İzmir işdünyasını temsilen genç kuşak temsilci Bülent Akgerman seçime yönelik düşüncelerini açıkça paylaştı:
Bugünlerde bana sıkça ‘İşdünyası siyasete yönelik ne düşünüyor, hangi partiye daha yakın’ diye soruluyor.
İzmir, bu seçimlerin de rövanş kenti.
İktidar ve muhalefet hiç olmadığı kadar İzmir için bastırıyor. AKP iki Bakanla birlikte, Türkiye ihracatının dörtte biri kadar bir bütçeyi, 25 milyar doları bu kent için kullanacağını açıkladı. CHP, tutukluluğu ile siyasetin tıkanma noktalarından birini işaret eden gazeteci adayları Mustafa Balbay simgeli, genel siyaset söylemli politikayı tercih ediyor.
Seçimlere 10 gün kala, kentin önemli dinamolarından işdünyası için tahmin yürütmek yerine, kentin işdünyasının yeni kuşak temsilcilerinden Bülent Akgerman’a ne düşündüklerini sormak daha doğru geldi.
İşdünyasının köklü ailelerinden birine mensup olmasına karşın ‘aman renk vermeyelim’ gibi bir tarza sahip olmaması ve yuvarlak ifadelere kaçmayan cesareti ile Akgerman’ın analizi, seçim öncesi işdünyasının eğilimlerini az çok ortaya koyan bir tablo oluşturabilirdi, öyle de oldu.
* Siz işdünyası için, ‘İstikrar herşey mi’ demek ? Başka kaygılar istikrar adına yok sayılabilir mi?
Tam kalbinden sordunuz. İstikrar herşey demek değil ama çok şey demek. Türkiye’nin nereden nereye geldiğini, geçirilen evreleri sindire sindire incelediğinizde net gözüküyor ki istikrar çok şey demek. Koalisyon hükümetlerini tercih etmeyiz.
* Ekonomide bir yönüyle parlak gelecek diğer yönüyle sıcak parayla beslenen bir döngü var. Sizce ekonomik açıdan ülkede riskler minimize mi gerçekten?
İşsizlik oranları ve cari açık bu kadar yüksekken ekonomide çok rahat uyuyacak bir dönemde değiliz. Ancak birçok gösterge açısından da iyi durumdayız.
TÜSİAD’a acımasız davrandılarTarım sektöründen ayrılan işsizler ordusuna eklenenler açısından ciddi çalışmalar yapılması gerekiyor. Mikro reformlar da rafta kaldı. Ayrıca yeni Anayasa çok önemli.
*Anayasa değişikliği konusunda TÜSİAD sıkıntı yaşamıştı. Siz TÜSİAD’ın olay yaratan anayasa teklifine içinize sindrdiniz mi?
O çalışma anayasa teklifi değildi. On yargılarla, garip çıkarsamalarla, acımasız ve yakışıksız ithamlarda bulundular. Yalnızca 25 akademisyen, bir kaç kanaat önderinden oluşan bir çalıştayın ciktilarini iceren bir tartisma evragi idi aslinda..
* Genel gidişattan memnunsunuz o zaman…
* Seçimlerde “iktidara karşı çıkan sahillerdeki kırmızılık işdünyasında da var” mı demek istiyorsunuz?
Tabii mesala AKP Hükümeti, doğru yaptığı bir konuda da desteklenmiyor. Oysa doğru yapilan desteklenmeli. Sahillerdeki kırmızılık ESİAD’ın genelinde var.
Vizyoner, dünya ile iş yapan, bu kadar kişi istihdam eden dünya vatandaşı olmaya aday işadamlarının biraz daha rasyonel olmaları gerekiyor.
* Peki size göre ekonominin dengeleri doğru gidiyorsa rasyonel olmak yeterli mi, Kürt sorununu tehdit olarak görmüyor musunuz?
Ben eskisine nazaran bu konuda cok yol alindigini görüyorum. “Hala kürt sorunu yok terör sorunu var” diyenleri de anlayamıyorum. Oysa en azından bir diyaloğun başlamış olması da kazançtır.
* Sözlerinizden İzmir sanayisi için herşey yolunda izlenimi çıkıyor.
