Fikir Sahibi Damaklar Grubu Lüferin Soyunun Tükenmemesi için bir yıl önce bir kampanya başlattı. Lüferin yavruları, çinekop, sarıkanat avlanmasın.
Lüferin denizlerdeki varlığı, soyu tükenmesin amacıyla başlatılan bu kampanya kamuoyunda bir hayli ilgi gördü ve 2011 haziran ayında Tarım Bakanlığı’nın Lüferin yavrularının avlanmaması ile ilgili bir toplantı yapacağı bekleniyor.
Fikir Sahibi Damaklar Grubu Lüferin neslini korumaya çalışırken Marmara Bölgesinde konumlanan sanayiciler Marmara Denizi’ndeki lüferle birlikte tüm balıkların ve bu balığı tüketenlerin sağlığını, geleceğini tehlikeye atıyor. Belediyeler de seyirci kalıyor.
Sanayicilerin ürettiği atık sular, atık sular, çevre yönetmeliğine göre ‘’ Kullanma suyu ‘’ özelliğinde olarak kanalizasyona salınması gerekir.
Evlerde kullanıp da kanalizasyona gönderdiğimiz sulardan, sanayicilerin kanalizasyona gönderdiği sulardan ‘’ atık su parası’’ tahsil eden Marmara denizine kıyısı olan belediyeler atık su parası toplamayı ihmal etmezler iken sanayicilerin attığı sulardaki ağır metalleri denetleme, önleme görevini savsakladıkları ilimsel araştırmalarda kendini gösteriyor:
İşte Gazete haberi:
BALIK-MIDYE SEVENLER DIKKAT:
Ölüm balıkları MARMARA’ DA
Marmara Denizi’ ndeki balıkların sanayi atıklarıyla beslendikleri için karaciğer kanseri ve böbrek yetmezliğine neden oldukları tespit edildi. Midyeler ise balıklardan daha tehlikeli çıktı.
Marmara Denizi’ nde yaşayan 3 balık türünün, karaciğer kanseri ve böbrek yetmezliği yapabilecek kadar tehlike saçtığı anlaşıldı. Marmara Üniversitesi Sağlık Eğitim Fakültesi’ nden Yrd. Doç. Dr. Yaşar Keskin’ in başkanlığında, Birinci Ordu Gıda Müfreze Komutanlığı’ nda Sorumlu Veteriner Hekim Ruhtan Baştakaya, Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Oğuz Özyaral, Yrd. Doç. Dr. Nimet Emel Lüleci ve Prof. Dr. Osman Hayran’ dan oluşan ekip, 1 yıllık çalışma sonucunda çarpıcı sonuçlara ulaştı. 2005 yılında başlayıp 2006′ nın ilk aylarına kadar süren 13 aylık çalışma, 20 tür balık üzerinde gerçekleşti. Balıklarda, sanayi atıklarında bulunan civa, kurşun, bakır ve kadmiyuma olan 4 ağır metale bakıldı.
LÜFER TEHLİKE SINIRINDA
Araştırmaya göre, Diğer tehlikeli balıklar ise ikinci sırada Bakalyoz ve üçüncü sırada Hamsi geldi. Tehlike sınırında olan balıklar ise şu şekilde sıralandı: Lüfer, Karagöz, Palamut ve Karides. Ağır metal taşıyan balıkların en büyük özelliği ise dip balıkları olması. Araştırma ekibinin başkanı Yrd. Doç. Dr. Yaşar Keskin Marmara Denizi’ nde avlanıp satışa sunulan balıkların ölüm tehlikesi saçtığına dikkat çekti ve “Sanayi atıkları kontrolsüz bir şekilde doğaya bırakılmakta. Bunlar içerisinde ağır metaller deniz, göl ve barajlarda birikerek su ekosistemini etkiliyor. Bunlarla temas Eden balıkların kas ve dokularında birikmesinden dolayı insanlarda zehirlenme ve ölüm vakaları görülüyor. Bunun ilk örneği de 1950’de Japonya’da anlaşıldı” diye konuştu.
Sakın midye yemeyin
Yrd. Doç. Dr. Yaşar Keskin’ e göre araştırmanın en çarpıcı sonucu Marmara Denizi’ ndeki midyeden, hamsiden ve bakalyozdan kesinlikle yenmemesi. Midyelerde 0.5 olması gereken civa oranı 1.75 ile sınırın 3.5 katı üzerinde bulundu. Ayrıca midyede kadmiyum elementi de 1 olması gerekirken 1.122 olarak belirlendi. İncelemeye alınan 20 balık türü ise şunlar: Mezgit, Kefal, İzmarit, Barbun, Midye, Bakalyoz, Hamsi, Karagöz, Mercan, Dil, Çinekop, Sardalya, Uskumru, İstavrit, Kolyoz, Zargana, Palamut, Gümüş, Karides, Lüfer.
5 yıl sonra anlaşılır
Memorial Hastanesi’ nden Doç. Dr. Kenan Keskin, ağır metal almış olan balıkların tüketilmesiyle 5 yıl sonra ağır metal zehirlenmesinden ölenlerin sayısının artacağını söyledi. Keskin, taktirde başta kanser olmak üzere, “Yenilen balıklar kısa sürede değil AMA bir süre sonra büyük hastalıklara ve hatta ölümlere neden olurlar. Organ hastalıkları başta olmak üzere, karaciğer kanseri, böbrek yetmezliği, beyin hasarları, kan kanseri türlerine davetiye çıkarırlar. Civa, kurşun, kalay gibi ağır metaller yüzünden zehirlenmeler zamanla kendini gösterir. Fark edilmeden ortaya çıkar. Marmara Denizi’ndeki ağır metal içeren balıkların tüketilmesiyle çıkacak olan felaket sonuçları 5 yıl sonra görülmeye başlar” dedi.
https://groups.google.com/group/cigsutureticileri
tarım bakalığı marmarada yetiştirilen midyelerin gayet sağlıklı oldugunu söylüyor.
avrupa birliğinin korumalı bölge ddikleri marmaraadası ve cevresinde gayet sağlıklı midye ciftlikleri kurulup faaliyete gecırıldı.şayet ağır metal ve vs varsa nicin izin verilildi ce standardında yetiştirildi.