Askerlikte satılmış asker olur…
askerliğin bedelle satılması olmaz…
bizde olmaz, bize uymaz…
vatan görevi olan askerliğin bedel ile satılması-yapılması olmaz…
‘’ el adamı ‘’ nda olur…
paralı asker saldırır işgal eder…
vatan görevi yapan asker savunur, zulüm ve saldırı varsa saldırır…
fark budur…
bu hem inanç felsefesinde
hem de Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün devlet felsefesinde böyledir…
***
bedelli-paralı askerlik ‘’ el adamı ‘’ nın sistemidir…
para ‘’ el adamı ‘’ nın elidir-el kiridir-kavram kiridir…
bedelli askerlik öneren, uygun gören ve destekleyen, ‘’ el adamı ‘’ nın yolunun yolcusudur…
***
‘’el adamı ‘’ sistemini para ile kurar…
savaşanı yürek ve inanç ile değil para için koşar…
vatan için bir tas çorbaya ve yarım tayına savaşmayı bilmez…
ülke namusu için at pisliğinden ayıklanan arpayı yiyerek hayatta kalma inancı ve zorluğuna katlanma duygusu tarihinde yoktur…
buna sahip bile değildirler…
buna sahip olanların bazı torunlarını ve onların çoğu ulus değerlerini para ile satın aldılar…
Gazi’den bu yana…
şimdi askerliği para ile yaptırmak satın almak ve yıkmak isterler…
***
acaba,
acaba kan ve gen tahlillerinden askerlik değerlerimizin para ile yapılması sonucu yıkılacağını mı buldular ne?
arta kalan son değerlerden birini, askerlik ve askere gitmeyi ‘’ el adamı ‘’ nın para sistemi ile kirletecekler…
sona giden yolda altın vuruşlardan birimi bu?
aceleleri var…
yıkılmak üzereler…
sosyal olarak,
ekonomik olarak,
sistem olarak yıkıldılar…
yıkıldılar da aslında uzatmaları oynuyorlar…
isteklerini yaptırmak için çabalar içindeler…
‘’ kullandıkları kullarını kullanarak… TDK ‘’
***
nedir bu ülkeyi kuran…
nedir bu ülke için can verdiren…
ülke sevgisidir, ülkenin ulus değerleridir, inançtır…
şehit olma duygusudur…
kimse ülke savunması için ölümü para bedeli karşılığı göze almaz…
beş metre sonraki ölüme siperden süngü takıp fırlamaz…
geri döner bordrosunu imzalar…
para için ölümü göze alanlar kiralık katillerdir…
pezevenklerin korumalarıdır…
‘’el adamı ‘’ nın güvenlik şirketleri adı altında kurdukları ‘’katiller sürüsü ‘’ gibi…
bu,
bu onların sistemidir bizlerin değil…
bize ait olan
vatan için ölendir…
yıkamadılar bunu yıllardır…
anlayamadılar davul zurna ile, dualar ile anaların babaların kuzularını…
bacıların kardeşlerin evlatların canlarını…
askere yollamalarını…
çözemediler…
şaşırdılar hep
imrendiler…
korktular…
her şeyi yıktılar bu ülkede…
eğitimi…
ekonomiyi…
toplum değerlerini ve kültür değerlerini…
adaleti…
devleti…
dini inancı…
çağdaşlığı…
birlikteliği…
tarihimizi…
kültürel ilişkilerimizi…
beyinleri…
ulus değerlerini…
‘’ kurtuluş savaşını ‘’ yapan ‘’ Gazi’nin Ordusunu”…
ve diğerlerini nelerse…
ama bunu bir türlü yıkamadılar…
dağlarda vatan savunması için dolaşan postalların yüreklerini…
şehit cenazelerindeki bütünleşen acıların birlikteliğini…
NATO’nun değil, vatan savunmasını ve Gazi’nin savaşan gerçek neferlerini…
ve onların inançlarını…
çözemediler…
parayı, bedelli askerliği devreye sokmaktalar…
bölecekler…
yürekleri,
toplumu,
bireyi,
askerliği,
askere gitmenin ruhunu para denen pis kağıt parçaları ile kirletecekler…
kendilerini kirlettikleri gibi…
‘’ el adamı ‘’ nın pisliği para ile…
liberal akıl…
küreselleşmiş ruh…
kendini gizleyen sinsi beden…
tuzağa düşmüş kişilik…
yobaz ve bağnaz inanç…
devşirilmiş özenti beyin ve birey…
satılık olan…
Cumhuriyet’i yıkmak isteyen zihniyetler…
birlikteler…
son darbeleri vurmak isteyenler…
paranın ve para sahiplerinin köleleri…
ahmakları kandıran ve iyi polis- kötü polis rolü oynayanlar, ‘’ el adamı ‘’ nın görünen ve
görünmeyen gizli piyonları…
şu kadar kuruşa şu kadar para ile savunmak ülkeyi…
