Çiğ Süt satın alımının piyasa düzenleyiciliğinde Et Balık Kurumuna görev verildiği bildiriliyor!
Peki, EBK bu görevi yapabilecek mi?
Bu sorumuza kocaman bir hayır dersek peşin hükümlü addedilirsek de görünen o dur ki çiğ süt satın alım piyasası oluşturmada değişen bir politika olmayışı piyasa düzenleyiciliğinde EBK’nun başarısından ümitsiziz. Biz yine de başarılı olmalarını diliyoruz.
Bu görevi Haziran 2011 seçimlerine kadar eski adı Tarım Bakanlığı’na bağlı TÜGEM (Tarımsal Üretim Genel Müdürlüğü) yürütmekte idi. Çiğ süt Piyasa Düzenleyiciliğinde kullandığı alet 2009 30 Nisan ve sonraki yıllarda yayınlanan ‘’ Çiğ Sütün değerlendirilmesine yönelik çiğ sütün fazla olduğu dönemlerde çiğ sütten süt parasal teşvikli süt tozu ürettirmek, çiğ süt fiyatlarının yükseldiği dönemlerde parasal teşvikli ürettirilen süt tozunu piyasaya sürmekti.
Düzenleyiciliğe ayrılacak finansman geri dönüşümlü?
Tügem’in bu uygulamalarında Bürokrat Akraba, Sanayici, Kooperatif yönetimi işbirliği ile teşvik vermede suistimal yaptıklarını ‘’ Süt Tozu Teşviğinde Suistimal İddiaları ‘’ başlığı ile yazmıştık. Hem süt tozu hem de süt ve süt ürünleri üreten aynı veya kardeş firmalara parasal teşvikli süt tozu ürettirmenin Piyasa Düzenleyiciliğine katsının olamayacağını bir çok yazımızda dile getirmiştik. Bunları özetledikten sonra gerek Tügem’in kullandığı gerekse yeni görev verilen EBK’nun çiğ süt piyasa düzenleyiciliğinde kullanacağı ‘’Süt Tozu Stoklama- ‘’ politikasında ayrılacak finansmanın geri dönüşümünün olmayışı, yapılacak görevi ilelebet sürdürülebilir kılmıyor.
Çiğ Süt Piyasa Düzenleyiciliğinde ‘’İlelebet sürdürülebilir ‘’ piyasa düzeni; Süt sanayicilerinin karşında hem çiğ süt satın alımlarında hem de süt ve süt ürünleri piyasasında gerçekçi rekabetin sağlanabilmesi için ülkemizdeki üretici birliklerinin süt ve süt ürünleri fabrikalarına sahip olmalarıdır. Çiğ Süt Üreticileri süt ve süt ürünleri tüketicileri grubunun benimsediği ‘’ Çiğ Süt Piyasa Düzeni ‘’ budur. Hem tüketiciye ulaşılabilir gıda sunumu ve tüketim ürünlerinde gerçekçi bir rekabet, hem de üreticilerin ürettiği çiğ süt satın alımında gerçekçi bir rekabetin olması piyasa dzenleyiciliğinin hayvancılık sektöründeki üreticilere ve süt tüketicilere devletçe ayrılan finansmanın geri dönüşümü mümkün olacaktır. Bu model halen Uruguay, Avustralya gibi ülkelerde uygulanmaktadır.
2009 30 Nisan’ından bu yana çiğ sütün değerlendirilmesine yönelik teşvikli süt tozu üretim politikaları Avrupa Birliğindeki örneğin kötü bir taklidini ülkemiz uyguladı ve başarılı olamadı. Hali hazırda Avrupa Birliği’nin çiğ süt fiyat düzeni politikalarında ayrılan finansmanın geri dönüşümlü olduğunu söyleyemeyiz. Avrupa Birliği’nin piyasa düzeni uygulamalarının başarılı olmasının sebeplerini, ülkemiz uygulamaları ile aşağıda karşılaştırdığımızda anlaşılacaktır.
Ülkemiz:-2009 ve 2010 yılında süt tozu teşvikine 30’ar trilyon, 2010 yılında ise yaklaşık 45 trilyondur.
AB ülkeleri: Piyasa da çiğ süt fazlası kadar finansman ayrılmaktadır.
