Seçim süreci başladı ya artık herkes dürüstlük doğruluk yarışında. Gerçek bu, diyen çok. Gerçek gerçek diyoruz da nedir bu gerçek? Bütün varoluş gerçekte yaşar.
İnsanın yarattığı gerçeklik ise yalanlarda yaşar. Çevreyi kirleten araç gereçler yaratan insandır. Zehir saçan nesneler bir tür yalandır. İnsan, hayatını yalanlar üstüne kurmuştur.
Sevgiden uzak, hoşgörüden uzak yalan bir dünya yarattı insanlık. Geçmişin zehirleri olan petrol ve plastikten oluşan bir dünya yarattı insanlık. Dünyası zehir olunca elbette düşünceleri de zehir oldu. Kendi cinslerini ve başka cinsleri sırf zevk olsun diye öldüren insan…
Bugün dünyada her gün binlerce ağaç kesiliyor. Bugün dünyada her gün milyonlarca hayvan öldürülüyor. Bu kadar katliamın olduğu bir dünyada elbette güzellikler çoğalacağına çirkinlikler ve yalanlar çoğalır.
Gerçeklerin yolu önce olanları gerçeğin gözüyle görmekten, sonra gerçekleri hayırlara çevirmekten geçiyor. Güzellikleri görmek, çirkin olanlara arkasını dönmek ve görmemezlikten gelmek değildir. Geleceği bilmek, geçmişte olanlara arkasını dönüp bilmemezlikten gelmek değildir. Kendini bulmak, başkalarının yaptıklarına boş vermek değildir. Değildir de nedir?
Dünyanın güzelliklerini görmek, kendinizi bulmak, geleceği bilmek nasıl olacak? Zihni ve içinde sinsi birer akrep ve yılan gibi çöreklenmiş duran korku ve hırsı önce bulmak deşifre etmek ve sonra yenmek gerek. Ben lere, ten lere, yalan lara ve bütün diğer şer mahlukata özet olarak şeytan denmiş. İnananı da, inanmayanı da kullanır bu sözcüğü.
Her tarafımız, içimiz ve dışımız şer enerjiler tarafından ele geçirilmiştir. O kadar ele geçirilmiştir ki artık dünyadaki şerleri göremiyorsunuz bile, algılayamıyorsunuz bile.
Sözde herkes sevgi istiyor. Sevgi yalanların yaşadığı yerde yaşamaz.
Sözde herkes barış istiyor. Barış hırsların yaşadığı yerde yaşamaz.
Sözde herkes sağlık istiyor, sağlık savaşların olduğu yerde yaşamaz.
Savaş deyince illa top tüfekle olan savaşı düşünmeyin. Bugün dünyanızda her tür savaş her gün yaşanmakta. Kimisi gerçekten insan yapısı ateşli silahlarla yaratılıyor ama geriye kalan bambaşka silahlar. Sahte, insan yapısı manyetik alanlar, sahte, insan yapısı kimyasallar ve en önemlisi psikolojik saldırılar.
Eskiden düşmanı görünce uzaktan bile tanır: bayrağı, mızrağı, zırhları, atın üstünde dikilirdi karşınıza. Bilirdiniz kiminle savaşacağınızı. Halbuki şimdiki düşmanlar nasıl?
Her gün karşısına geçip hayran hayran seyrettiğiniz televizyonun içinde. Her gün büyük bir zevkle yediğiniz yemeklerin içinde. Elinize kılıcınızı alıp ekranın içindeki düşmanla mı savaşacaksınız? Elinize tüfeğinizi alıp yemeğin içindeki kimyasallarla mı savaşacaksınız ? Elbette hayır. Toplumun ortak bilinci halen geçmişte yaşıyor, o nedenle modern dünyada olmakta olanları kavramak zor olabiliyor. İnsan bedeni ise çok daha geçmişte yaşıyor, o nedenle bazı şeyleri algılamıyor.
Bedenin her tarafı, ağrı algılayan sinirler ile donatıldığı halde insan beyninde yoktur. Olmadığı için de, her gün cep telefonları ile ölmekte olan binlerce hücrenin acısını duymamaktadır. Evde, işte, sokakta, arabada. Her yerde başına cep telefonu dayamış insanları görüyorsunuz. Manyetik alan yayılıyor ve beyni öldürüyor. Kimse acı duymuyor.
Korkuları yenmek elbette zor olacaktır. Zorluklardan yılmamak gerekir.
Bütün insanlık uyumakta, uyutulmakta. Güzel bir rüya görüyorsanız belki uyumak güzel olabilir ama şu anda görmekte olduğunuz kabustan kurtulmanız için uyanmak gerekir. Perşembe nin gelişi Çarşamba dan bellidir diye bir söz vardır, doğrudur. Bir an önce uyansanız hayırlı olur.
Günün Sözü: Bugün olmakta olanlar, yarın olacak olanların habercisidir.