Birden bire uyanıyorsunuz ve güneşin içeri vuran ışıkları bir an gözlerinizi kamaştırıyor ve neler olup bittiğinin farkına varmadan aniden bir hastanede yattığınızı anlıyorsunuz. Kendinizi çok kötü hissediyorsunuz. Her tarafınızda ağrı ve sızılar var. Kımıldamakta ve hareket etmekte zorlanıyorsunuz. Vücudunuzda müthiş bir yorgunluk hissediyorsunuz ve mideniz bulanıyor.
Neler olup bittiğine anlam veremez ve etrafa şaşkın bakışlar atarken uzaklardan gelen bir doktorun size doğru yaklaştığını görüyorsunuz. Korku ve heyecanla size yaklaşan doktora neler olup, bittiğini sormak için aldığınız ilk nefesin etkisiyle dudaklarınızdan dökülecek kelimeler bir anda doktorun söze başlamasıyla son buluyor; “iki gece önce bir trafik kazası geçirdiniz! Sizi buraya ağır yaralı olarak getirdiler ve getirdiklerinde ölmek üzere olan bir hastaydınız yaklaşık iki gündürlü komadaydınız ve mucize eseri hayata döndünüz. “
Birden sessizliğe bürünüyor her yer ve yaşamın ne kadar değerli bir şey olduğunun farkına varıyorsunuz.
Yaşıyorsunuz!
Sevdikleriniz, çocuklarınız, hobileriniz hayata tekrar tutunmak ne güzel, ne harika bir şey demeye başlıyorsunuz. Sevgilinize veya eşinize, çocuklarınıza, sevdiklerinize doğru koşarken düşünmeye başlıyorsunuz kendinizi, onlarla tekrar kucaklaşmak, sarılmak ve onları tekrar görebilmek ne güzel bir duyguymuş da bunca yıldır hiç bu kadar hissetmemiştim demeye başlıyorsunuz. Tekrar iyileşip onlarla kucaklaşmak ve onlara sarılmak istiyorum diyorsunuz içinizden. Ancak bu kısa süreli hayaliniz doktorunuzun söze tekrar devam etmesi üzerine son buluyor. Biraz üzgün bir ve acımaklı bakışlar altında doktorun sözlerini tekrar dikkatle dinlemeye başlıyorsunuz, doktor size doğru eğilerek kaza esnasında sol kolunuzu ve iki bacağınızı kaybettiğinizi yapılan tüm rağmen kurtaramadığını söylüyor.
O an hissettiğiniz korku ve yıkılan hayaller belki bir yazıyla tarif edilemeyecek kadar korkunç ve ağırdır.
Koşmayı hayal ettiğiniz o insanlara koşmak ve sarılmak için herşeyinizi vermeye hazırken iki bacağınızın ve sol kolunuzun kesildiğini öğreniyorsunuz. Yaşam size ağır ve ızdırap dolu geliyor sanki bulunduğunuz o ortamda yok olmak istercesine gitmek istiyorsunuz.
Bir daha asla yürüyemeyecek, koşamayacak, araba kullanamayacak, sevgilinizin veya eşinizin elinden tutup onunla kol kola gezemeyeceksiniz. Kendi işlerinizi bile görmekte zorlanacak hatta size acındığını düşündüğünüz için o ortamlarda bulunmak dahi istemeyeceksiniz.
Sevgili dostlar, bu anlatılanların hiç birimizin başına gelmeyeceğinin bir garantisi yoktur. Yaşananlar ve hissedilen duygular insan olarak yaşanması en zorlu duygulardan biridir. Düşünün hiçbir şeyin bir daha eskisi gibi olmayacağını bilmek bile ne kadar korkunç bir duygudur. Düşünürken bile düşünmesinin zor olduğu bu duyguları çevremizde yaşayan nice insanlar vardır. Her gün yolda, çarşıda onlarla karşılaştığımız halde onları anlayamadığımız için yanlış davranışlarda bulunduğumuz ve kalplerini kırdığımız nice engelli vatandaşlarımız bulunmaktadır. Yarın engelli olmayacağımızın garantisi yok ama en azından bugün bir dakikalığına da olsa engelli olduğunuzu varsayın ve engellilerin karşılaştıkları zorlukları bir kez de olsa düşünün.