Oligarşik Demokrasi Üzerine Kurulmuş Türkiye Birleşik Devletleri Üzerine Fantastik Kurgulama:
Bu başlığı aynıyla daha önce kullanmıştım. Ancak o yazım ile bu yazımın içeriği birbiriyle hayli farklıdır. O yazıyı yazdığımdan bu güne fikir bazında bir değişim yaşamadım lakin, Türk siyasal hayatı hayli süreçler geçirdi.
Bütün dünyanın yaşamakta olduğu küreselleşme sonucunda ideolojiler can çekişirken, demokrasinin vazgeçilmezi olarak tanımlanan siyasal partilerin de fikir ve sosyal politika bağlamında sonlarının yaklaşmakta olduğunu gözlemlemekteyiz. Dünya toplumlarındaki böylesi siyasal örgü, demokratik devlet yönetiminde Amerikan sistemine doğru yaklaşmaktadır. İki partili, partilerin politikalarından ziyade ya da hükümet politikalarından ziyade devlet politikalarının ön plana çıktığı, hatta temel alındığı bir siyasal yapılanma süreci…
Ne var ki, Türk siyasal hayatındaki düne kadarki ekletik ve parçalı ideolojik çeşitlilik bu gün kronik ve hatta karakteristik olarak üç temel yapıya inmiş durumdadır. Bu da bir çok yazımda da dile getirdiğim gibi, Ziya Gökalp’ten bu yana süregelen “Türkleşmek” “İslamlaşmak” ve “Batılılaşmak” kavramlarıyla sembolize edilmiştir.
Ancak, bu günden itibaren, önümüzdeki on onbeş yıl içinde bu üç siyasal odaklanmanın veya yapılanmanın da tamamıyla kaybolacağı, Birleşik Devletler tarzı ikili ve MENFAAT ve LOBİ odaklı siyasal partiler olacağı aşikardır.
Günümüz Türkiye’sinin içinde bulunduğu oligarşik siyasal strüktür tezimizi gittikçe doğrulamaktadır. Zira, parlamentomuzdaki her üç siyasal partinin gittikçe kronikleşen ve karakteristikleşen (kristalize olmuş) seçmen kitlelerinin yanında gittikçe yüzdeliği azalma sürecine giren uyur gezer (yanar döner) seçmen kitlesi bulunmaktadır. Ne var ki, halihazırda parlamentoyu oluşturan siyasal partilerin üçünün de türdeşleşmekte olduğunu gözlemlemekteyiz. Tıpkı Birleşik Devletlerdeki Cumhuriyetçi Parti ile Demokrat Partide olduğu gibi. Buna 2011 seçimlerinden sonra gündeme gelecek 2012 Anayasası ile temelleri atılacak yarı başkanlık ve başkanlık sistemini de dahil etmeliyiz.
Partilerin türdeşleşmesini, toplumun homojenleşmesini, bireyselleşme eğilimini, partilerin aday adayı belirleme sürecinde yaşadıkları düzeysizlikler ve demokratik düzen içindeki oligarşik cinayetler liderin iki dudağı arasına hapsedilmiş kader çizgisi gittikçe daha da kalınlaşmaktadır.
Halihazırdaki Türkiye parlamentosunu oluşturan siyasal partilerin (parti mezarlıklarındakiler de dahil olmak üzere,) nicelik olarak sayıları artarken, nitelik olarak mantarlaşmaktalar. Bu mantarımsı yumuşakçaların iktidara gelmesi durumunda nasıl bir icraat profili ortaya koyacaklarını da merak etmiyoruz.
Partilerin ve ideolojilerin yakın gelecekteki kısırlaşma kaderi artan oranlı olarak devam edecektir. Bu haliyle partiler eskiye oranla çok daha fazla büyürken, vatandaşların, taliplilerin ilgililerin milletvekili aday adaylığından milletvekili adaylığına terfi edebilmeleri oldukça zor görülmektedir. Bu tam olarak siyasal kadroların ele geçirilmesinde tecimsel (ticari) mantığı idealize etmektedir. Milletvekillikleri olsun, üst düzey bürokratlıklar olsun bu gün için hemen hemen tamamen ticari kaygılarla yönlendirilmektedir.
Türkiye Birleşik Devletleri, Ama Nasıl?
Türkiye birleşik devletleri derken, bizler iyi niyetli olarak dünyadaki Türk halklarının bir araya getirilmesiyle oluşturulacak bir siyasal yapılanmadan bahsederken, bir kısım çapulcu da bu yaklaşımı Türkiye’nin bölünmesi için etnik farklılıklar veya kazanımlar namına binyıllık gavurların oyuncağı olmaktadırlar.
Bir taraftan dış güçlerin UZUN ERİMLİ SİYASAL EMELLERİN ara dönüm noktalarının oluşturulması için “yeniden büyük Türkiye” sloganını yem olarak kullanmak isterlerken bir taraftan da bu yemi yutmuş görülme numarasıyla eyalet tabanlı “Yeni Osmanlı” nın oluşturulma sürecine girildiği söylenmekte.
Bu durumda, TÜRDEŞLEŞEN SİYASAL PARTİLERLE, NİCELİK OLARAK AZALAN PARTİ SAYISIYLA, ÖNCE YARI SONRA TAM BAŞKANLIK SİSTEMİNE DOĞRU GİDİŞLE, toplumsal bazda neredeyse önemli ölçüde yakalanmış olan AMERİKANLAŞMA SÜRECİ devam etmekte.
Sonuçta, BENZEMEK, BENZEYEREK (TEBDİL-İ KIYAFET) fethe niyetlenmek çirkin görülen sürecin hayra alamet olduğunu gösterir. Ne dersiniz, bu iyi niyeti siz siyasal veya siyasal olmayan, derin veya derin olmayan iktidarlarda görebiliyor musunuz? Ben cevap vermek istemiyorum. Sadece biraz da safça olumlu düşünmek istiyorum O KADAR!
Aydınlık ve uyanık yarınlar temennisiyle.
Not:
Bu yazı, http://www.bilgiagi.net, http://www.bilgievreni.com, http://www.gazetecanik.com, http://www.kamudanhaber.com, http://www.siyasalforum.net, http://www.ahmetfidan.com ile, Halkın Sesi, Gazete Canik vb. kağıt bası gazetelerde yayınlanmaktadır. Yazarın izni olmaksızın başka hiçbir yayın organında kaynak veya dipnot göstermeksizin kısmen veya tamamen alınamaz, çoğaltılamaz.
ahmet can bu yazını bursamedya@gmail.com adrese gönderir misiniz. selamlar
Basit bir üniversite sınav rezaletinde bile TATMİN OLDUK demeyle işi kıvıranlar sizin yazınızda bahsettiğiniz derin suların YUNUSU OLMAK anlayışını bu SIĞLIKLARIYLA çözebilirler mi ?
Hiç sanmıyorum ben.