Avrupa’nın bir yol ayırımına geldiğini, daha doğrusu, köklü karar noktasına doğru ilerlediği, tüm siyaset bilimcilerinin ortak görüşüdür.Bizlere (Doğu’ya) bölünmeyi sağlık verenler, kendilerine ise bütünleşmeyi rehber edinmişlerdi.
Avrupa’daki asıl sorun, ortak para biriminde kalıp kalmayacağı değildir.
Avrupa, Asya ve Afrika’yı sömürerek büyüdü, büyüdükçe sömürdü, sömürdükçe kendisinde refah arttı.
Artan refah, sosyal harcamalarını da artırdı. Yani sömürüden işçisine ve yaşlısına pay verdi. Tabi aslan payını her zaman olduğu gibi, büyük sermeye aldı.
Gelinen noktada ise, sömürüden elde edilenler azaldı.
Sıkıntılar arttı.
Dış sömürü ve iç sömürü kanalları daraldı.
Önce, çalışanların sosyal harcamaları kesildi. Arkasından işsizlik fonları ya kaldırıldı, ya da kısıldı.
Şimdilerde, sömürü öyle bir zora girdi ki, bırakınız işçisine yaşlısına vermeyi, büyük sermaye kesimine bile vergi getirmeyi planlıyorlar.
Fransa’ya bakalım.
Holand, işverenlere ilave kurumlar vergisi getirmek istedi. Fransız işverenleri, tıpkı, Ecevit Hükümetine karşı TÜSİAD’ın yayınladığı deklarasyona benzer bir bildirge yayınladılar.
İşverenlerin bazıları da Fransız vatandaşlığından ayrıldılar.
Fransa işverenlerine keyfinden vergi koyma isteğinde değildir.
Fransa’yı yönetmek, artık bıçak sırındadır.
Çalışanlardan kesecek kalmamıştır.
Çıkarılması gereken işçi çıkarılmıştır.
Ama ekonomi bir türlü büyüyememektedir.
Benzeri durum, diğer Avrupa ülkelerinde de vardır.
Hatta Almanya bile büyümesini revize etmiş ve %1’e düşürmüştür.
Zorlu, sert, köklü tedbirler almadan Avrupa’nın yoluna devam etmesi mümkün değildir.
Siyasi liderler, halk ile büyük sermaye arasında kalmıştır.
Manken liderler( sermaye kuklası)ile yola devam etmeleri olanaksızdır.
Sert ve köklü tedbirler demek, çalışanların üzerine daha büyük saldırlar düzenlemek demektir.
Bu saldırılara karşı koyacak, devrimci çözümlerden yana örgütlülük olmadığı için, gerilemenin bedelini halka ödeteceklerdi.
Tanımlamaya çalıştığımız saldırganlık ancak, faşizmle mümkündür.
Yani Avrupa sermaye faşizmine yönelecektir.
Kapitalizmin çıkmazlarında, başvurulacak bir yoldur faşizm.
Sermaye faşizmi iç sömürüyü daha derinleştiremeyince, dış talan arar.
Avrupa’nın askeri gücü bu dış talanı gerçekleştirmeye uygun değildir. Ancak Libya ve benzeri ülkeler için bu sistemi uygulayabilir. Karşısında Rusya veya Cin varsa bu da mümkün değildir.
Napolyonlar için bir Rusya seferi mümkün değildir.
Keza Almanya için Nazi Moskova’sı yoktur.
Avrupa’nın önünde ikinci bir yol olarak; Amerikan vesayetinden kurtulup, Doğu ile bütünleşme çabalarına girmesidir.
Zaten Avrupa’nın içinde en iyisi olan Almanya’dır. Onunda Çin ve Rusya ile olan ilişkisi, en iyi olandır.
Kapitalizmin, eskiden yaptıklarına yaparak, gideceği bir yer kalmamıştır. Hele bu finans kapitalin artık ömrü bitmiştir.