Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Pazar, Aralık 14, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Yazarlar Cahit KARAÇ

Kalp ve Kalbin Halleri (VII) Bölüm

Cahit KARAÇ Yazar Cahit KARAÇ
24 Eylül 2012
Cahit KARAÇ
0
400
Paylaşma
5k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş
Bunun en büyük işareti Allah’tan gelen (Ruh; Allah’ın ezeli ilmi hükmü gereğince başlangıçta tüm kainatın oluşumu için yaratıp oluşturduğu öz, hayat iksiri taşıyan, buharımsıkuru sıcak havadan oluşan Rab’bin emrindeki hayat enerjisidir.) ruhudur. Dünyada yaşayan bedeni içindeki ruhuna bağlı kalbidir. Allah’a giden de, ruhuna bağlı kalp ve beynin müşterek faaliyetleri sonucu oluşan fiili amellerin kayıt altına alan ve onları Allah adına mahşere kadar saklayıp koruyacak olan kalp ve beyne bağlı faaliyet gösteren gönle bağlı insan aklının marifeti olacaktır.Allah (Tanrı) à Ruh – ruhla à Cisim – cisimle à Varlık – varlıkta à Ben’lik – benlikte à Çokluk (Ben, Sen, O) – çoklukta à var oluşà var oluşla birlikte İki yüzlülük içinde çokluk aleminde yaşayış à sonra; yok oluş, yokluk (Ben’in (cisimdeki) varlıktan ayrılışı ile yoklukta hiçlik başlar.) YOKLUKTA HİÇLİK, HİÇLİKTE DE YOKLUK BAŞLAR.

Yoklukta ruhun cisimden ayrılışı yani, Ben’likten Ben’in ayrılışı ile cisim toprağa, ömür süresi içerisinde ruhta oluşan Ben’likte Allah ile bir olmak için gaip alemine gider.

O halde Ben ve Sen; Yani her ikimiz de O’yuz. Yani her ikimizde Allah’ın (yarattığı) birer kuluyuz. (Ancak, O’yuz derken; biz de yaratanız, biz de O’na eşitiz, biz de İlâh’ız, Allah’ız anlamında asla değildir. Beni de, seni de yaratan bir tek Allah’tır.) anlamındadır.)

O, yine Sen ve Ben ederiz. Ben ve sen iki ederiz. İkimiz de bir biz ederiz. Bizler bizlikten kurtulunca bir ben eder, O’na gideriz.

O halde sen de, ben de bir ben’iz ki, O’na gideriz. O’na giderken sende de, bende de ben’lerin iz’i kalır. Kalan iz’lerin kiri, pisi toprağa gider. Senden de, benden de geriye ben’lerimiz kalır. Kalan ben‘lerimiz de gaibe gider, Allah için gaip alemine. O’na gidenler zaten O’nundu. O’na gittiler.

Demek ki, bizim sandığımız bizdeki her şey, bizdeki ben’likte emanetmiş. Emaneti de sahibine verdik mi? Geriye bizim nemiz kalır. HİÇBİR ŞEYİMİZ.

O halde bizler neyiz diye, kendi kendimize bir soru soracak olursak ! Cevabı da bizim için çok basit ve kolay olacak. Çünkü bizler yani sen, ben ve o kocaman bir HİÇİZ !

Bunu böyle bilip, böyle yaşarsak şayet! Ne ben sana, ne de sen bana, ne saygısızlık edebiliriz. Nede birbirimize kötü muamelede bulunup, sevgisiz yaşayabiliriz.

Aksine birbirimizi sevmeden yaşayamayacağımızı anlayıp, hayatımıza giren ve bize hayatı kolaylaştıran tüm varlıkları sevmeye başlarız. Çünkü sevgisizlikte, saygısızlıkta ben’cillikten oluşur.

Ben’cillikten kurtulmak için ben, ben olmaktan, sen de sen olmaktan çıkıp kurtulmalıyız ki, insan olarak yaşamayı öğrenebilelim.

Bunun içinde en büyük sensin, ama sevgisizlikten, tek başına yalnız kalmış birisin, dedirtmeden hep birlikte biz olarak yaşamasını öğrenmeliyiz.

Aksi takdirde ben de, sen de asla huzur bulup, sükunet içinde bu dünyada yaşayamayız.

Bunu anlayıp kavrayamadığımız süre içinde de asla Allah’ın bizden istediği doğrultuda insan olarak doğru dürüst yaşamasını öğrenemeyiz.