2010 yılı Ekim ayında son dokuz aylık çiğ süt üretiminin önceki yılın aynı dönemine göre % 18 lik bir artışı bahane eden süt sanayicileri 01.01.2011 tarihinden itibaren tüm yurtta çiğ süt fiyatlarını düşürmüştü. Çiğ Süt fiyatlarının düşmesi, düşürülmesi bahane değil çiğ süt üretim artışından kaynaklanan serbest piyasa düzeninin getirdiği kendiliğinden bir düşüş olarak bu % 18 lik üretim artışının fiyatları düşürdüğünü kabul edecek olursak; bir önceki yıl çiğ süt üretimi 5 milyon 75 bin ton olduğuna göre sanayicilerin sızlandığı artış miktarı 900 bin tonluk bir çiğ süt üretim artışı demektir. İşte iktisat ilmindeki piyasa teorisine göre ve de AB’nin fiyat istikrarı uygulamalarına göre bu miktar bir artışın piyasadan 900 bin tonluk fazla çiğ teşvikli süt tozu (90 bin ton) yapılarak piyasadan çekilmesi gerekirdi. Bunun da yıllık maliyeti 30 trilyon değil 90 trilyon olacaktı!
Eski adı ile Tarım ve hayvancılık Bakanlığı iktisat ilmini adeta unutarak veya akıl edilmez bir tutumla teşvikli süt tozu üretimini tüm eksikliklerin yanı sıra eş dostu kayırarak, sanayicilerin sırtını sıvazlayarak sürdürmüştür.
Ülkemiz: Piyasa Düzeninde sadece süt tozu üretim teşvikini kullanmaktadır.
AB Ülkeleri: Süt tozu, peynir, terayağı üretim teşvikini, süt ve üt ürünleri ihracatında parasal teşvik kullanmaktadır.
Ülkemiz: Süt tozu teşviği hem süt tozu fabrikası hemde aynı zamanda süt ve süt ürünlerine sahip olan firmalara verilmiştir. Bu firmalara teşvikli süt tozu üretimi kotalar halinde verilmiştir. Yani firmalar arasında eşit paylaşım!
AB Ülkeleri: Avrupa Birliği Ülkelerindeçiğ süt piyasa düzeni süt tozu, tereyağı , peynir üretimi piyasanın düzenlenmesi gereken bölgelere ve ihale ile düzenlenmektedir.
Ülkemizde 2009 yılından bu yana uygulanan teşvikli süt tozu üretimi ile piyasa düzeni sağlanamadığı görülmüştür.
Ülkemiz: Ülkemizde rekabet kanunu, rekabeti engellemeye yönelik yasalar ve bu yasaları uygulamakla görevli Rekabet Kurumu var iken çiğ sütte satın alım düzenini bozanları engelleyememektedir. Ağır ceza konusu değil küçük para cezası sonucunu içermektedir. Rekabet Kurumunun konumu piyasa bozucu işlemleri izleyebilme, delillendirme yeteneği yoktur.
AB ve ABD: Rekabet yasaları hem para cezası hem ağır cezaya dayanmaktadır. Rekabet Kurumunun konumu piyasa bozucu işlemleri izleyebilme, delillendirme yeteneği vardır. Bu ülkelerde rekabet kurumları Cumhuriyet savcılıklarını polis ve emniyet kuvvetlerini harekete geçirebilmektedir.
Bugüne kadar Tügem’in uyguladığı piyasa düzeninde hem finansman yetersizliği, hem de uygulama yanlışlarının oluşu 2009-2010 ve günümüze kadar olan süt tozu teşvikine ayrılan finansmanı piyasa düzeni sağlayamamıştır
Biz başından beridir doğru olan; Çiğ sütte piyasa düzenleyiciliğin özel sektörün karşısında rakip bir sektör oluşturularak düzenlenmesi taraftarıyız. Ama görüyoruz ki kamu otoritesi ‘’ yanlış ‘’ bir politikayı seçmektedir.
Yanlış, yanlış içinde uygulandığı takdirde hayvancılığın felaketi olacaktır.
Umudumuz o dur ki: Kamu otoritesinin bizim benimsemediğimiz, kendisinin benimsediği bu yanlış politikayı AB ülkelerinde olduğu gibi doğru bir şekilde uygulamasıdır, kaynakların heba edilmesi pahasına!
Özetle; Ne kadar çiğ süt fazlası var ise EBK, o kadar çiğ sütün bir şekilde piyasadan çekileceğini iktisat ilmi gereğince bilmeleridir. Bakalım sanayicilerin bu sefer bahanesi ne olacak?
Et Balık Kurumu’na bu görevinde başarılar diliyoruz ve hazırlayacağı uygulama yönetmelik taslağının önce kamuoyunda tartışılmasını diliyoruz?
https://groups.google.com/group/cigsutureticileri