bedelli askerlik…
ruhunu senin…
vatan sevgini senin…
ülke koruma duygusunu senin…
toplum bağını senin ‘’ satın alıyorum ‘’ diyorlar ‘’el adamı ‘’ ve onun isteğini yapanlar…
yapmak isteyenler…
yapacak olanlar…
‘’ pirinç torbasındaki beyaz ve siyah taşlar… ‘’, ve onların peşinden akanlar, zavallı aymazlar…
olmaz…
askerlik bedeli şu kadar olacak olmaz…
olmadı şu kadar yerine bu kadar olsun da olmaz…
namus bedelinin pazarlık tuzağına düşmek onursuzluğu- ahmaklığı gibi olur bunu tartışmak…
yanlış yapmak kirin varlığını ve sorumluluğunu yok etmez…
olmaz…
ha askerliği bedelle satmak…
he bedenleri bedelle satmak…
istediğin kadar kanun çıkar,
‘’ ata kanununa ‘’ uymazsa…
kanun uymaz topluma…
kağıt kirindir senin ve senin gibilerinin elinin…
ödenir bedel eninde sonunda…
bedenimi satarım ama şu kadara,
olmadı bu kadara…
ha beden satılmış üç kuruşa…
ha beden satılmış otuz üç kuruşa…
satıldı mı bir kere beden para bedeline ve paraya
namus gider…
namus giderse hayat başka bir mecraya girer…
vatanı savunurum ama şu kadara,
olmadı bu kadara…
ha askerlik satılmış üç kuruşa…
ha askerlik satılmış otuz üç kuruşa…
satıldı mı bir kere askerlik para bedeline ve paraya
ülke biter…
ülke biterse millet başka mecraya girer…
namusun bedeli olmaz…
bedelli askerlik hiç olmaz…
bu vatan ve ülke insanı için ölenler, para için ölmedi bu güne kadar…
ne tarihte
ne bu gün
ne de dün…
para karşılığı askerlik yapan ruhunu yitirir…
ruhunu yitiren ülke namusunu da ülke insanının namusunu da aldığı para kadar savunur…
aslında parasını ödeyenin isteği-izni kadar korur…
bu gün paraya satılanların ülkeyi korudukları gibi…
onların korumaları ise,
pezevenklerin bedellerini ödedikleri emrindeki korumaları kadar olur…
askerlik için para ödeme ‘’ el adamı ‘’ nın sistemidir…
bizim değil…
bu yolla başka bedel ödenir…
bu bedelin geri dönüşü yoktur…
***
yaparsanız eğer bu hıyaneti bu ülkeye…
‘’ kurtuluş savaşından bu güne ‘’ akan şehit kanlarında boğulursunuz…
zaten boğulacaksınız da…
***
uyarımdır bu hepinize kendimce…
namusun bedeli olmaz…
bedelli askerlik hiç olmaz…
yok olursunuz…
yok oluruz…
Tuncay D.Kalemoglu
10.Kasım 2011
Sayin Kalemoglu, sacma sapan bi yazi yazip icinizi bosaltmissiniz , lakin icinde bulundugumuz cagda savaslar teknolojiyle oluyor, kelle sayisiyla degil. Yok olmak kimin askerlik icin bedel odeyip odemediginden cok kimin teknoloji uretebildigiyle alakali bi sorun.
TUNCAY, YUKARIDAKI YORUMU KESKE OKUMASAYDIM VEYA
BU ZAT KIM ISE , GONDERMEMIS OLSAYDI. ZIRA ANLAYA-
MAMIS MEHMETCIGIN MAYASININ NAMUS-SEREF-VATAN KAV-
RAMLARIYLA YOGRULDUGUNU. 1984 YILINDA ZAMANIN MSB
ZEKI YAVUZTURK E AYNI CERCEVEDE VE BURSA GRZ.K OLA-
RAK ANLATAN KISI OLARAK, OZALIN ATTIGI KOTU TOHUM –
LARIN NERELERE ULASTIGINI VE HANGI DUSUNCE YAPILA –
RINI OLUSTURDUGUNU GORMEK MUKADDERMIS. OLSUN DOGRU
OLAN TEKTIR VE ZAMANI GELINCE INSANIN KAFASINA TOK-
MAK GIBI INER. ONUN ” KELLE ” DEDIGI BU VATANI ASK
ILE SEVEN VE ONUN ICIN GOZUNU KIRPMADAN CANINI VE-
REN EVLATLARIDIR. ALETI ” INSAN ” KULLANIR. VE EN
KORKUNC SILAH ” IYI EGITILMIS INSANDIR ” SEVGIYLE
KAL, ” BABASININ OGLU ” C.E.ERUC
Yukardaki sahis, insan hayati vatan,millet,sakarya’dan cok daha fazlasidir, vatani icin gerektiginde sehit olmakla; vatan, millet nidaalariyla sazan gibi olume gitmek ya da gonderilmek farkli seylerdir ki, anlatmaya calistigimda buydu. Benim kelle dedigim, sizin gibi cagin gereklerini yapmak yerine, insanlarin gereksiz olumlerini manevi kavramlarla hakli cikarmaya calisanlar. Ulan bi kere de sorun neyi yapmis olsaydik bu cocuklar sehit olmazdi diye. Hala sigir suruleri halinde, genclere askerlik yaptirarak problemlerin cozulecegine inaniyorsunuz.