Medeniyet yolunda her seferinde başladığımız noktaya geri döneriz. İleriye doğru gitmez, ancak tarihi tekerrür ettirir, geçen yılları sayarken yerimizde durur, ancak hayal eder sayıklarız.

Bu yüzden de, ne sen! Ne de ben! Ne mutlu oluruz, ne de rahat yüzü görür, huzur içinde yaşarız.

Ancak ben senin, sen de benim şeytanım olursun.

Öylece yaşar sonunda da sen de, ben de cehenneme gideriz.

Ne acı öyle değil mi?

Peki bu insanlık mıdır?

Elbette hayır. Öyleyse bu nasıl bir hal. Nasıl bir gidişat.

Doğrusu nedir?

Ne değildir?

Nasıl bir çözüm bulunur?

./…

Cahit KARAÇ

Bunun en büyük işareti Allah’tan gelen (Ruh; Allah’ın ezeli ilmi hükmü gereğince başlangıçta tüm kainatın oluşumu için yaratıp oluşturduğu öz, hayat iksiri taşıyan, buharımsıkuru sıcak havadan oluşan Rab’bin emrindeki hayat enerjisidir.) ruhudur. Dünyada yaşayan bedeni içindeki ruhuna bağlı kalbidir. Allah’a giden de, ruhuna bağlı kalp ve beynin müşterek faaliyetleri sonucu oluşan fiili amellerin kayıt altına alan ve onları Allah adına mahşere kadar saklayıp koruyacak olan kalp ve beyne bağlı faaliyet gösteren gönle bağlı insan aklının marifeti olacaktır.Allah (Tanrı) à Ruh – ruhla à Cisim – cisimle à Varlık – varlıkta à Ben’lik – benlikte à Çokluk (Ben, Sen, O) – çoklukta à var oluşà var oluşla birlikte İki yüzlülük içinde çokluk aleminde yaşayış à sonra; yok oluş, yokluk (Ben’in (cisimdeki) varlıktan ayrılışı ile yoklukta hiçlik başlar.) YOKLUKTA HİÇLİK, HİÇLİKTE DE YOKLUK BAŞLAR.

Yoklukta ruhun cisimden ayrılışı yani, Ben’likten Ben’in ayrılışı ile cisim toprağa, ömür süresi içerisinde ruhta oluşan Ben’likte Allah ile bir olmak için gaip alemine gider.

O halde Ben ve Sen; Yani her ikimiz de O’yuz. Yani her ikimizde Allah’ın (yarattığı) birer kuluyuz. (Ancak, O’yuz derken; biz de yaratanız, biz de O’na eşitiz, biz de İlâh’ız, Allah’ız anlamında asla değildir. Beni de, seni de yaratan bir tek Allah’tır.) anlamındadır.)

O, yine Sen ve Ben ederiz. Ben ve sen iki ederiz. İkimiz de bir biz ederiz. Bizler bizlikten kurtulunca bir ben eder, O’na gideriz.

O halde sen de, ben de bir ben’iz ki, O’na gideriz. O’na giderken sende de, bende de ben’lerin iz’i kalır. Kalan iz’lerin kiri, pisi toprağa gider. Senden de, benden de geriye ben’lerimiz kalır. Kalan ben‘lerimiz de gaibe gider, Allah için gaip alemine. O’na gidenler zaten O’nundu. O’na gittiler.

Demek ki, bizim sandığımız bizdeki her şey, bizdeki ben’likte emanetmiş. Emaneti de sahibine verdik mi? Geriye bizim nemiz kalır. HİÇBİR ŞEYİMİZ.

O halde bizler neyiz diye, kendi kendimize bir soru soracak olursak ! Cevabı da bizim için çok basit ve kolay olacak. Çünkü bizler yani sen, ben ve o kocaman bir HİÇİZ !

Bunu böyle bilip, böyle yaşarsak şayet! Ne ben sana, ne de sen bana, ne saygısızlık edebiliriz. Nede birbirimize kötü muamelede bulunup, sevgisiz yaşayabiliriz.

Aksine birbirimizi sevmeden yaşayamayacağımızı anlayıp, hayatımıza giren ve bize hayatı kolaylaştıran tüm varlıkları sevmeye başlarız. Çünkü sevgisizlikte, saygısızlıkta ben’cillikten oluşur.

