İnsan ilişkilerini, anayı babaya,bacıyı kardeşe, kadını kocaya, gelini görüme, dayıyı amcaya, esnafı zanaatkâra, amiri memura, seçilmişi atanmışa düşürerek ortalığı karıştıran ve bozan en önemli toplumsal hastalıklardan birisi dedikodu “gıybet”tir.
Ülke genelini değil de herkes gibi bizde yaşadığımız memleketimizi ve insanlarımızı şeytanın isteği olan bu çirkin dedikodu gıybet oyununa nasıl düşerek yada düşürülerek alet edildiklerini gayet iyi biliyoruz.Ancak birinin dedikodusunu gıybetini yapanın eştiği kuyuya düşmek suretiyle aynı şekilde dedikodusunun ve gıybetinin yapıldığının ve bundan sonrada yapılacağının kaçınılmaz bir gerçek olduğunu unutmamalıyız.
Gıybet “kişinin arkasından onun hoşuna gitmeyecek şeyleri söyleyerek ortalığı bulandırmaktır. Genellikle kişi ya da kişilerin arkasından çekiştirenler kendilerini savunmak adına duyduklarını birileriyle paylaşmanın doğru olduğunu, ifade etmeye çalışsalar da, ok bir kez yaydan çıkarak hedefine ulaştığı için sonucu asla değiştirmeyecektir.
Art niyetli kişi ya da kişilerin bilerek yada bilmeden hislerine yenilerek yaptıkları halk dilinde dedikodu, Allah indinde gıybettir. Hatta kişinin ya da kişilerin arkasından söylenenlerin aslı astarı yoksa dedikodudan ziyade iftiradır.
ftira eden kişi ya da kişiler, iftiranın üzerine birde dedikodu yapmak suretiyle yalan söyleyerek daha büyük bir günah işlemiş olurlar.
Halk arasında dedikodu olarak adlandırılan gıybeti Yüce Allah Kuran’da kardeşinin etini yemeye benzetmiştir. Ayette Yüce Allah insanlara bir örnek vermiştir. Şimdi bu örneği gözünüzde canlandırın. Kendi öz kardeşinizin ölüsünün etini yediğinizi düşünün.
Bunu yaptığınızı düşünmek bile tiksindiricidir. İşte Allah Katında birisinin gıybetini yapmak, kardeşinin ölü etini yemeğe eşdeğer bir tavırdır. Bun biz değil Dinimizin direği kuran diyor.Başka insanları çekiştirenler, bu derece kötü bir davranışta bulunmuş olurlar.
Haksız yere yapılan dedikodu, gıybet, insanlar arasındaki ilişkileri bozar, gereksiz husumetlere sebep olur. Gıybet yapılan ortamda bulunanlar bu konuşmalara şahit oldukları için, kendisini savunma imkanı olmayan kişi hakkında, bilinçsizce olumsuz düşüncelere sahip olurlar.
Bir nedeni olmadığı halde gereksiz yere başkaları hakkında olumsuz önyargıları olur. Bu önyargılar sonuçta toplumsal bir hastalığa dönüşür ve insanlar arasındaki dostluğa zarar verir.
Gıybeti yapılan kişi ise bir vesile ile bu konuşmaları duymuş olsa, o insanlara karşı güveni sarsılır. Toplum içinde karşılıklı güvensizlik ve tedirginlik doğar. Kendisi hakkında yapılan bu hoş olmayan çekiştirmelerden dolayı, onlara karşı duyduğu yakınlık ve dostluğu kaybeder.
Her ne yönden bakılırsa bakılsın gıybet dedikodu insanlara zarar veren, toplumu içten içe kemiren toplumsal bir hastalıktır. Bu hastalığa karşı mücadele, ancak insanların birbirlerine karşı samimi ve yapıcı düşünüp davranmalarıyla olur.
Yapılması gereken, bir kişide bir hata gördüğünde, arkasından çekiştirmek yerine yapıcı eleştirilerde bulunarak kendince gördüğü hatayı düzeltmeye çalışmaktır. Bu tarz olumlu bir yaklaşım insanların karşılıklı güvenini, saygısını ve sevgisini arttıracaktır.
Allah yarattığı bütün kullarına ,iki günlük ömürlerini huzur ve güven ortamı içerisinde geçirmeleri için dedikodu ve gıybetten uzak durmalarını emertmiştir.
Kuran-ı kerimin hükmüne göre dedikodu ve gıybet yapan ölü kardeşinin etini yemekle eşdeğer bir kusur ve günah işemiş olur. Ölmüş kardeşinizin etini yememek için dedikodu ve gıybet yapmaktan uzak duralım.
Çünkü şu iki günlük fani dünya etme bulma dünyasıdır.Bugüne kadar Kul yanında değilde Allah indinde kimsenin yaptığı yanına kar kalmamış,bundan böylede kalmaz.
Yüce Allah düşmanımız dahil, yarattığı bütün kullarını dedikodu-Gıybet ve kuru iftiradan korusun diyor,saygılar sunuyorum.
Ahmet Yenin
Allah …Korusun!