘’hakim’’ dir. Bu taşeronların aslında yaptıkları nakliyecilik ve günlük depoculuktur. Bunlar nakliye ve depocu olarak lisanslanmalı bu lisanslama hak ve görev yetkisi TSÜM Birliğine verilmelidir. Bunların nakliye ve depolama işlevlerindeki hizmet bedellerini de TSÜM birliğine bağlı yerel örgütler ödediği takdirde TSÜMB çiğ süt toplamada pazar hakimiyetini elde etmede önemli bir mesafe kat edecektir.
Türkiye de endüstriyel süt sektörünün sayısı 1300 firma gibi görünse de aslında çiğ süt toplamada bölgesel, ulusal bir tekelleşme vardır. Bu tekelleşmenin kırılması şarttır.
Çiğ süt toplama lisanslama altına alınıyor. Ama bu lisanslama çiğ sütün sadece kalitesi ile ilgili bir lisanslamadır. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının çiğ süt toplamadaki tekelleşmenin kırılması için bir lisanslama yapmayı düşündüğü de görülmüyor. Kooperatif başkanı ve yönetim kurulu üyelerinin kooperatifin faaliyetleri doğrultusunda ticaret yapmaları yasak olsa da bu yasaklamaları takip etmekte denetlemekte GTH Bakanlığı sorumlu olsa da yeterince takip edilmiyor. Ayrıca süt üretici birlikleri yöneticilerinin çiğ sütü kendi şahsi adlarına toplamaları satmaları da yasal olarak yasak değil. Bu da büyük bir sorun teşkil ediyor. O il veya ilçedeki fiyat istikrarsızlığına yol açıyor.Fiyatın düşmesi o birlik başkanının umurunda olmayabiliyor.. Ama umurunda olanın da feryatlarını işitebiliyoruz, Tarsus ve Erdemli örneğinde olduğu gibi..
Bir zamanlar; 5 ton çiğ süt toplama kapasitesine sahip Konya ilimizden bir K. isimli üretici temsilcisi süt tozuna parasal teşvik vermekle görevlendirilmiş Ulusal Süt Konseyi’ne seçilir seçilmez çiğ süt toplama kapasitesi günlük 150 tona çıkıyor! Nasıl oluyor bu? USK’deki sanayici temsilcisi o bölgedeki toplanan çiğ sütü evrak üzerinden bu K.nin örgütünün üzerinden geçiriyor. Niçin? K. teşvik evrakını imza yetkisi ile çiğ süt toplama kapasitesinin sanayiciler tarafından artırılmasında hangi menfaatlerin söz konusu olabileceği düşündürücüdür. Bir sonraki USK seçimlerinde seçilemeyen K. ‘nın çiğ süt toplama kapasitesi geri 5 tona düşüyor. Hayvancılık Genel Müdürü Sayın Ali Karaca hemşehri ili Konya’nın en çok süt tozu teşvikinden yararlanan il olması ile övünüyor.!! Süt tozu teşvikli üretiminden en çok yararlanan vilayette en iyi şekilde çiğ süt fiyat istikrarının olması gerekmez mi? Halbuki çiğ süt istikrarsızlığında Çukurova’dan sonra ikinci bölge İç Anadolu ve bilhassa Konya’dır.
Çorum İlimizin bir ilçesinde Süt Üretici Birliği Başkanı çiğ sütü Sütaş adına toplayan ve Sütaş’ın yemini satan kişi ile köy köy dolaşıp ‘’Sütaş’ın yemini alacaksınız, almazsanız bu adam da sizin çiğ sütünüzü almaz’’ diyor. Bu rekabet kanunlarını ihlal değil mi? Sütün çiğini üreteni sanayici ve üretici temsilcisi eliyle boğmak değil midir? Bu iş Çorumda Sütaş için gerçekleşirken diğer bölgelerde başka süt firmalarının yemleri için gerçekleşiyor veya çiğ süt toplayıcısı hangi yem markasını satarsa üreticiler o yem markasını ya doğrudan ya da üretici birlikleri, kooperatif yöneticileri tarafından satın almaya mecbur ediliyor..