Ben’cillikten kurtulmak için ben, ben olmaktan, sen de sen olmaktan çıkıp kurtulmalıyız ki, insan olarak yaşamayı öğrenebilelim.

Bunun içinde en büyük sensin, ama sevgisizlikten, tek başına yalnız kalmış birisin, dedirtmeden hep birlikte biz olarak yaşamasını öğrenmeliyiz.

Aksi takdirde ben de, sen de asla huzur bulup, sükunet içinde bu dünyada yaşayamayız.

Bunu anlayıp kavrayamadığımız süre içinde de asla Allah’ın bizden istediği doğrultuda insan olarak doğru dürüst yaşamasını öğrenemeyiz.

Medeniyet yolunda her seferinde başladığımız noktaya geri döneriz. İleriye doğru gitmez, ancak tarihi tekerrür ettirir, geçen yılları sayarken yerimizde durur, ancak hayal eder sayıklarız.

Bu yüzden de, ne sen! Ne de ben! Ne mutlu oluruz, ne de rahat yüzü görür, huzur içinde yaşarız.

Ancak ben senin, sen de benim şeytanım olursun.

Öylece yaşar sonunda da sen de, ben de cehenneme gideriz.

Ne acı öyle değil mi?

Peki bu insanlık mıdır?

Elbette hayır. Öyleyse bu nasıl bir hal. Nasıl bir gidişat.

Doğrusu nedir?

Ne değildir?

Nasıl bir çözüm bulunur?

./…

Cahit KARAÇ

Bunun en büyük işareti Allah’tan gelen (Ruh; Allah’ın ezeli ilmi hükmü gereğince başlangıçta tüm kainatın oluşumu için yaratıp oluşturduğu öz, hayat iksiri taşıyan, buharımsıkuru sıcak havadan oluşan Rab’bin emrindeki hayat enerjisidir.) ruhudur. Dünyada yaşayan bedeni içindeki ruhuna bağlı kalbidir. Allah’a giden de, ruhuna bağlı kalp ve beynin müşterek faaliyetleri sonucu oluşan fiili amellerin kayıt altına alan ve onları Allah adına mahşere kadar saklayıp koruyacak olan kalp ve beyne bağlı faaliyet gösteren gönle bağlı insan aklının marifeti olacaktır.Allah (Tanrı) à Ruh – ruhla à Cisim – cisimle à Varlık – varlıkta à Ben’lik – benlikte à Çokluk (Ben, Sen, O) – çoklukta à var oluşà var oluşla birlikte İki yüzlülük içinde çokluk aleminde yaşayış à sonra; yok oluş, yokluk (Ben’in (cisimdeki) varlıktan ayrılışı ile yoklukta hiçlik başlar.) YOKLUKTA HİÇLİK, HİÇLİKTE DE YOKLUK BAŞLAR.

Yoklukta ruhun cisimden ayrılışı yani, Ben’likten Ben’in ayrılışı ile cisim toprağa, ömür süresi içerisinde ruhta oluşan Ben’likte Allah ile bir olmak için gaip alemine gider.

O halde Ben ve Sen; Yani her ikimiz de O’yuz. Yani her ikimizde Allah’ın (yarattığı) birer kuluyuz. (Ancak, O’yuz derken; biz de yaratanız, biz de O’na eşitiz, biz de İlâh’ız, Allah’ız anlamında asla değildir. Beni de, seni de yaratan bir tek Allah’tır.) anlamındadır.)

O, yine Sen ve Ben ederiz. Ben ve sen iki ederiz. İkimiz de bir biz ederiz. Bizler bizlikten kurtulunca bir ben eder, O’na gideriz.

O halde sen de, ben de bir ben’iz ki, O’na gideriz. O’na giderken sende de, bende de ben’lerin iz’i kalır. Kalan iz’lerin kiri, pisi toprağa gider. Senden de, benden de geriye ben’lerimiz kalır. Kalan ben‘lerimiz de gaibe gider, Allah için gaip alemine. O’na gidenler zaten O’nundu. O’na gittiler.

Demek ki, bizim sandığımız bizdeki her şey, bizdeki ben’likte emanetmiş. Emaneti de sahibine verdik mi? Geriye bizim nemiz kalır. HİÇBİR ŞEYİMİZ.

O halde bizler neyiz diye, kendi kendimize bir soru soracak olursak ! Cevabı da bizim için çok basit ve kolay olacak. Çünkü bizler yani sen, ben ve o kocaman bir HİÇİZ !

