Nasıl Bir Çözümden Bahsediliyor!
Herkes çözüm istiyor, istemeyen yok.
Birileri, çözüm aşamasına gelindiğinden bahsediyor, ancak aşamanın ne olduğundan bahseden yok. Buraya kadar anlaşılmayan bir şey var mı? Yok.
Kandil ve BDP’yi hiç hesaba katmıyorum, çünkü her ikisi de sadece Apo’nun ağzına bakıyor, “Apo ne derse, o olur” diyor. Peki, tek muhatap Apo ne istiyor, çözüme ilişkin neleri öne sürüyor; en başta kendi özgürlüğü ve Doğu ve G.Doğu için de “Demokratik Özerklik”. Anlaşılmayan bir şey var mı? Yine yok.
O halde!!!
Mehmet Ali Birand, POSTA Gazetesi’ndeki köşesinde, “Anahtar, Başbakan Erdoğan’ın elinde. Kürt Sorunu’nu çözerse, tarihe geçer” demiş, “Kürt sorununda kritik bir aşamaya gelindi. İlk defa taşlar yerine oturmaya başladı ve çözüm olasılığı arttı” diye devam etmişti. Ne demek bu?
Şu demek; “Başbakan Erdoğan, Apo’nun isteklerini yerine getirirse, ki getirse iyi olur, çözüm olur”. Başka izahı var mı? Yok.
Tek muhatap Apo olduğuna göre, neden Kandil’e gidilerek röportaj yapılır, gereği var mıdır? Yok.
Peki, neden giderler? Şundan; gündeme getirerek kamuoyu oluşturmak, tartışmaya açarak toplumu alıştırmak ve bilahare kabul görmesini sağlamak. Cemal’lerin en Has’ının yaptığı da budur, ta kendisidir.
Haslanım Cemal yine Kandil’e gitti, kan dilli lider Murat Karayılan ile röportaj yaptı, 3 günlük yazı dizisi olarak gazetesi Milliyet’te yayımladı.
M.Karayılan, röportajında neler dedi? Apo’nun dediklerinin, isteklerinin, şart koşularının ne bir eksik, ne bir fazla, aynısını; “Tek muhatap Apo’dur. Apo’nun özgürlüğü hayatidir, ve nihayet Demokratik Özerklik”.
Daha başka neler dedi KaraYılan; “Sorunun çözümü, seçmenin % 50’sinin oyunu alan Başbakan Erdoğan’ın elinde. Çözerse tarihe geçer”. Yani, M.A.Birand’ın kinin aynısı, tıpkısı değil mi bu? Fark var mı? Yok.
Ha, bu arada Apo, avukatları vasıtasıyla bazı önemli şahsiyetlere (!) de selam göndermeyi unutmamış. Kimdiiir, kimdiiir, kimdiiir bunlar? En başta Haslanım Cemal olmak üzere, MAB kısa adlı “ıııııı Birand”, Cengiz ÇANdar, TERIF NEWS’dan Jasmin Congır ve Ehmıt Eltın. Anlayan var mı? Yine yok, ancak ne yazık ki bu sefer, maalesef YOK, YOK, YOK…