Türkiye de örnek başkan, örnek kooperatif olarak gösterilen yapı holdingleşmiş. Sayın Başkanı bir o televizyondan bir diğer televizyona koşup her konuda ahkam keserken holdingleşmiş yapıdan -kendi çiğ süt bedelleri dışında-üye üreticilerin kooperatif üyesi olmaktan yıllık kaç kuruş temettü, kar verildiğini açıklamıyor ve soran da yok.. Çiğ süt bedelleri dışında bu ‘’holdinge’’ ortaklıklarından dolayı üreticilere şu kadar kazanç sağladık dediği de yok. Ancak ‘’çiğ sütte serbest piyasa var ‘’sözünü sarf edip sanayicilerin ekmeğine yağ sürüyor,, çiğ süt toplama, satın alma düzeninde tekelleşme var diyemiyor. Kooperatif başkanı olarak sen serbest piyasa var dersen, 2013 yılında Erdemlide sanayicilerin bir araya gelip serbest rekabet kanunlarını çiğnediklerini, serbest piyasa değil monopolleşme, tekelleşme yarattıklarını, o bölgede fiyat düşürüldükten sonra diğer bölgelere fiyat düşüşlerinin yansıtılacağını göremezsin. Daha doğrusu üreticiler için değil sanayiciler için taşeronlaştığın için görmek istemezsin. Geçmişte gördüğümüz ‘’jagura binen’’ sendika başkanı gibi bu örnek kooperatif başkanı jagura binmese de sanayicilerin işine gelen ‘’çiğ süt fiyatlarını serbest piyasa belirliyor’’ lafları üreticilerin sırtına bir kambur oluştururken fiyat pazarlığına oturan üretici temsilcilerinin de elini zayıflatıyor. ‘’Çiğ süt fiyatlarını serbest piyasa belirliyor ‘’ laflarını kim ediyorsa etsin, kimliği ne olursa olsun o şahsın geçimi süt veren ineklerden değil üreticilerin sırtından yapılan gizli çiğ süt-yem ticaretindendir. Böyle nitelediğim kooperatif başkanı bir tane değil bir elin parmakları kadar da olsa çiğ süt fiyat piyasasını üreticilerin aleyhine halen etkileyebiliyorlar. Hele de USK kurulmadan önceki çiğ süt ihale sisteminde sanayicilerden yana ön çiğ süt piyasa düzenini diğer bölgeler için üreticilerin aleyhine bu kooperatif başkanları oluşturabiliyorlardı.
‘’Kooperatifler güçlendirilmeli ‘’ ,evet güçlendirilmeli de sadece başkanları, yönetim kurulu üyeleri değil üyeleri de maddi bakımdan güçlendirilmelidir.
Her ilde, ilçe de hemen hemen Süt Üretici Birlikleri var olmasına var ama üreticiler ürettikleri malı maliyetine bile satma gücü yok. Ulusal Süt Konseyi kurulduktan sonra referans fiyatları koruyamayan İl ve ilçelere baktığımızda ya o ilçede üretici birliği yok veya var ise de yapısal olarak o bölgede çiğ süt toplayıcılarının taşeron örgütü gibi işlev görüyor. Sıkıntı taşeronluktan ve üretici birliği yöneticilerinin çiğ süt toplama ticareti yapmasından da kaynaklanıyor.
Neler yapılmalı
1-Çiğ Süt toplama sadece çiğ sütün kalitesi yönünden değil ‘’Pazar’’ yönünden de lisans altına alınmalıdır.
2-Çiğ süt toplama lisansı verme yetkisi Tarımsal Süt Üreticileri Merkez Birliği’ne verilmelidir.
3-Sayısı 30 bini bulan çiğ süt toplayıcılığı çiğ sütü satın alım-satış şeklinde değil nakliye, depolama hizmet lisansı şeklinde oluşturulmalıdır. Nakliye bedelleri yerel süt üretici birlikleri tarafından ödenmelidir.
4-Süt üretici birliklerinin açık veya zımni olarak yem ticareti yapması yasaklanmalıdır.
5-Kooperatiflerin, damızlık birliklerinin sanayicilere çiğ süt satma işlevi ortadan kaldırılmalı bu işlev münhasıran TSÜM Birliği ve onun lisanslayacağı yerel birliklere verilmelidir.
6-Lisans sahiplerinin çiğ sütü kime, hangi firmaya satacağına gerektiğinde Merkezi örgüt karar verebilmeli veya değiştirebilmelidir.
7-Piyasa düzeni için teşvikli ürettirilecek süt tozunun veya diğer materyal üretiminde hangi bölgelerden çiğ sütün piyasadan çekileceğinde tek söz sahibi TSÜMB olmalıdır. Şimdiki gibi pasta dağıtımı şeklinde değil çiğ sütün düşürüldüğü bölgelerde ani ve gizli uygulanmalıdır..Görev ambalajlı süt ve süt ürünleri de üreten süt tozu fabrikalarına değil piyasa düzenleyicisi kuruluşun sahip olacağı süt tozu fabrikalarına verilmelidir.
Piyasa düzeni ancak bu şekilde kurulur ise müstakbel Et ve Süt Kurulu çiğ süt piyasa düzeninde ürettireceği süt tozu vb. aletlerin parasal miktarı azalır.
Çiğ sütü kim topluyor ise çiğ sütün fiyatında söz sahibi odur. İşin özü de budur.
Yukarıda işaret ettiğimiz yapısal sorunlar gösterdiğimiz şekilde çözülmedikçe çiğ sütte oynanan oyunlar devam edecek, hayvan başına, çiğ süt litre başına, soğuk çiğ süt litre başına devletin verdiği destekler üreticileri değil sanayicileri büyütecektir.
https://groups.google.com/group/cigsutureticileri