Önce, millet olarak varlığımızın temelini bilmek durumundayız. Biz emperyalist bir millet değiliz. Millet olmadan önce, Osmanlı döneminde de sömürgeci olmadık. Biz, her türlü etnisite ve inanç temelindeki Anadolu Halkı, varlığımızı bu karakterimizin gereği, emperyalist devletlere karşı, dünyanın diğer mazlum halklarına da örnek olacak bir Kurtuluş Destanı ile kurduk Türkiye Cumhuriyeti’ni. Bugün, emperyalizm tüm vahşeti, barbarlığı ile daha etkili bir mahiyette varlığını sürdürmektedir. Medeniyet, başta katliamlar yapmak ve dünyayı sömürmek için teknoloji üretmek değil, humanist, erdem sahibi olmak, mazlumun yanıda yer almaktır. İşte biz böyle bir milletiz. Barıştan yanayız elbette. Ama barış için savaşmak gerekir. Sizin malınızı, emeğinizi, hakkınızı, toprağınızı elinizden almak isteyene, “ben barıştan yanayım” demek yerine, o barışı yaratmak için, neyiniz varsa onunla savaşmak zorundasınızdır. Diğer yandan, savaş teknolojisi ve bilim üretmek elbette saldırgan için de savunan için de önemlidir. Ancak, teknolojileri, nükleer füzeyi, lazer silahını vs yi de kullanan sonunda insandır. Savaşlar, haklılığa olan inançla kazanılır. Haklı olmak, hakkını, varlığını savunmak gibi bir inancın önünde hiç bir teknoloji duramaz! Gerçek o ki, bulunduğumuz coğrafyada, sömürülmeden, ezilmeden, onurla ve üreterek yaşamak için güçlü bir orduya sahip olmak zorundayız! Bu gerçek, emperyalizmin var olması gerçeğiyle tam tamın örtüşür. Ordu için, yetişmiş insan gücü ve asker gerekir! Bizler, Atlantik ötesindeki, Uganda’yı, Libya’yı, Irak’ı, vs sömürmek üzere değil, kendi bağımsız varlığımızı korumak için güçlü bir orduya gerek duyuyoruz. Bu da, sömürgecilerin “bedelli askerlik” kavramıyla asla tesis edilemez! Vatanı savunmada, savunacak olanın talep edeceği bir bedel olamaz. Vatanı savunmanın kazancı olur; O, özgür ve bağımsız bir toprak üzerinde güvenle yaşamaktır! Vatanı savunmak bir ticari arz konusu değildir! Vatanı savunacak olan da, böyle bir hizmetin bedelini teklif edecek talep sahibi biri değildir! Vatanı savunmak bir ihtiyaçtır!
Karanlık emelleri uğruna, dünyanın 200-300 derebeyi ailesinin sahneledileri, dünyayı felakete götüren ve içinde bulunduğumuz bu trajik oyun, tüm insanlık değerlerinin yıkıma uğratıldığı, kavramların içinin boşaltıldığı, insanın haber alma, gerçeği öğrenme hakkını engellendiği bir süreçtir. Tüm bu şartlar, bireyin, düşünme, analiz etme yeneğini de elinden alarak adeta toplu hipnoza maruz bırakmış, insan hakkı, hukuku, demokrasi söylemleri ile, kitlelere, herşeylerinin ellerinden alındığı düzenlemelere bizzat kendilerini oy verdirir hale getirmiştir.
Bu hale getirilen insan, “Vatanı kaça savunursun?” sorusunu sormada hiç bir abeslik olmadığını düşünecek kerteye getirilmiştir! Buna izin vermemek, yine biz insana, halka, millete düşen bir görevdir.
Milli Kurtuluş Tarimizi, Devrim Tarihimizi, yakın tarihimiz dışında, yine kendi ve dünya tarini okumak, bilmek, halkı, vatanı, insanı için yaşamlarını adamış, feda etmiş değerleri öğrenmekle bilinç sahibi olur; Tüm yaşananları doğru sentezler hale gelebiliriz.
Saygılarla,
Bi taraftan humanism ,sevgi ,adalet diye sikarken, diger taraftan humanist degerleri uretecek gencleri askeri kislilara tikmaktan bahsediyorsunuz , bu ne perhiz ne lahana tursusu? Bir de ,oyle bi bahsetmissiniz ki Bati’dan ve bizden, fakir ama gururlu genc oglanla, zengin ve simarik genc kizin asklarindaki romantizme inmis bu konu.