İzmirlilerin kronik hale gelmiş şikayet kültürünü terk etmelerini diliyorum.. Sozkonusu durum enerjimizi tüketiyor. Yeni kuşak olarak ağlamak yerine, önceliklere ve sonuclara odaklanmak istiyoruz.
Çılgın projeler anlamsız Yoo tersine ben bu projeleri heyecan verici olmakla beraber secim vaadi olarak çok anlamlı bulmuyorum. Pardon, bunların hangisi önümüzdeki seçim dönemi içinde bitirecekler? Bu projeleri hangi kaynaklarla finanse edecekler? 2023’te belki AKP diye parti bile olmayabilir. Oyumuzu gelecek 12 yil icin kullanmiyoruz ki?!
* O zaman AKP’nin açıkladığı çılgın projeler tam size göre..
* İstikrar, yeni çağ yeni düzen deyince sözleriniz daha çok “iktidar taraflı” gibi görünüyor.
ESIAD hiÇbir siyasi partiye taraf olamaz, olmamali. Ben sahsen sadece dogru bildigim ve gordugumden yana olurum. Ornegin, belki de ilk defa, CHP’nin ekonomi programlarında da artık, rasyonel, ayağı yere basan sonuç odaklı ciddi yaklasimlar mevcut. Ancak ‘devletçilik’ kavraminin hortlatılması, doğuda özerklikten bahsedilmesi değil CHP’ye, hiçbir partiye yakışmaz. Diğer yandan, MHP’nin ekonomi politikaları da artık çağın gerçeklerine dayanıyor. AKP’liler ise 2023 projelerini anlatıyorlar. Durun bakalım 2023’e kadar kim ole, kim kala…. Aslında ekonomi politikalarında özetle isteğimiz şey şu, gelişen ülkelerdeki koşulları sağlasınlar ve gölge etmesinler yeterÖ
* O zaman net sorayım, siz hangi partiye oy vereceksiniz?
Sürekli fikir değiştiriyor, karar veremiyorum. Bazı yaklaşımları da kabul edemiyorum. Bir önceki seçimde üç ana partinin adaylarıyla duzenlediğimiz etkinliği ESİAD olarak tekrarlamak istiyoruz, partilerin ilk sıralardaki adaylarına çağrıda bulunuyoruz, biraraya getirmeye çalışıyoruz. Ancak ‘Bakanlar diğer adaylarla bir araya gelemezler’ cevabını alıyoruz. Pekiyi, ikinci sıradakileri yollayın ricasında bulunuyoruz; üç hafta geciyor, aynı cevabıi alıyoruz.. Bu çağda bu neyin ayrımı, Bu demokrasi anlayışı şimdi nasıl açıklanabilir?..
Seçim tahminleri…
Bülent Akgerman genel seçimlerde Türkiye geneli için şu tahmini yapıyor: AKP yüzde 43-44, CHP yüzde 29, MHP yüzde 11 alır. (Bu tahminleri ESİAD Başkanı sıfatıyla değil, Bülent Akgerman olarak söylüyor)
Binali Bey etkiler
“AKP’nin İzmir’de aday gösterdiği iki bakan birbirinden çok farklı karakter özelliklerine sahip, genellememek lazım. Partinin oylarını çok yükselteceklerini zannetmiyorum ama özellikle Binali Bey’in verdiği mesajlarla belli kesimi etkilediği açık.”
Siyasetten korkuyoruz
* İzmir işdünyası politikadan uzaklaşıyor mu?
Uzaklaşmaz mı, korkuyorlar çünkü. AKP’ye birşey söylese, iktidarin tavrından korkuyor, nitekim Sayin Basbakan bu konuda zaman zaman bizzat tehditler savuruyor. CHP’ye bir şey söylese gavur İzmir’den ve yakin cevresinden ürküyor. Hep kapalı kapılar arkasında konuşmalar var.
ESİAD Ege’ye açılacak
Yaklaşık iki ay önce Başkanlık görevine gelen Akgerman yeni yönetimiyle birlikte hedeflerini şöyle anlatıyor: “Geçmişte üyelerimizin biraz ihmal edildiğini düşünüyorum. Önümüzde o kadar çok proje var ki artık toplantı saatleri bize yetmiyor. İsmimizdeki ‘Ege’ kelimesini hak etmek için Ege’ye de açılacağız.