Önceki gün, İzmir’in yoğun operasyonel ve siyasi gündemine birkaç saatliğine ara verdik. Herşeyi uzağa sürükleyip, sanatın keyifli sularında gezindik.
Bir bölümü ilk kez sergilenen, “Batılının Fırçasından Ege’nin Bu Yakası” adlı oryantalist ressamların gözalıcı eserlerini Arkas Sanat Merkezi’nde izlerken; ilgi alanı, branşı ne olursa olsun, bir gazeteci için en iyi soluk alma, yenilenme yollarından birinin sanat olduğunu düşünerek gezdim salonları…
150 yıl öncesinin esintilerini taşıyan eserleri izlerken, tablolardaki dehşetengiz gerçekçi yüz ifadelerine dalıp giderken, zamanın sonsuz büyüleyiciliğine kendini kaptırmak pek iyi geldi.
Benim kadar heyecanlılar arasında Arkas Sanat Merkezi’nin kurucusu Lucien Arkas da vardı. Gerçek bir sanatsever ve Türkiye’nin sayılı kolleksiyonerlerinden birinin heyecanıyla tabloları izlemek daha da keyifli hale geldi.
Ta ki…
Sorduğum bir soruya kadar. Sus işte…
Bırak. ‘Sayfalar ne oldu, haberler eksiksiz verildi mi, hangi yazıları nasıl yazacağım’ gibi sayrılardan kurtulmuşsun bir iki saatliğine..
En son Pompidou, Musee d’Orsay, Louvre; Piazza Della hatta İstanbul Sabancı Müzesi’nde, İstanbul Modern de aldığın keyfin benzerini şurada, 10 dakikalık yol mesafesinde almışsın.
Projede, tasarım müzesi, şehir müzesi, sergi salonları, sinemalar, sanatçılar sokağı, sanat atölyeleri, çocuk kültür ve oyun merkezi, dans ve müzik merkezi, şehir kulübünün yeralacağı belirtiliyor.
Duramadım sordum.
İzmir gibi 3. büyük ve Avrupailiği ile övünen kentte yalnızca bir tane mi, uluslararası eserlerin sergilendiği sanat galerisi mi olmalı, daha büyük ölçülerde bir sanat galerisi yapmak çok mu zor, sahi üç yıldır tartıştığımız medeniyetler müzesi ne oldu ?
“Ben aslında çok büyük bir sanat merkezi yapmayı planlıyordum ancak otoparka takıldık” dedi Lucien Arkas….
Alsancak Garı’nın yakınlarında tarihi tekel binalarının irtifa hakkını Ticaret Odası ile birlikte 49 yıllığına aldıkları reji projesini kastediyor ve Arkas bu konuda ilk kez konuşuyordu.
İsmi bana pek sevimli gelmese, Osmanlı dönemindeki yabancı tütün şirketinin kötü uygulamalarını çağrıştırsa da Reji projesi İzmir’e farklı bir kültür kompleksi projesi olarak sunuldu.
Ancak ilk başta otel ve diğer alanlarla daha çok ticari bir proje gibi görünüyordu. Sonra revize edildi. Otel kaldırıldı, ticari alanlar yüzde 15’le sınırlandırıldı. Konser, kongre, sergi salonları, atelyeler, müze, tiyatro ve sinema salonları, müzayede salonları, sanat atölyeleri binaları, şehir kulübü ile donatıldı. Maliyeti 60 milyon TL’ye mal olarak açıklanan proje bir türlü SİT Kurulu’ndan onay alamıyordu. Neden sonradan anlaşıldı; otopark.
Lucien Arkas: “Son kez sesleniyorum”
SİT?Kurulu önceleri projede ticari alanları fazla bulmuştu. Bunun üzerine proje revize edildi ve ticari alanlar yüzde 15’le sınırlandırıldı. Bu kez de konu otoparka takıldı, otopark izni verilmedi. Ancak otoparksız böyle bir projenin yapılması imkansızdı. Bir ara, Büyükşehir Belediyesi’nin yapmasını, çözüm bulmasını istedile
Olmadı, yanıt gelmedi. Lucien Arkas, yeraltı otoparkını şimdi kendisinin yapmaya hazır olduklarını söyledi: “ 25 bin metrekare, 1000 kişilik büyük bir kompleks yapacaksınız, o bölgede trafik şimdiden keşmekeş. 30 metre ötesinden iki kat aşağıya iniliyor buraya 300 araçlık otoparkı yapalım dedik. Zeminin yapısından dolayı çok maliyetli 20 metrelik beton perde yapacağız. Bu maliyeti göze almama rağmen tarihi binayı etkiler gerekçesiyle izin vermediler”
Arkas’a “Ticari alanların azaltılmasıyla doğru hale geldiğine inandığım projeden vazgeçtiniz biliyordum” dedim yanıtı. “Biraz da şehir bana destek versin istedim. Vazgeçmiştik aslında ama içime sinmiyor. Bir park yeri bulsunlar, canlandırırız. Son kez sesleniyorum” oldu.
Sonuçta İzmir’in istediği dünya ile sanatta buluşabilecek bir kültür kompleksi.
Bir kültür kompleksinin başka nedenlerle durmasını anlarsınız ama, yapımınotoparka takılması dünyanın kaç kentinde yaşanır ya da bu nedenle bir proje çözümsüz kalır ?
Bir soru beni yine, aklın zor aldığı gerçeklere döndürdü.
Nerden sorduk!..
‘Mutlaka ziyaret edin’ derim
“Batılının Fırçasından Ege’nin Bu Yakası” batılı sanatçıların egzotik Doğu’yu resmetmek üzere Osmanlı topraklarına gelerek yaptıkları eserlerden oluşuyor. 109 değişik eserde Zonaro, De Mango, Preziosi, Brest, Ziem, Curtovich, Warnia-Zarzecki, Boulanger, Ernst gibi 52 oryantalist sanatçının eseri sergilenirken, Zonaro’nun “Bayram tablosunu ve Ege Odası’ndaki eserleri mutlaka görmenizi tavsiye ederim.
Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.
Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.
Yayın Kurulu
Kent Akademisi Dergisi
Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management
Ayın Kitabı
Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,
Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.