Recep Tayyip Erdoğan her gün, seçim meydanlarında, Kemal Kılıçdaroğlu’na alçak, şerefsiz, namussuz diyerek hakaret ediyor. 1950 yılından bu yana, izleyebildiğim kadarıyla, seçimleri izledim. Hiçbir seçimde bu kadar hakareti bir arada görmedim. Hakaretler tek taraflı işliyor.
Hep RTE hakaret ediyor. Karşı taraf sadece eleştiri yapıyor. Hakaretleri sinesine çekiyor.
Hele hele Kılıçdaroğlu’na edilen hakaretler, yenilir yutulur cinsten değil.
Bu günkü Yozgat konuşmasında, “eğer böyle hakaret etmezsem, daha fazla eleştirirler” diye bir söylem geliştirdi.
Yani kendi aklına göre, hakaret edersem karşı taraf daha az eleştiri getirir diye düşünüyor.
Haklı da çıkıyor.
Daha önce, gene böyle alçak, şerefsiz diye Kılıçdaroğlu’na seslenmişti.
Teşkilatlanmalardan sorumlu, çokbilmiş Gürsel Tekin “Özür dilesin” demişti.
Özür dilemediği gibi hakaretlerin dozunu artırdı.
Peki de, neden hakaret etmeyi sürekli iş edindi? Neden eleştirileri içine atıp, büyütmek yerine, hakaret edip rahatlıyor?
Seçim kazmak için doğru bir yol izliyor. Çünkü toplumlar güce tapar, güçlüden yana olur.
Güçlü görünmek, kanmanın, itibar kazanmanın yoludur.
Hakaret tek taraflı yürüyor.
RTE hakareti Kılıçdaroğlu’na yapıyor. Kılıçdaroğlu’da Ali Demir’e “ eğer ar damarın varsa istifa et” diyor.
Yani Kılıçdaroğlu kendisine edilen hakaretleri görmezden geliyor. “Şifresini çözdüm” diyor.
Asıl şifreyi çözen Tayyip, hakaretini edip geçip gidiyor.
Küfür seviyesinde sürdürülen hakaretler sürüp gidiyor. Televizyonlar da, bu hakaretleri, “başbakan çok sert konuştu” diye veriyor.
Kılıçdaroğlu’nun kendisine edilen bu hakaretlere aynı şekilde cevap vermemesi anlaşılır bir şey değildir.
Bundan da ötesi, hep RTE’ye puan kazandırması anlaşılır bir şey değildir.
Halk Tayyip’i eleştirilemez, kılına bile dokunulamaz biri olarak algılıyor.
Şimdi aklı evveller şöyle diyecekler; hayır Tayyip bu tavrı ile oy kaybediyor, Kılıçdaroğlu kazanıyor.
Hayır.
Siyaset güç meselesidir. O gücü gösterme meselesidir.
Kılıçdaroğlu’na edilen bu hakaretlerden biz rahatsız oluyoruz Neden Yeni CHP yönetiminden ağzı laf yapan birisi aynı tonda hakaretlere bir yanıt vermiyor. Neden bu hakaretleri kabulleniyorlar.
Cevap vermek yerine “özür dilesin” demek, siyasette izlenen bir yol değildir.
Bu kadar hakaret hayaldi, yeni CHP sayesinde gerçek oldu.
Recep Tayyip Erdoğan her gün, seçim meydanlarında, Kemal Kılıçdaroğlu’na alçak, şerefsiz, namussuz diyerek hakaret ediyor. 1950 yılından bu yana, izleyebildiğim kadarıyla, seçimleri izledim. Hiçbir seçimde bu kadar hakareti bir arada görmedim.
Hakaretler tek taraflı işliyor.
Hep RTE hakaret ediyor. Karşı taraf sadece eleştiri yapıyor. Hakaretleri sinesine çekiyor.
Hele hele Kılıçdaroğlu’na edilen hakaretler, yenilir yutulur cinsten değil.
Bu günkü Yozgat konuşmasında, “eğer böyle hakaret etmezsem, daha fazla eleştirirler” diye bir söylem geliştirdi.
Yani kendi aklına göre, hakaret edersem karşı taraf daha az eleştiri getirir diye düşünüyor.
Haklı da çıkıyor.
Daha önce, gene böyle alçak, şerefsiz diye Kılıçdaroğlu’na seslenmişti.
Teşkilatlanmalardan sorumlu, çok bilmiş Gürsel Tekin “Özür dilesin” demişti.
