Bakın son günlerde sıkça sorulan sorular çok!. Türkiye’de etkin muhalefet yapılıyor mu?
Bakın son günlerde sıkça sorulan sorular çok!. Türkiye’de etkin muhalefet yapılıyor mu? Amerikalı danışmanlar kime yol gösteriyor?
Ortadoğu coğrafyasında yaşananlar, 1900’lü yıllarda ki Osmanlı imparatorluğu hinterlandında yaşananların tekrarı gibi. O dönem İngiliz ve Fransız casusları İstanbul’a karşı olayları örgütlerken, şimdi de ABD İngiliz casusları ülke yönetimlerine karşı örgütlüyor.
Kişileri yaftalamak bir psikolojik halkla ilişkiler taktiğidir. Karşıt kişileri yalnızlaştırmak, itibarsızlaştırmak için yapılır. ABD bu taktiğin benzerlerini Afganistan, Irak gibi ülkelerde son 10 yıldır uyguluyor.
Ortadoğu ülkelerini kan gölüne çeviren olaylara bakıldığında, bu tür psikolojik operasyonların arkasında kimlerin bulunduğu daha iyi anlaşılır!
Temel ilke Direnen kesimin propaganda savaşında inisiyatifi elde tutma avantajını elden almak. Gelişmelere göre aktif önleyici tedbirler almak. Yani muhaliflerin ezilmesi için hükümetlere yol göstermek!
Gerekçeleri ise şu Birçok kişi, bunun bizim işimiz değil, o ülke hükumeti’nin görevi olduğunu söyleyecektir. Ama biz yolu göstermezsek, onların çabaları da gönülsüz olacak, üstelik geçmiş deneyimlere bakarsak pek de etkili olmayacaktır.
Direnişlerini kırmak yani pasifikasyon yapmak. ABD, İngiltere, Fransa, İsrail, Çin bunu birçok ülkede uyguluyor.
Her ülkenin özelliğine göre program uygulanır. Programın ana teması ise bezdiridir.
Türkiye’de siyasi partiler 2011 seçimleri öncesi seçim beyannamesi üzerinde çalışıyor. Bazı partiler beyannamelerini açıkladılar. Bu arada partiler, kadrolarını yeniliyorlar.
Demokrat çıkışlarıyla dikkat çeken, birikimli toplumda popüler saygın olanlar yanında lekeli özürlü tipleri de bünyelerine almakta sakınca görmüyorlar. Sanki halk alınan sorunlu tiplerin özgeçmişlerini bilmiyor.
Hepsi de tek başına iktidar peşinde. Kimisi ise baraj korkusunda. Bazıları da ülkenin gerçek sorunlarını dile getirmeyip sadece bir konu odaklı hareket edince en önemli durumda iktidar yanlısı açıklamalar yapmasına rağmen halkın kendilerini tercih edeceğini sanıyor.
Yaklaşan seçim öncesi bazı partiler adeta kendi sonunu hazırlıyor.
Parti yönetimlerinin, itiraz gerekçeleri parti tabanını tatmin etmiyor. Taban yaklaşan seçim arifesinde yönetimlerin bu tavrını anlamakta güçlük çekiyor. Bazı reformlara karşı çıkmak biz kadrolaştık bizim kadrolaşmamızı bozmayın. Sorunlar çözülmesin. Bu çözülmemenin yarattığı siyasi sorumluluğu da bugün iktidarda kim varsa ödesin demek anlamına gelir.
Bu bakış açısının, nereden bakılırsa bakılsın, mantıklı bir tarafının olmadığı açık. Bunlar, siyasi ve ideolojik tepkilerdir. Türkiye´nin demokratikleşebilmesi için hukuk sisteminin işliyor olması gerekir. Halkın büyük çoğunluğu, demokrasi içinde sorunlara çözüm üretileceğine herkesten daha fazla inanmak zorunda.
İdealistlik milletle, milletin temayülleri, milletin karakteriyle birlikte siyaset yapmayı ön bir şart olarak kabul eder. Başka siyasal partiler, antidemokratik siyaset izlemek isteyebilirler, ama idealistler antidemokratik uygulamalar istemesi asla söz konusu olamaz, olmamalıdır.
Her alanda reform gün gittikçe kendini dayatan bir ihtiyaç haline gelmiştir. Partiler bu realiteyi esas alacağına, Parti karşıtlığı üzerine siyaset yapıyorlar. Bu tip siyaset tarzının ne karşılığı vardır ne de sorunların çözümüne katkısı olur. Partiler bir defa daha halkı dinleyerek siyaset yapmak yerine iflah olmaz bir karşıtlık saplantısı ile hareket ederek milletten ayrı düşmemeleri gerekir.
Partiler kurum ve kuruluş reformlarında, proje ortaya koymaları gerekir.
Demogoji, toplumun duygularını ve önyargılarını kullanarak var olan gerçekleri farklı şekilde gösterme sanatıdır.
Günün Sözü: Bilgisiz bir kimse savaş davuluna benzer, sesi çok, içi boştur.