Dün Basın İlan Kurumu’nda yerel medya temsilcileri ile ilgili yapılan toplantıya Mehmet Mert arkadaşımızla beraber katıldık.
Basın İlan Kurumu Genel Müdürü Mehmet Atalay, yerel medyanın sorunları bildiklerini belirterek, İstanbul yerel medyasından gazetecilik yapmalarını istedi. Ve satır aralarında uyardı. “Ne yaptığınızı ve satışlarınızı, abonelerinizi biliyoruz. Habercilik yapın. İstanbul gazetesi olun. İstanbul’un her yerinde olamıyorsanız bir ilçede etkin olun.”
****
Yıllardır söylüyor ve iddia ediyorum; Merkezi Sultanahmet’te bulunan 20’ye yakın gazetenin büyük çoğunluğu gazetecilik yapmak yerine düzenli olarak her ay, Basın İlan Kurumu’ndan alacakları ilan üzerine yapılanmışlar.
Ve bu gazeteler arasında cemiyetin gazetesi bile var. ‘Emekli olmuş, ununu elemiş tarağını asmış adamlar üç kuruş maaş alsın’ diye göz yumuluyor.
‘Cemiyet bile böyle gazete çıkarırken, Basın İlan Kurumu ne yapsın?’ diyesi geli-yor insanın. Çünkü bu yapıya adam gibi, öncelikle gazeteci meslek örgütlerinin müdahale etmesi gerekiyor ancak mevcut yapının da aradan 100 yıl geçse asla bu arpalığa müdahale etmeyeceklerini de biliyorum.
*****
Devletin kaynakları ile arpalık yaratılıyor. Ha zamanın arpalığı KİT’ler ha ihale ilanları alarak sadece ihale gazetesi çıkaranlar… İnanın her ikisi de aynı…
İstanbul Sultanahmet’te ve etrafında merkezi bulunan gazeteler ilanları düzenli alabilecek mevzuata uygun gazete çıkarı-yorlar. Ne 5 bin satıyorlar ne de kadrolarında 12 kişi var. Kadrolarında bulunan kişilerin büyük çoğunluğu gazeteye bile gelmiyorlardır.
Ve başka işlerle iştigal ediyorlardır.
Bu tür gazeteler mevzuat hazretlerinin açıklarından yararlanarak yollarına devam ediyorlar, denetlemesi gereken kurum da buna göz yumarak yıllardır bu gerçeği bildiği halde görmezlikten geliyor.
Bunu ben biliyorum, gazete patronu biliyor, orada çalışanlar ve işin ilginci; bunları denetleyen BİK biliyor. Devlet destekli arpalık yaratılmış gazeteler…
Amaç, gazeteleri desteklemek; çok güzel. Ancak sonuç… Kötü.
****
Ve dünkü toplantıda ilk defa BİK Genel Müdürü Mehmet Atalay’ı, Yönetim Kurulu Üyesi Genel Kurul Üyesi Ahmet Özdemir’i, Yönetim Kurulu Üyesi Alaeddin Kaya’yı dinlerken umutlandım. Çünkü gerçeği tüm çıplaklığı ile biliyorlar. Ve bunu bilerek, sürecin nereye gideceğini de görerek çağa uygun yapılanmayı tavsiye ediyorlar.
BİK’in görev ve
sorumlulukları genişletilmeli
BİK Genel Müdürü Mehmet Atalay’ın göreve geldiği günden itibaren yaptıklarını yakından takip ediyorum. Ve yaptıklarını görmemek, çabalarının farkında olmamak için kör, sağır ve dilsiz olmak gerekiyor.
Atalay, 50 yıllık sorunları birkaç yılda çözmenin mümkün olmadığını da biliyorum. Ve başında bulunduğu kurumun çökmesini değil, çağın şartlarına ayak uydurarak yeniden yapılandırılmasına uğraşıyor. İnşallah bir gün başka bir görev nedeniyle yapmak istediklerini yarım bırakarak gitmez. Yeniden başa dönülmez.
Oligarşik yönetimlerde, kastlar oluşturmuş yönetimlerde değişiklik yapmanın, yeni bir projeyi uygulamanın ne kadar zor olduğunu biliyorum. Hele hele, medyada değişiklik yapmak, 50 yıllık dinozorlara ‘deveye hendek atlatmaktan zor’ olduğunu da görüyorum.