Bunu böyle bilip, böyle yaşarsak şayet! Ne ben sana, ne de sen bana, ne saygısızlık edebiliriz. Nede birbirimize kötü muamelede bulunup, sevgisiz yaşayabiliriz.

Aksine birbirimizi sevmeden yaşayamayacağımızı anlayıp, hayatımıza giren ve bize hayatı kolaylaştıran tüm varlıkları sevmeye başlarız. Çünkü sevgisizlikte, saygısızlıkta ben’cillikten oluşur.

Ben’cillikten kurtulmak için ben, ben olmaktan, sen de sen olmaktan çıkıp kurtulmalıyız ki, insan olarak yaşamayı öğrenebilelim.

Bunun içinde en büyük sensin, ama sevgisizlikten, tek başına yalnız kalmış birisin, dedirtmeden hep birlikte biz olarak yaşamasını öğrenmeliyiz.

Aksi takdirde ben de, sen de asla huzur bulup, sükunet içinde bu dünyada yaşayamayız.

Bunu anlayıp kavrayamadığımız süre içinde de asla Allah’ın bizden istediği doğrultuda insan olarak doğru dürüst yaşamasını öğrenemeyiz.

Medeniyet yolunda her seferinde başladığımız noktaya geri döneriz. İleriye doğru gitmez, ancak tarihi tekerrür ettirir, geçen yılları sayarken yerimizde durur, ancak hayal eder sayıklarız.

Bu yüzden de, ne sen! Ne de ben! Ne mutlu oluruz, ne de rahat yüzü görür, huzur içinde yaşarız.

Ancak ben senin, sen de benim şeytanım olursun.

Öylece yaşar sonunda da sen de, ben de cehenneme gideriz.

Ne acı öyle değil mi?

Peki bu insanlık mıdır?

Elbette hayır. Öyleyse bu nasıl bir hal. Nasıl bir gidişat.

Doğrusu nedir?

Ne değildir?

Nasıl bir çözüm bulunur?

./…

Cahit KARAÇ

Bunun en büyük işareti Allah’tan gelen (Ruh; Allah’ın ezeli ilmi hükmü gereğince başlangıçta tüm kainatın oluşumu için yaratıp oluşturduğu öz, hayat iksiri taşıyan, buharımsıkuru sıcak havadan oluşan Rab’bin emrindeki hayat enerjisidir.) ruhudur. Dünyada yaşayan bedeni içindeki ruhuna bağlı kalbidir. Allah’a giden de, ruhuna bağlı kalp ve beynin müşterek faaliyetleri sonucu oluşan fiili amellerin kayıt altına alan ve onları Allah adına mahşere kadar saklayıp koruyacak olan kalp ve beyne bağlı faaliyet gösteren gönle bağlı insan aklının marifeti olacaktır.Allah (Tanrı) à Ruh – ruhla à Cisim – cisimle à Varlık – varlıkta à Ben’lik – benlikte à Çokluk (Ben, Sen, O) – çoklukta à var oluşà var oluşla birlikte İki yüzlülük içinde çokluk aleminde yaşayış à sonra; yok oluş, yokluk (Ben’in (cisimdeki) varlıktan ayrılışı ile yoklukta hiçlik başlar.) YOKLUKTA HİÇLİK, HİÇLİKTE DE YOKLUK BAŞLAR.

Yoklukta ruhun cisimden ayrılışı yani, Ben’likten Ben’in ayrılışı ile cisim toprağa, ömür süresi içerisinde ruhta oluşan Ben’likte Allah ile bir olmak için gaip alemine gider.

O halde Ben ve Sen; Yani her ikimiz de O’yuz. Yani her ikimizde Allah’ın (yarattığı) birer kuluyuz. (Ancak, O’yuz derken; biz de yaratanız, biz de O’na eşitiz, biz de İlâh’ız, Allah’ız anlamında asla değildir. Beni de, seni de yaratan bir tek Allah’tır.) anlamındadır.)

O, yine Sen ve Ben ederiz. Ben ve sen iki ederiz. İkimiz de bir biz ederiz. Bizler bizlikten kurtulunca bir ben eder, O’na gideriz.

