Önce, MHP’nin siyasi hayatımızda önemli bir yeri olduğunu ve AK Parti’den sonra, toplam seçmen tabanının büyük kısmını teşkil eden ‘milliyetçi-muhafazakâr’ tabana hitap etmesi ve açılması en kolay siyasi parti olduğunu kaydedelim.
MHP’nin tabanı milliyetçi ve muhafazakârdır. Hiçbir şekilde ‘ulusalcı’ değildir.
CHP’nin milliyetçiliği ‘ulusalcılık’tır. Kelimelerin etimolojisi ne olursa olsun, bu iki kavram birbirinden tamamen farklıdır. Ulusalcı tâifesi, halka tepeden bakan, seçkinci, milletin değerlerine yabancılaşmış, militarist, kökten lâikçi ve dini değerlere uzaktır. Halbuki MHP tabanı, milliyetçi ve dindardır, milli ve manevi değerlere sahiptir; seçkinci değil halkçıdır; demokrasinin yanında, darbecilerin karşısındadır.
Bu özellikleriyle MHP tabanı, CHP’ye en uzak durumda bulunmaktadır.
Bugün MHP yönetimi hatalarından kurtulsa, rahatlıkla yüzde 25-30’luk banda oturarak ana muhalefet partisi olabilme potansiyelindedir.
***
MHP’nin önemli hatalarını şu şekilde sıralayabiliriz:
1. MHP, son on yıllık dönemde CHP zihniyetine yakın bir anlayış sergilemiştir. Bu durum, CHP’ye uzak bulunan MHP tabanını menfi yönde etkilediği gibi, toplam oy miktarının yaklaşık dörtte üçünü oluşturan milliyetçi-muhafazakâr tabanı MHP’den uzaklaştırmıştır. MHP’nin 2002 Genel Seçimleri’nde barajın altında kalmasının sebebi, Ecevit’in Başbakanlığı sırasında yapılan koalisyona girmesi ve bu koalisyonda DSP’nin kanatları altında görünüm vermesidir. MHP seçmeni, CHP ile MHP’nin muhtemel koalisyonunu tepkiyle karşılamakta ve partisinden soğumaktadır.
2. MHP’nin Referandum’da CHP’nin peşine takılarak ‘ret’ oyu için kampanya düzenlemesi fevkalâde hatalı olmuş ve tabanının parçalanmasına yol açmıştır.
CHP’nin kendi menfaatleri istikametinde siyasallaştırdığı yüksek yargıyı ve jüristokrasiyi korumaya çalışması ve statükodan yana olması normaldir. Anormal olan, MHP yönetiminin, tabanıyla zıtlaşarak ret oyunda ısrar etmesidir. Diğer taraftan, 12 Eylül’ün asıl mağduru olan ülkücülerin, darbelere yargılama yolu açan Referanduma ret oyu vermesinin çelişkili olduğu anlaşılamamış ve ısrarla CHP ile birlikte hareket edilmiştir. Bu olay MHP’ye oy kaybettirmiş ve barajla ilgili tartışmalara sebep olmuştur.
3. Türk siyaset ve yargı tarihi açısından büyük önemi haiz olan Ergenekon ve Balyoz davaları konusunda MHP, tarafsız ve uzak kalmaya çalışmaktadır. Fakat tabanda ve kamuoyunda MHP’nin bu davalara ait kesin tavrını ortaya koyması beklentisi hâkimdir. MHP tabanı, CHP gibi bu davaların avukatlığının yapılmasına tepki göstermekte ve darbelere karşı tavrını ortaya koymaktadır. Hâl böyleyken, Balyoz Darbesi davasından yargılanan bir korgeneralin, yargı önünden kaçırılarak aday gösterilmesi, geçmişte istifa ettirilen Nusret Demiral gibi MHP’ye darbe vuracaktır.
Generalin PKK’ya karşı mücadelesini ileri süren yönetim, aynı kişinin dindar kesim için düzenlediği evrakın altından kalkamayacaktır.
4. MHP MKYK Üyesi ve Ankara Belediye Başkan Adayı Mansur Yavaş’ın yazdığı mektupta belirttiği gibi, MHP, ‘ülke partisi’ olmaktan uzaklaşan, ‘belli bölgelerin partisi’ hâline gelen bir yol izlemiştir. ‘Ülkücü harekete yabancı, dar bir kadronun elinden çıkan politikalarla CHP’yle özdeş parti suçlamalarına çanak tutan bir anlayış sergilenmiştir.’
***
MHP, süratle kendini yenilemeli ve stratejisini değiştirmelidir. Şöyle ki:
1. MHP, milliyetçi-muhafazakâr çizgide bir ‘Seçim Beyannamesi’ hazırlamalı ve CHP’ye uzak duruşunu vurgulamalıdır. Beyannamede, geleceğe dönük hedefler ve popülist olmayan projeler yer almalıdır.
2. ‘Yeni anayasa’ konusunda, kırmızı çizgileri de ihtiva eden yenilikçi ve değişimci bir taslak hazırlanmalıdır.
3. MHP, Ergenekon ve Balyoz davalarında yargının yanında yer almalı ve antidemokratik müdahalelere karşı olduğu konusunda demokrasi vurgusu yapmalıdır. Balyoz sanığı Korgeneral Engin Alan aday gösterilmemelidir.
4. MHP terör konusunda artık reaksiyoner görünümünden kurtulmalı ve sorunların çözümü için elle tutulur çözüm önerileri getirebilmelidir.
5. MHP, kadrosunu yenilemeli ve milliyetçi-muhafazakâr tabanın benimseyeceği yeni bir kadro oluşturmalıdır.
MHP’nin hatalarını bertaraf edip Türkiye’nin bütünlüğü konusunda hassas bir siyasi parti olarak başarılı olması samimi dileğimizdir.