Kaddafi ve onun linç edilmesine ilişkin ortaya öyle görüşler çıktı ki, şaşırtıcı, garip, abartılı vs.
Bunlardan bazılarına değinmeye çalışacağım.
İlkin belirteyim ki, Kaddafi’nin linç edilmesine karşıyım. Bu tam bir barbarlık örneğidir. Bu bir vahşettir, onursuzluktur, pespayeliktir, zalimliktir!
Tarakçı’nın dediği gibi savaşmanın da bir asaleti, onurlu bir duruşu olması gerekir.
Ancak Tarakçı bir duygu seline kapılmış olmalı ki, olmadık noktalara sıçrıyor, ters köşeye yatıyor.
Tarakçı şöyle diyor: “O an Kaddafi’nin zorbalığı, diktatörlüğü gözümde kayboldu.
İnsan, mağdur ve mazlum olan Kaddafi gözümde büyüdü, yanında hissettim kendimi.”
Lince karşı çıkmak, onun adil yargılanmasını savunmak, diktatörün yanında olmayı gerektirmez!
Linç vahşeti karşısında mağdur pozisyonda olan Kaddafi ile empati yapılmaya çalışılsa dahi, bir acıma duyulabilir ama onun zorbalığı gözden kaybolmamalı!
Tam bilmiyorum ama postmodern siyaset böyle bir şey mi?
Hele şu iddialı cümlelere ne demeli? “Libyalıların gözünde öyle ya da böyle bir gün Kaddafi büyüyecek. Tarih Kaddafi’yi yaptıklarıyla değil, o anı ile anımsayacak ve bir gün insanlığın vicdanında büyüyecek.”
Çavuşesku’nun kurşuna dizilmesi, Saddam’ın idamı, Kaddafi’nin linci tarihi olaylardır ama onların tarihi, bunlarla sınırlı değildir. Bu fotoğraflar, etkili görüntülerdir ve bunların imajı bir süre de devam eder. Hepsi bu kadar. Tarih, fotoğrafı içeren ama onunla sınırlı olmayan ve daha geniş bir alanı konu eder. Çavuşesku, Saddam ve benzerleri çoktan unutuldu. Kaddafi’de unutulacak!
Keşke Kaddafi sağ bırakılıp, yaptıklarının pespayeliğini ve zulmünü hissederek sefil bir yaşam sürseydi.
Hele “insanlığın vicdanında büyüyecek” demek, ne demek oluyor? Bir diktatörü büyüten bir vicdan olabilir mi?
Yapma Tarakçı ya!
Kimi başka yazılarda Arap toplumları barbar olduklarından, linç eylemleri tam da bu toplumlara özgüdür diye atmasyon tespitler yapmakta!
Ankara Hükümetine muhalif Ali Kemal, 1922 yılında İzmit’te bizzat komutan Sakallı Nurettin Paşa’nın tezgâhıyla halka linç ettirildi.
Yine İzmir’e ilk giren Sakallı Nurettin Paşa, İzmir Metropoliti Hrisostomos’u (Yunan işgalinin baş destekçiydi ve kaçma imkânı varken kaçmamıştı) linç ettirdi.
Haydi, bunlar 90 yıl önceydi diyelim.
Yakın tarihlerde de linç olayları yaşanmadı mı?
Örneğin Sivas Madımak Otelini ateşe verip karşısında tekbir getiren güruhun eyleminin adı nedir?
Bir körlüktür ki, almış başını gidiyor. İşin temeli şu: Ötekiler kötü, biz iyiyiz! Milliyetçiliğin en basit tanım budur!
Sanal âlemin sayfalarında dolaşan bir başka yazıda şöyle deniliyor: “ABD ve diğer kapitalist Ülkelerin Libya’yı sevmemelerine şaşmamak gerek. Kaddafi IMF veya Dünya Bankası kredisi kullanmadı.
Libya bağımsızdı, savaşın gerçek nedeni budur, kendisi bir diktatör olabilir, ABD bunu sorun yapmaz. Ne zaman ki Kaddafi Petrol İhraç eden ülkelere OPEC Dolar ve Euro yerine altın karşılığı satış yapmalarını önerdi.
Bu altın karşılığı para basmayan Batılı ülkelerin iflasını istemek demekti…
EVET; Hatırlayın, Bunu en son dile getiren Saddam Hüseyin idi;
OPEC ülkelerine dolar karşılığı satış yapmamalarını önermişti.
Hepiniz sonunun ne olduğunu biliyorsunuz..”
Müthiş siyasi ve iktisadi tahlilleri olan bu alıntı için söyleyecek sözüm yok!
Kağnı arabasını otobanda sürmeye çalışan bir akıldaneye ne anlatılabilir ki?