Bu akşamın yarına duyduğu özlemle hayatıma aldığım değerleri güzelliklerin özlemiyle fark etmeye çalıştım yüreğimdeki buruk buruk sağanaklarla…
Evet o buruk sağanaklar içersinde çok değerlere değer verdiğimi fark ederek belki hayıflandım belki pişmanlıklar yaşadım ama ben yaptım bu sağanakları, ben yaşamak istedim bu yaşlı halli gözlerimde… Her insanın yaşamında belki bir ışık hasret olmuştur, belki de bir sağanak olmuştur her dem özlemekle özlemlerle… Birleştirmek isteyip de ışığın en loş halini yüreğine alıp o sağanakları yüreğinin en derinlerine taşıyıp hiç sorgulamadan nereye demeden almışım içeriye…
Fakat bakmışsın ki o sorgulanmayan hisler seni yarı yolda bırakmış nasıl olsa varım ben onun hayatında dercesine sana koşmak yerine başka hülyalar peşinde başka alemler kucağında seni paramparça etmiş almış seni sağanaklara itmiş… Ben hayatımdaki en değer verdiğim ama değer bulamadığım her varlığı sorgulamadan usul usul çıkartırım yüreğimden ama kendi ruhu duyana kadar o da ışığın hasretini yaşamak ister de nedendir kendisi de ancak dünyadaki değerleri kaybedince anlar iş işten geçer ancak…
Bir ağacın güzelliğini ancak rüzgar onu sallayıp da heybetini bize gösterince anlarız. Yaşamımda her olay benim değerlerimi sallayıp bana kalk silkin ve kendine gel demeden ben rüzgar olurum kalkar dirilirim güne her zaman güzel bir merhaba ile doğmak isterim…
Rüzgar her dem beni özletmeden yaşamın değerlerine, ben o değerlere kendi varlığını hissettirirken ne olur kaybettirme kendinden dercesine yalvarır olurum zaman zaman ona… Peki neden ağlamaklı ve sağanaklarla dolu olur yaşamım, çünkü insan bazen başkalarının yerine de düşünüyor ve değer verdiği her varlık onun yaşamını etkiliyor… Tüm yanlışlara rağmen, onun tüm değersiz duygular içersinde boğulmasını görüp hissetmesine rağmen…
Ben ışığa koşan sağanaklar yerine ışığın en parlak hali olurum, görmek yerine görünmeden çıkarım, çıkartırım kendimi değerlerin en değersiz duygularının içinden… Değersiz varlıklar yumağından ilmik ilmik örmek yerine, değerli duyguları önemseyip değer duygularını bilenlerin kervanına sıra sıra katılırım yaşamın en küflü anında bile…
Bazen düşünürsünüz yaşadıklarınızı, her insan değerlidir ama verdiğiniz değer ölçüsünün ne kadar farklı olduğunu, almış olduğunuz ve görmüş olduğunuz her davranıştan anlayabilir ve ne kadar sabır taşıyan bir insanım demeden geçemezsiniz ve de toplumda birçok değerlerin farkına varabilirsiniz.
Şunu da anladım ki kimseyi hiçbir konu da ölçü almayacaksın hayatında. Ölçün kendin olacak ve gözlemlerin olacak ona göre sağanakları özlemeden sağanakları sen yaratıp ışığın farkına koşacaksın…
Hayatınızdaki her daim sağanaklar, ışığı özlemeden güneşin sıcaklığına dönüşsün… Tabi sizlerin izni ile…
Bu yazı bana”2 kuruşluk insanlara 5 kuruş değer verirsen, 3 kuruş farka seni satar”sözünü anımsattı.Gülşen hocam döktürmüş güzelim Türkçe’mizden sağanaklarla..Yine bir yaz akşamında ve deniz kıyısında yudumlarken anıları yakamoz misali sözcukler döküldu ekranıma.
Ah güzel insan..! ne vardı ki bu sağanakları bizede yaşattın…Şu sıcak akdeniz gecesinde…