Yiyin, için, fakat israf etmeyin! Allahü Teâlâ israf edenleri elbette sevmez. Araf /31 İsraf etme! İsraf edenler, şeytanların kardeşleridir. İsra /26,27.
İsraf nedir? Malın, dinin uygun görmediği yerlere dağıtılmasına israf denir. Dine uymayan israf haramdır. İsraf, malı helak etmek, faydasız hâle getirmek, faydalı olmayacak şekilde sarf etmektir. Bu hususta birçok ayetler vardır. Ben sadece ikisini aldım. İsraf, içinde yaşadığımız şu toplumda zaruri ihtiyaçlarımızda dâhil, hayatımızın her safhasında yer almaktadır. Peki, israf nereden kaynaklanıyor. Yokluktan olmayacağına göre, bolluktan olduğu kesin. Bazen birkaç kişi bir araya gelip konuşurken hayatın pahalılığından, gelirin yetmediğinden, kısacası geçim sıkıntısından bahsederler. Peki, gelirin giderleri karşılamayışının sebepleri hiç düşünülüp araştırıldı mı? Orta gelirli bir ailenin yaşantısını düşünelim. Ailenin geliri sabit. Harcamalarda belli, işe bakkaldan alınan ekmekten başlayalım. O aile fertleri günde üç ekmek yiyor, üç yerine dört ekmek alınıp, artan bir ekmek çöpe atılırsa bir ay boyunca otuz ekmek çöpe atılıyor. Yani on günlük ekmek çöpte. ( Bu israf değilmi ) Belki biraz basit olacak ama bazı konuların anlaşılması için basit örnek vermek zorundayım. Evde bulunan baba, anne ve çocuklar, bunlardan birisi oturma odasından mutfağa giderken koridorun ışığını yakıyor, orada on-onbeş dakika kalacağını düşün koridorun ışığı on-onbeş dakika gereksiz yanmış oluyor. Mutfakta kap yıkayan bir hanım tek bardağa yaklaşık bir litre su harcıyor. Telefon konuşmalarıda öyle, söylenecek bir iki kelime belki dakikalarca konuşuluyor, örnekler çoğaltılabilir, tabi ki ay sonunda faturalar kabarık geliyor. Karduraplarımız tıka basa elbise dolu, kişi başı üç-beş ayakkabı, bazı evlerde her odada bir televizyon, paralel telefon, hele hele cep telefonları nerde ise kişi sayısına göre. Halk arasında bir deyim vardır “ bu değirmenin suyu nereden geliyor.” Kendimize bir çeki düzen verip, bazı lüzumsuz harcamalarımıza kısıtlama getirmiş olsak, yani giderimizi gelire göre ayarlasak, hiçbir sıkıntı yaşanmayacağı kanaatindeyim. Bu yazıyı özellikle çöp bidonlarının dibinde poşetlece atılan ekmekleri gördüğüm için kaleme aldım. O ekmekleri görünce ailenin hanımı çokmu beceriksiz acaba diye düşünüyorum. O hanımlarda alınmasınlar ama öncelikle bir evde günde ortalama kaç ekmek tüketiliyorsa ona göre aldırsın, herhangi bir nedenle ekmek artmış ise o ekmeği kurutup çorbaların içine doğradığı zaman çöpe atılmamış olur. Bayatlamış ekmeklerden çeşit çeşit tatlı yapan kadınlar dahi var. Onlara teşekkür ediyorum. Allah kimseyi yoklukla terbiye etmesin. Şimdi nsanlar yokluk yaşamıyor, sadece biraz daha fazla nasıl lüks yaşanır onun gayreti içindeler. Büyüklerimiz anlatırdı, onlarda kendi büyüklerinden duymuşlar. Özellikle kurtuluş savaşının son yıllarında, yokluk hat safhada, insanların ot, çok affedersiniz ölmüş at etleri ile dahada vahimi hayvanların dışkılarından çıkan arpa tanelerini temizleyip yediklerini söylüyorlar. Allah o günleri bir daha göstermesin. Rabbimize sonsuz şükürler olsun ki en yoksul insanın bile sofrasında üç-beş çeşit yemek bulunuyor, öyle ise, yokluktan önce varlığın, hastalıktan önce sağlığın kıymetini bilmeliyiz. Ayrıca, israfça yaşamanın günah olduğunu ve bir gün hesabının sorulacağını unutmamalıyız.
Yiyip içte israf etme
Şeytanın yolunda gitme
Midende haram öğütme
Her şeyin helâlı vardır.
İsraf eden olmaz iflah
Yaşam boyu hep çeker ah
Rabbim dahi sevmez billâh
Her şeyin helâlı vardır.
ŞÜKRANİ