Nereye bakarsanız, bakın her şey de bir kalite kaybı söz konusu. Hiçbir şey eskiden olduğu kadar iyi değil. Mütevazilik, bilgi, hoşgörü ve en önemlisi de gittikçe kaybetmeye başladığımız saygı.
Sanki bütün bunların yerini yalaka, cahil, kurnaz ve duyarsız insan çeşitleri almış durumda..
Gittikçe artan bir düşüş içine girmiş gibiyiz..
Her yeni geçen gün bir öncekini ziyadesiyle aratıyor..
Öğretmenin’den, öğrencisine, işçisinden, memuruna, doktoruna ve hatta siyasetçisine kadar tüm toplum hayatında durum böyle…
Toplumsal olarak bir insani değerler ve hoş görü anlamında büyük bir çöküş yaşıyoruz.
Mesela, eskiden siyasetçiler günümüzdeki kadar rencide edici derecede argo cümleler kullanmaz, anlaşmazlıklarda kabadayı üslubu yerine karşı tarafla konuşarak, tartışarak anlaşmayı denerlerdi.
Şimdiyse siyasetin inceliği kalmadı, gelişigüzel söylenen laflar, kullanılan sokak ağzı ve yapılan gereksiz kavgalarla eski entellektüel siyaset anlayışını yok etmeyi başardılar.
Aynı durum toplum hayatına da yansımış ve adeta moda olmuş durumda. Eskiden yolsuzluğu ve çalmayı ayıplayan vatandaş, şimdi ise “çalıyor ama hizmette ediyor” diyerek çalmanın normal bir şey olabileceğini belirtiyor.
Hatta bazıları sanki marifetmişçesine, “çalsın da bizim adamımız çalsın” deyip, utanmadan hırsızlığı bile gayet güzel bir şey gibi gösterebiliyor.
Daha da garip olanı, çalıyor ama namazda kılıyor diyenlerdir ki, bunu söyleyenlerin ya dini inançlarında bir zayıflık var ya da bunlar inançlarıyla birlikte, insanlıklarını kaybetmiş kişiliklerdir.
Birilerinin hakkını yemenin, hırsızlığın, adam kayırmanın gayet olması gereken bir şey olarak görülmeye başlanması ve ahlaki ilkelerin zayıflaması toplumun geleceği açısından ne kadar olumlu sonuçlar verebileceği ve gelecekteki toplumun birbirine olan güvenini ne kadar güçlü kılabileceği konusunda ciddi anlamda soru işaretleri oluşturuyor.
Sevgili dostlar, birbirine olan güvenini, saygısını yitirmiş olan toplum yok olmaya mahkumdur. Her ne kadar küçük insanların gölgelerinin büyümesi güneşin battığını işaret etse de bu toplumu oluşturanlar ve onu karanlıktan aydınlığa, güneşli günlere taşıyacak olanlar yine bizleriz. Saygı ve güven bir ülke’de birlik ve beraberliği sağlayabilecek ve onu ayakta tutabilecek temel etkendir. Hiç değilse bunu kaybetmeyelim.