O halde sen de, ben de bir ben’iz ki, O’na gideriz. O’na giderken sende de, bende de ben’lerin iz’i kalır. Kalan iz’lerin kiri, pisi toprağa gider. Senden de, benden de geriye ben’lerimiz kalır. Kalan ben‘lerimiz de gaibe gider, Allah için gaip alemine. O’na gidenler zaten O’nundu. O’na gittiler.

Demek ki, bizim sandığımız bizdeki her şey, bizdeki ben’likte emanetmiş. Emaneti de sahibine verdik mi? Geriye bizim nemiz kalır. HİÇBİR ŞEYİMİZ.

O halde bizler neyiz diye, kendi kendimize bir soru soracak olursak ! Cevabı da bizim için çok basit ve kolay olacak. Çünkü bizler yani sen, ben ve o kocaman bir HİÇİZ !

Bunu böyle bilip, böyle yaşarsak şayet! Ne ben sana, ne de sen bana, ne saygısızlık edebiliriz. Nede birbirimize kötü muamelede bulunup, sevgisiz yaşayabiliriz.

Aksine birbirimizi sevmeden yaşayamayacağımızı anlayıp, hayatımıza giren ve bize hayatı kolaylaştıran tüm varlıkları sevmeye başlarız. Çünkü sevgisizlikte, saygısızlıkta ben’cillikten oluşur.

Ben’cillikten kurtulmak için ben, ben olmaktan, sen de sen olmaktan çıkıp kurtulmalıyız ki, insan olarak yaşamayı öğrenebilelim.

Bunun içinde en büyük sensin, ama sevgisizlikten, tek başına yalnız kalmış birisin, dedirtmeden hep birlikte biz olarak yaşamasını öğrenmeliyiz.

Aksi takdirde ben de, sen de asla huzur bulup, sükunet içinde bu dünyada yaşayamayız.

Bunu anlayıp kavrayamadığımız süre içinde de asla Allah’ın bizden istediği doğrultuda insan olarak doğru dürüst yaşamasını öğrenemeyiz.

Medeniyet yolunda her seferinde başladığımız noktaya geri döneriz. İleriye doğru gitmez, ancak tarihi tekerrür ettirir, geçen yılları sayarken yerimizde durur, ancak hayal eder sayıklarız.

Bu yüzden de, ne sen! Ne de ben! Ne mutlu oluruz, ne de rahat yüzü görür, huzur içinde yaşarız.

Ancak ben senin, sen de benim şeytanım olursun.

Öylece yaşar sonunda da sen de, ben de cehenneme gideriz.

Ne acı öyle değil mi?

Peki bu insanlık mıdır?

Elbette hayır. Öyleyse bu nasıl bir hal. Nasıl bir gidişat.

Doğrusu nedir?

Ne değildir?

Nasıl bir çözüm bulunur?

./…

Cahit KARAÇ

Paylaş
Etiketler: bilim
Önceki Yazı

Salim Taşcı’dan iki şiir

Sonraki Yazı

Her Seven, Sevilenin Ayrı Bir Aşk Masalı Vardır, Eğer İnanıp, Ölümsüzce Seversen…

Cahit KARAÇ

Cahit KARAÇ

İlişkili Yazılar

Cahit KARAÇ

Barış

19 Nisan 2019
5k
Cahit KARAÇ

İnsan ve Ağaç

16 Nisan 2019
5k
Cahit KARAÇ

Cahit’ten Özlü Sözler

26 Şubat 2019
5k
Cahit KARAÇ

İnsan ve Ağaç

23 Şubat 2018
5k
Sonraki Yazı

Her Seven, Sevilenin Ayrı Bir Aşk Masalı Vardır, Eğer İnanıp, Ölümsüzce Seversen…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Çözümsüzlük (l)

Çözümsüzlük (l)

14 Aralık 2025
Gönüllü Sağlıkçı

Gönüllü Sağlıkçı

14 Aralık 2025
Hediye Kitap (l)

Hediye Kitap (lll)

14 Aralık 2025
Aralıkta

Güllü

14 Aralık 2025

Halkın İradesi

13 Aralık 2025
Gençlik Nereye?

Gençlik Nereye?

13 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarımız, Sedayi ALTUN’dan,

“Bir Eğitim Yolcusu” adlı güzel bir eser. Yazarımızın eseri, yine bir yazarımız ve Karadeniz Şairler ve Yazarlar Derneği yönetim kurulu üyemizin sahibi olduğu Ateş Yayınlarından çıkmıştır. Kendilerini kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap