Seçimler yaklaşıyor. Partilerde bir telaş bir telaş…
Yıllardır değişmeyen görüntülerde de bir değişiklik yok gibi. Aday adayları, ya ünlü ya da parası çoklar arasından seçilecekmiş gibi, ses sanatçısından futbolcusuna parası çok olandan büyük aşiretlisine …kadar herkes sırada…
Oysa bizler seçimlerde “neyi” seçiyoruz biliyor musunuz?
Toplum hayatımızı A’ dan Z’ ye düzenleyen, sadece bu günümüzü değil geleceğimizi şekillendirecek “hayati öneme” haiz yasa ve mevzuatları bizim adımıza çıkarabilecek TBMM`nin üyelerini…
Ya da siyasi parti başkanın ağzından çıkan her söze, hiç düşünmeden kayıtsız şartsız el kaldıranları (!)
Bu örnekleri çoğaltabilirsiniz. Ameliyat olacaksınız, inşaat ustasına mı olursunuz? Saçınızı kasapta kestirir, etinizi manavdan mı alırsınız?
Ya da ilkokul mezunu birinin ülkede kurulacak ve geleceğinizi belki de yok edecek bir nükleer santral hakkında hazırlanan kanunu inceleyip araştırmasını ve onaylamasını mı seçersiniz?
İbrahim Tatlıses`in aday adaylık müracaatı alındı. Allah kendisine şifa versin. Ancak beyninin yarısından kalaşnikof kurşunu geçen birinin ki seçilirse sağlık sorunlarından TBMM`ye gelip gelemeyeceği de meçhul olması bir tarafa, hayatımızı düzenleyen önemli yasalara katkıda bulunması ne kadar gerçekçi olabilir?
Ya da futbolcu Tanju Çolak`ın, sanatçı Aynur Aydan`ın?
Sırf arkalarında sevenlerinin olması mı bu tercihe yönlendiriyor? 2011’ li yıllarda Türkiye`nin geleceğini düzenleyen yasalar ayağında kundura zihniyeti ile top sektirerek mi hazırlanacak?
Bu seçimlerle Türkiye’nin, bir Ortadoğu ülkesi mi yoksa medeni Avrupa Ülkesi mi olacağı tercih edilecek. Bu nedenle TBMM`ye göndereceğimiz vekillerden okuma yazma, türkü söyleme hatta top sektirme özelliklerinde daha fazlasına ihtiyacımız var sanırım(!)
Elbette tüm meclisi profesörlerle doldurmanın da mantığı olamaz. Ancak toplumun her kesimini temsil edebilecek, okuduğunu anlayabilen, araştırabilen, soruşturabilen, düşünebilen ve neye parmak kaldırdığını ve ya kaldırmadığını bilen, kendisini milletvekili adayı seçen parti genel başkanına minnet duygusunu bir tarafa bırakarak “gerçekten Milletin Vekili” olduğunu ispatlayabilen “beyinlere” şans vermek bu ülkenin, çocuklarımızın hatta torunlarımızın geleceği için en hayırlı olanıdır.