İyi ki zamanın ruhu var. Onlar dirense de, zaman onları tasfiye ediyor.
Gazetecilik yaparak gibi gözükerek, mevzuat hazretlerinin şartlarını yerine getirerek, kamudan pay almak. Ve bunun adı gazetecilik. Türkiye’nin her yerinde öyle çok ki, buna benzer gazeteler…
Adam gibi gazetecilik yapanlar da var. Gezdiğim kentlerden biliyorum. Ama iddia ediyorum resmi ilan alan, mevzuata uygun gazete çıkaran İstanbul yerel medyasının Anadolu’daki kimi gazetelerden de daha kötü olduğunu da biliyorum.
Sayfa tasarımları, renkleri ile ilgili değil söylediklerim. Habercilikle ilgili söylediklerim. Anadolu’da sayfa tasarımlarına baktığınızda, matbaalarına baktığınızda nasıl zor şartlar altında gazetecilik yaptıklarını anlayabilirsiniz. Ama inanın, gazete çıkarıyorlar. Haber yapıyorlar, kentin gündemini etkiliyorlar.
*****
Ve İstanbul yerel medyası olduğunu iddia eden, ayda binlerce lira kamunun payından, yurttaşın vergilerinden pay alan gazetelerin en son yaptıkları hangi haberin kentin gündemini belirlediğine bakın, ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız.
Çünkü muhabirleri yok. Çünkü gazete merkezlerine girseniz İstanbul gündeminden bihaber yöneticilerle, sadece ilan alabilmek için gazete çıkarttıklarını görürsünüz.
*****
Bugün Türkiye’de yazılı medya ile ilgili mutlaka düzenleme yapılması gerekiyor. Basın İlan Kurumu denetiminde olan gazeteler öyle ya da böyle denetleniyor. Kurum dışında olan yerel gazetelerde ise tam bir facia yaşanıyor.
Cumhuriyet Basın Savcılıklarına ver mevkute beyannamesini, çıkart gazeteni. Ne denetleyen var, ne bakan var. Allahlık Ali bey.
Facia yaşanıyor yerel gazetecilikte özellikle İstanbul’da. Künyesi olmayan gazeteler, vergi kaydı olmayan gazeteler, muhabiri olmayan gazeteler, düzenli çıkmayan gazeteler, hakları olmadığı halde resmi ilan, ihale ilanı, şirket genel kurulları, mahkeme ilanları yayınlayan gazeteler…
Mutlaka gazete çıkarmanın şartları yeniden belirlenmelidir. Ve BİK’e bu alanda çok büyük görev düşüyor.
*****
Nasıl kasaplık, kuaförlük, demircilik, müteahhitlik yapacaklardan belge, oda kaydı isteniyorsa ve teşebbüs özgürlüğüne müdahale değilse, gazete çıkaranlardan belgeler istenilmelidir. Bu iletişim özgürlüğüne bir müdahale olarak da kabul edilmemelidir.
Yeni yayınlanacak ve yayınlanan yerel gazetelerden; Yazı işlerinde iletişim fakültesi mezunu, vergi kaydı ve sigortalı kadrosu olmayan, belgesi (bu belge iletişim fakülteleri tarafından ve cemiyetler tarafından verilmelidir) olmayanlara yayın hakkı verilmemelidir.
Günlük, haftalık, aylık olarak mevkute beyannamesi vermişse, gününde çıkmayan gazetelerle ilgili yaptırımlar getirilmeli, basın yasasında değişiklikler yapılmalıdır.
Ve bugün yerel gazeteleri denetleyecek (denetlemekten kastım sansür kurulu gibi değil, yazılı medyaya kural getirilmesi ile ilgilidir) bir mekanizma Türkiye’de yoktur. Ve yerel medyada büyük bir facia yaratmaktadır.
Son söz: Radyolar ve televizyonlar nasıl RTÜK tarafından denetleniyorsa, şartları yerine getirmeyen yayıncılık yapamıyorsa, yazılı medya ile ilgili mutlaka bir düzenleme yapılmalı. Şartları yerine getirmeyen gazete çıkar(a)mamalıdır.
RTÜK gibi, yazılı medyadaki kuralların yerine gelip gelmediğini BİK üstlenmeli, görev alanı büyütülmeli ve bununla ilgili mevzuat düzenlemesi yapılmalıdır.