Çağlar AKAY
ÇAĞDAŞ BAKIŞ
Toplumun aydın sandığı, okumuş, bilmiş, düşünmüş saydığı kişiler bile “Atatürk’ü Samsun’a, vatanı kurtarmak için Vahdettin gönderdi” diyorlar, bizim vatandaşlar da inanıyorlar ya işte buna yanmak lazım.
Yine bir ton laf işiteceğim ama olsun.
Doğruyu, kanıtlanmış, belgeli doğruyu söylemek şart.
İnsanların nasıl görmek istediği ne yazık ki gerçeği değiştirmiyor.
“Vahdettin, Atatürk’ü Samsun’a vatanı kurtarsın diye mi gönderdi?”
Bunu savunanların dayanağı tek bir cümleden ibarettir. “Devleti yalnız sen kurtarabilirsin” sözü.
Peki ya gerçek?
Önce Vahdettin’i tanıyalım. Ortaokulu bile bitirememiş bir kişidir kendisi. Ağabeyleri kendisinden çok daha yetenekli olmalarına rağmen erken vefat etmişlerdir. Mehmet Reşat 4 Temmuz’da öldükten tam 3 ay sonra ateşkes ilan edilmiştir. Vahdettin padişahken 3 aylık bir görev süresi geçmiştir ve son derece deneyimsizdi.
Ateşkesin ardından kazanan ülkeler önce Almanya’yı, sonra Avusturya’yı, sonra da Bulgaristan’ı işgal etmişlerdi.
Bu işgaller sırasında Almanya’da 2. Willhelm çok ağır biçimde sürgüne gönderdi ve büyük zorluklar çekti.
Avusturya-Macaristan kralı Karl da sürgüne gönderildi.
Bulgar kralı ise tahtı oğlu Alexander’e devretti ve o da zor şartlarda ülkeyi terk etti, açıkça sürgüne gönderildi.
Sıra en son Vahdettin’e geldiğinde önüne iki şart koydular. Ya onurlu bir şekilde diğerleri gibi işgali kendisine yediremeyecek ve sürgüne gönderilecekti (ki Vahdettin’e uygulanacak şartların daha kötü olması bekleniyordu) ya da kazanan ülkelerle işbirliği yapacak, ne diyorlarsa harfiyen kabul edecekti. Bu sayede tahtında kalacak, sürgüne gitmeyecekti.
Bunun adı işbirlikçilikti ve Vahdettin işbirlikçiliği kabul etti.
Kazanan kuvvetlerin çarkını döndürmek için ne dedilerse yaptı.
Deniyor ki aslında Vahdettin’in içinde vatanı kurtarma aşkı vardı, Mustafa Kemal’e inandı ve Samsun’a gönderdi.
Bunu savunanlara sormak lazım, madem o kadar seviyordu da, neden o köhne gemiye, sadece 18 kişiyle Samsun’a gönderdi?
Vatan savunmasını başlatacak adam, koca orduyu tek bir kelam etmeden İngiliz’e devreder mi?
Mustafa Kemal’e Samsun için verilen görev direnişi başlatmak değil, zaten pek güçsüz olan 15. tümeni lağvetmesidir.
Madem Karadeniz güvenli olduğu için Samsun’a göndermişti, neden Samsun’a çıkıştan 8 ay önce boğazları düşmana teslim eden komisyona Rauf Orbay’ı göndererek tüm şartları kabul ettirdi ve bu sayede tüm denizleri İngiliz donanmasına teslim etti?
Neymiş, Vahdettin de insanmış, düşman devletlerin askerleri her yeri sardığı için korkusundan Mondros’un şartlarını kabul etse de direnişi hep desteklemiş.
Biliyor musunuz, Mondros Ateşkes Anlaşması imzalandığında İstanbul’da hiçbir düşman askeri yoktu.
Yani sizin o koca padişah düşmanın gölgesinden korkuyordu.
Mustafa Kemal’i büyük desteklerle direnişi başlatsın diye Samsun’a gönderenin Vahdettin olduğunu söyleyenler, bunları biliyorlar mı acaba?
Tek soru: Vatanı kurtarmak isteyen Padişah orduyu düşmana teslim eder mi, gidiş yolunu İngiliz’e verir mi, direnişi 15. kolordu gibi ufak bir kuvvetle başlatır mı, ölüm fermanı çıkartır mı, Erzurum halkını tehdit eder mi?
Bu daha uzar gider, keşke yer ve zaman olsa da uzun uzun anlatabilsem.
Belki Vahdettin’e “Vatan haini” demeye diliniz varmıyor olabilir ama o işbirlikçidir ve korkaktır. Kazanan devletler ne istediyse harfiyen, eksiksiz yapmıştır, Atatürk’e zerre kadar yardımı olmamıştır.
Çünkü korkmuştur. Vatan derdine değil, taht derdine düşmüştür.
Son olarak birkaç ilginç not düşeyim.
Biliyor musunuz, Lenin devrim yaptığında Rus Çarını hapsetti, öldürdü, sülalesini sürdü.
Atatürk ise Musul ve Kerkük’ten gelen paranın tamamını padişahın sülalesine verdi ki o dönemde her padişahın 10 karısı 40 çocuğu vardı.
Buna rağmen, yoksul olan hazineden kişi başı 2000 frank verdi ve yurtdışına gönderdi. Belki de bu sebepten dolayı Musul ve Kerkük’ün gelirinden yüzde alamadı.
Ve düşünün ki o koca Osmanlı sülalesi, büyük çoğunluğu okuma yazma bilmediği ve cahil olduğu için şu an yokluk çekiyor.
Savunulan adamlara bakınız…
Vahdettin Atatürk’ü Samsun’a vatanı kurtarsın diye göndermiş miş… Ölüm fermanı çıkarmış olabilir ama içinden de dua etmiştir belki değil mi?