Bugün Trabzon’da eğlenceli bir gündü…
Trabzon Sanat Evi’nde TGB Kültür Sanat Bürosu Başkanı Gizem Uslu öncülüğünde Türkiye Gençlik Birliği’nin düzenlediği bir etkinlikte sanatsever arkadaşlarla bir araya geldik. Fakat bir araya geliş sebebimiz sohbet değildi, peki ya neydi…
Eskiden tiyatro izlemek için insanlar kuyruğa girerdi. Kimi beş, kimi on dakika, kimisi daha uzun süren oyunları heyecanlı bir şekilde izlerlerdi. Tiyatro, başarılı bir sanattır. Zamanla teknolojinin etkisiyle tiyatro kültürü kaybolmaya başladı ve yerini sinemalar aldı. Sinema geniş düşününce tiyatro kadar sanat icra etmese de bir tiyatro oyununun renklendirilmiş halidir diyebiliriz.
Günümüzde sanata ve sanatçıya olan değerin azalmasıyla ne tiyatroya ne de başka bir sanat ürününe saygının azaldığı kanısındayım.
Tiyatrodan bahsetmişken, tiyatronun sanatsal boyutunun dışında birde kültürel değeri vardı. Bizim için bir kültürdü zamanla yok olmasına izin verdiğimiz değerin bizden neler götürdüğünü dikkatli incelemezsek göremeyiz aslında.
Tiyatroya giderken gerek tek başımıza, gerekse arkadaşlarımızla gidelim yine orda bir sürü insanın yan yana aynı oyunu izlediği gerçeğini değiştirebilir miyiz?
Kesinlikle hayır!
Peki ya sinemaya aynı şeyi sinema içinde düşünemeyiz mi?
… Bence de düşünmeye değer.
Bugün TGB Trabzon Kültür Sanat Bürosu başkanı Gizem hanım, bizlere tiyatronun, sessiz sinemaya ve modern sinemaya kadar gelirken neler çektiğini anlatmaya çalışırken bir yandan da bu konuyla ilgili faklı görüşteki onlarca kişiyi bir araya toplayarak kültürümüz yeniden yaşattı bizlere. Onca birbirini tanımayan insan hayatı boyunca kaderin tutsağı olan ünlü komedi oyuncusu Charlie Chaplin’in hayatını ve başarı öyküsünü izleyerek belki de kültürümüzdeki bu eksikliğin farkını daha iyi bir şekilde anlayarak artık elinden geldiğince sanata ve sanatçıya daha da saygılı olacaktır. Belki de sanat ve sanatçının değerini bilmeyen onlarca insana da bu değerleri empoze edeceklertir.
TGB üyeleri ve üyesi olmayan onlarca arkadaşımızla birlikte bugün ünlü komedyenin hayatını anlatan 1996 yapımı CHAPLİN filmini izledik. Dünyaca ünlü Şarlo tiplemesi.
O acıların çocuğu Şarlo…
Bir başarı öyküsü Şaro…
Şarlo, Şarlo…
Neden Şarlo ?
Ünlü İngiliz oyuncu Charlie Chaplin’in yarattığı; bol pantolonlu, melon şapkalı, büyük ayakkabılı, sürekli bastonunu çeviren ve sakar hareketleri ile gülünç mizansenler oluşturan ölümsüz tiplemenin adıdır.
Neden Şarlo’ya hayranım diye sorarsanız;
İzlediğimiz filmde de anlatıldığı gibi Charlie Chaplin in sessiz film çekmesinin ve sessiz tiyatro oynamasının nedenini “ Konuşursam beni sadece İngilizce bilenler anlayacak ama sessiz bir filmi herkes anlayabilir ve dünya İngiltere'den ibaret değil.” demesinden daha anlamlı ve daha açıklayıcı bir yanıt verememem sanırım.
Etkinliği düzenleyen ve emeği Türkiye Gençlik Birliği ve üyeleri başta olmak üzere gelen herkese teşekkür ediyoruz. Elbette bunun gibi sanata, sanatçıya ilgiyi ve saygıyı artıracak etkinliklerde tüm herkesi görmek istediğimizi de belirtmek isteriz.
CHARLIE CHAPLIN;
16 Nisan 1889’da Londra’nın yoksul bir köşesinde dünyaya gelir. Annesi Hannah ve babası Charles ikili olarak gösteri yapan gezgin komedyenlerdir. Alkolik olan baba ,bir yıl sonra aileyi terk eder. Chaplin ve üvey kardeşi Sidney, anneleri tiyatroda gösteri yaparken sihirbazlık öğrenmeye çabalarlar. Charlie beş yaşına geldiğinde Hannah sesini yitirince, sahne hayatı biter. Evde dikiş dikmeye başlar. Çok yoksul oldukları için çocuklar okula gidemez. Anneleri akıllarını kaçırınca, iki kardeş Lambert yoksullar evine alınır. Burada okuma yazmayı öğrenir. Sidney doğrudan doğruya donanmaya gönderilince, Charlie henüz yedi yaşında yapayalnız kalır. İnatçı yapısı yüzünden sık sık ceza alır, kamçılanır. Donamadan ayrılan ağabeyi Sidney, dokuz yaşında Charlie’yi yetimhaneden, annesi de akıl hastanesinden çıkarır. Okula başlayan Charlie, tenefüste annesinin öğrettiği ‘Miss Priscilla’nın Kedisi’ adlı tekerlemeyi ezbere okuyunca, öğretmeni Mr. Reid’in dikkatini çeker. Şarlo, bir yıl sonra gezici bir tiyatro topluluğuna girer ve çok iyi oyuncularla karşılaşır. Sonrasında da 20’inci yüzyılın en büyük komedi oyuncusu olur.
Saygılarımla
Hasan Güçlü