Millî Eğitim Bakanlığı' nın '19 Mayıs Törenleri' ile ilgili genelgesi son derece isabetli olmuştur. Bu genelge ile '19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı'nın 'kaldırılması' söz konusu değildir.
Esasen, resmî bayramlar ile ilgili en son düzenleme 12 Eylül Darbe Dönemi'nde 17 Mart 1981 tarih ve 2429 sayılı kararla yapılmış; buna göre resmî bayramlar 'Cumhuriyet Bayramı', 'Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı', 'Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı' ve 'Zafer Bayramı' olarak sınırlandırılmıştır.
Millî Eğitim Bakanlığı'nın Genelgesi'nin 19 Mayıs kutlamalarını ve törenlerini kaldırdığı iddiası da gerçek dışıdır. Kutlamalar aynen devam etmekte fakat törenlerin şekli değişmektedir. Buna göre, törenler sadece Ankara'da stadyumda, diğer illerde ise okullarda yapılacaktır. Mâlum jakoben ulusalcı çevre, tamamen pratik maksatlarla yapılan bu değişikliği -beklendiği gibi- istismar etmekte ve âdeta Cumhuriyet düşmanlığı olarak göstermeye çalışmaktadır.
***
Cumhuriyet dönemindeki millî bayramlar incelenirse, 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı'nın en son millî/ resmî bayram olarak 20 Haziran 1938'de, yani Atatürk'ün vefatından yaklaşık 4 ay önce kararlaştırıldığı görülmüştür. Yani, sanıldığı gibi 19 Mayıs törenlerinin Atatürk ve Cumhuriyet'le ilgisi yoktur.
Son bir asırlık geçmişimizdeki millî bayramlar kısaca şu şekilde sıralanabilir:
1. II. Meşrutiyet'in ilân edildiği günün bayram olarak kutlandığı 'İyd-i Millî': 1 Haziran 1909'da bayram olarak kutlanmasına karar verilmiş ve 1935'te yürürlükten kaldırılmıştır (İttihatçılığın Cumhuriyet dönemine tesiri bakımından ilgi çekicidir).
2. TBMM'nin açıldığı günün 'Millî Bayram' adıyla kutlanması 23 Nisan 1921'de kararlaştırılmış; 1929'da 'Çocuk Bayramı', 1935'te 'Ulusal Egemenlik Bayramı' ve 1981'de 'Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı' adını almıştır.
3. 'Cumhuriyet Bayramı'nın 19 Nisan 1925'te, 'Türk Milleti'nin tek millî bayramı' olarak kutlanmasına karar verilmiştir.
4. 'Zafer Bayramı', 1 Nisan 1926'da kabul edilmiştir. 5. 'Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı' (Prof. Dr. N. Fahri Taş).
***
19 Mayıs Törenleri, başlatıldığı 1938'den, yani 'Şeflik Devri'nden beri, şikâyet, ihtilâf ve problemlere yol açmıştır.
Şöyle ki:
Önce, bu törenleri tertipteki anlayış, tam manasıyla totaliter bir zihniyetin ürünüdür.
Hiçbir gelişmiş demokratik Batı ülkesinde böylesine bir uygulamaya rastlanamaz.
1938'lerde, bir tarafta Sovyetlerin 'komsomol' teşkilâtı, diğer tarafta Hitler ve Mussolini'nin gençlik örgütleri, Recep Peker'in gençlik idolüne aynen yansımıştır. Günümüzde gençleri stadyumlara doldurup sloganlarla belirlenen jimnastik gösterileri yaptırmanın hiçbir anlamı kalmamıştır.
19 Mayıs tarihi, bütün okullarda sınavların yapılmaya başlandığı ve derslerin yoğunlaştığı bir dönemi ifade eder. Gençler ve çocuklar bu dönemde en değerli günlerini, hattâ haftalarını törenlere hazırlanmak için harcamaktadır.
Türkiye'de mayıs genellikle soğuk geçmekte ve gösterilere katılan gençler hastalanabilmektedir.
Törenlerdeki kıyafet tarzı, muhafazakâr Anadolu ailesinin değer ölçülerine uymayabilmekte ve törenlere katılmamak için doktor raporuna başvurulmaktadır.
***
ANAP döneminde başarılı ve çalışkan bir Millî Eğitim Bakanı olan değerli dostum Vehbi Dinçerler, ilk defa olarak bu törenlerdeki sorunları ele almış ve meseleyi demokratik bir çözüme kavuşturmaya çalışmıştır. Bunun üzerine jakoben 'devrimci'(!) çevreler ve CHP elitizmi, aleyhine bir yıpratma kampanyası açmış ve modernist, değişimci Dinçerler'i 'gerici' ilân etmişlerdir. Hattâ o sırada Cumhurbaşkanı olan Darbeci Evren Paşa, rahmetli Özal'a, 'Genelkurmay Başkanı (Üruğ) telefon edip Millî Eğitim Bakanı'nı şikâyet etti' demişti.
Bizce, 1925'te kararlaştırıldığı gibi, Türk Milleti'nin tek millî bayramı 'Cumhuriyet Bayramı' olmalı; 23 Nisan, 19 Mayıs ve 30 Ağustos bayramları, resmî tatile gidilmeksizin 'Millî Gün' olarak kutlanmalıdır.