Özür dilemediği gibi hakaretlerin dozunu artırdı.
Peki de, neden hakaret etmeyi sürekli iş edindi? Neden eleştirileri içine atıp, büyütmek yerine, hakaret edip rahatlıyor?
Seçim kazmak için doğru bir yol izliyor. Çünkü toplumlar güce tapar, güçlüden yana olur.
Güçlü görünmek, kanmanın, itibar kazanmanın yoludur.
Hakaret tek taraflı yürüyor.
RTE hakareti Kılıçdaroğlu’na yapıyor. Kılıçdaroğlu’da Ali Demir’e “ eğer ar damarın varsa istifa et” diyor.
Yani Kılıçdaroğlu kendisine edilen hakaretleri görmezden geliyor. “Şifresini çözdüm” diyor.
Asıl şifreyi çözen Tayyip, hakaretini edip geçip gidiyor.
Küfür seviyesinde sürdürülen hakaretler sürüp gidiyor. Televizyonlar da, bu hakaretleri, “başbakan çok sert konuştu” diye veriyor.
Kılıçdaroğlu’nun kendisine edilen bu hakaretlere aynı şekilde cevap vermemesi anlaşılır bir şey değildir.
Bundan da ötesi, hep RTE’ye puan kazandırması anlaşılır bir şey değildir.
Halk Tayyip’i eleştirilemez, kılına bile dokunulamaz biri olarak algılıyor.
Şimdi aklı evveller şöyle diyecekler; hayır Tayyip bu tavrı ile oy kaybediyor, Kılıçdaroğlu kazanıyor.
Hayır.
Siyaset güç meselesidir. O gücü gösterme meselesidir.
Kılıçdaroğlu’na edilen bu hakaretlerden biz rahatsız oluyoruz Neden Yeni CHP yönetiminden ağzı laf yapan birisi aynı tonda hakaretlere bir yanıt vermiyor. Neden bu hakaretleri kabulleniyorlar.
Cevap vermek yerine “özür dilesin” demek, siyasette izlenen bir yol değildir.
Bu kadar hakaret hayaldi, yeni CHP sayesinde gerçek oldu.
17.5.2011, bulentesinoglu@gmail.com
Hayaldi gerçek oldu
Baykuşlar kumru gibi, kargalar bülbül gibi,
Şakıyarak öttüler, hayaldi gerçek oldu.
Gerçekler hayalleşti, yalan örttü tül gibi,
İşe hile kattılar, hayaldi gerçek oldu.
Sadakayla karınlar doyuruldu çok şükür,
Zil takıp oynadılar, mutlu oldu tüm fakir.
Cepte para yoksa da, mutfak olsa tamtakır,
Oylarını attılar, hayaldi gerçek oldu.
İşi gücü olmayan boşa bekledi rızık,
Akla şifa vermiyor yenilen onca kazık.
Kaval maval dinleyen sürüleşti ne yazık,
Koyun gibi güttüler, hayaldi gerçek oldu.
Devletin malı mülkü satıldı yabancıya,
Ülkesini sevenler katlandı bu sancıya.
Yolcular alacaklı, borç çıkardı hancıya,
Hanı yağma ettiler, hayaldi gerçek oldu.
İnşaat devletleşti, lojmanlar özelleşti,
Kıyılar parsellendi, tatiller güzelleşti.
Kimler müteahhitle anlaşarak elleşti?
Yapıp yapıp sattılar, hayaldi gerçek oldu.
Doğulular alıştı sefaları sürmeye,
Şimdi daha hazırlar Avrupa’ya girmeye.
Başlıklar cepte kaldı, berdelleri görmeye,
Uçak ile gittiler, hayaldi gerçek oldu.
Gençleri okullarda susturmak caiz oldu,
Helâl yiyen yurttaşı kusturmak caiz oldu.
Zulme baş kaldıranı bastırmak caiz oldu,
Hapislerde yattılar, hayaldi gerçek oldu.
Padişahlık geliyor, belirdi işaretler,
Liboşlar tezgahlıyor, döküldü maharetler.
Laikliğe sövgüler, orduya hakaretler,
Atatürk’e çattılar, hayaldi gerçek oldu.
Ülkesini sevenler karaları bağlarken,
Yandaş gülsün oynasın, iktidarları varken.
Çocuklar oyuncakla avutuldu ağlarken,
Nevzatlar hep yuttular, hayaldi gerçek oldu.
Halk Ozanı Karamanlı Nevzat