Kime kardeş, dost diyorlarsa, yakınlaşıyorlarsa kısa sürede tersine dönüyorlar, ihanet ediyorlar, Yok edilmesine zemin hazırlıyorlar.
Libya, Yemen, Mısır liderlerine ne kadar da yakındılar. Kardeş, dost diyorlardı. Sinsice muhalifleri örgütlediler, eğittiler ve isyan çııkartıp kardeşi kardeşe düşman ettiler, kentlerin yakılıp yıkılmasına zemin hazırladılar. Ankara, İstanbul adeta batı ajanlarının muhaliflerinin karargah üssü haline geldi. Şimdi sırada Suriye var. Bakanlar kurulu toplantısı yaptılar, sınırları açtılar, ortak tatil yaptılar ya şimdi muhalifleri örgütlüyorlar, kardeş savaşı için fitne tohumları ektiler, iç savaş için düğmeye bastılar. Kim adına, batılı emperyalistler adına.
Türkiye’de de aynısını yapıyorlar. 80 yıldır kin ve öfke içinde olan, kimliksizler, kişiliksizler, Ermeni, Rum dönmeleri İslamcı kimlikleri ile gücü ellerine geçirmesi ile her zaman olduğundan biraz daha farklı, kapsamlı, girift mücadeleyi batı ajanları ile sürdürüyor.
Neyin mücadelesi bu? Türkiye cumhuriyeti’nin kuruluş dönemini tartışıyorlar. Devlet, millet düşmanı hainleri, kahraman ilan ediyorlar. Devletin kurtuluş savaşını yok sayıp fitne çıkarmaya zemin hazılıyıorlar.
Çok yönlü asimetrik psikolojik savaşın tüm unsurlarını kullanılmış oluyorlar.
Sinsice planlanan ve uygulamaya konulan operasyonları, mankurtlaşmış beyinler tersine algılıyor! Bazılarına göre ise onlara direnmek olanaksız! Devşirme eğitimi bu algıyı emrediyor!
Düne kadar; sebatayistler ülkeyi yönetiyor diye bağırıyorlardı.
Bugün; Ermeni ve Rum dönmeleri, liboş, dönek solcu ve cemaatçi, tarikatçı kimliği altında devleti ele geçirmiş, Türk milleti’nin birlik ve beraberliğini bozuyor.
Bir devşirme gidiyor bir diğeri yerini dolduruyor.
Yüzde seksenyedilik Türkler ise seyrediyor!
Bakın; batı tarih boyunca hep aynı oyunu uygulamıştır. Türkleri; doğal müttefiki olan, etle tırnak gibi olduğu halklardan birer birer kopartmak! Şimdilerde ise ülkeyi yönetenlere övgü düzüyorlar. Peki ama neden?’
1922 yılında; içteki dönmeler sevinçle işgalcilere kucak açarken çözüm olarak Amerikan mandası, İngiliz idaresi istiyorlardı.
2011 yılında; ne ilginç şimdi de, hayalleriyle yaşayanlar, yıllar sonra liboş, dönek solcu ve dinci işbirliği ile Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni, kıskaç altına aldılar. Çaresiz aydınlara, umutsuzluk operasyonu yapıyorlar. Birileri had safhada çok ama çok seviniyor. …
İleri Demokrasi projesi ile Avrupa Birliği uyum yasaları ile uygula diyorlar. Yani; çözüm olarak önerilen, devleti kimliksizleştir, kendini parçala diyorlar!
AB ve ABD Yeni bir Anayasa istiyor. Peki ama neden?
Siyasi partiler içindeki milli unsurlar tasfiye ediliyor. İktidar da muhalefet de Brüksel ve Washington a bakıyor. O merkezler ancak iktidar vizesi veriyor.
ABD, AB ve NATO’ya bağlı aydınlar, gazeteciler, işadamları, akademisyenler ve nihayet bir iktidar ve muhalefet, şaşkın durumdalar.
Yani ABD ve AB; yüzlerce yıllık deneyimi ile uyguladığı yüzlerce proje ile başaramadığını şimdilerde başaracağına inanıyor. Çünkü ilk defa Türk Milleti’nin ana unsurlarını zihnen devşirmenin rahatlığı içinde. Endişesi ise; Türk Milleti’nin feraseti! Yani engin sağduyusu!
Batı; aydınları, akademisyenleri gazetecisi, siyasetçisi, cemaatçisi devşirilen Türk Milleti’nin, kurgulanan bu düzeneğe gelmeyeceği endişesini yaşıyor.
Görülen o ki; Türk Milleti’nin direnç gücü hem batıyı hem kabesi Batı olanları korkutuyor. O nedenle de ülkeyi yönetenlere, Türk Milleti ni küçük azınlık topluluklarla aynı orandaymış gibi tanımlama getirtiyor.
Proje; Türk Milleti’nin devletin’den kopartılması, azınlıkların çoğunluğu yönetmesini sağlayan devlet yapılanmasını sağlamak. Ulus devlet ve üniter yapıyı tersyüz etmek. Türk milleti’ne ait ne varsa anayasadan yasalardan çıkartmak, Türk Milleti’nin tarihi kimliğini unutturmak, Arap tarihini İslam tarihi gibi, Avrupa tarihi kültürü ve değerlerini çağdaş değerler ve kültürmüş gibi benimsetmek! Türk yurdunu kimliksizleştirerek yığınların ülkesi haline getirmek!
Türk Milleti’ne güvenmeyen ve aşağılayanlar ya onu hiç tanımayanlardır ya da bu söylemin yıkıcı gücünden faydalananlardır.
Sıkıştırılmaya, sarsılmaya devam eden Türk Milleti, tüm unsurlarıyla biraraya gelerek, vatanı vatan olmaktan çıkarmak isteyenleri, kendi milletini kimliksizleştirenleri bilmelidir.
Durum, geçen yüzyıl başından daha kötü değildir Bu millet; dün neydiyse bugün de O’dur yarın da O olacaktır.
Türk Milleti’nin temel karakteristliği; bağımsızlık tutkusu ve onu sağlayan tarihi birikimi ve kültür değerleri ve bunları sarsılmaz bir iradeyle savunacak donanımlı yiğitleridir.
Günün Sözü: Karamsarlık ve umutsuzluk, zayıf insanlarda olur, idealleri olan insanda yoktur