Şimdilerde gazete yazılarım, internetteki kültür-sanat-edebiyat sitemle yoğun olarak ilgilenmem, buna ek olarak güneşi az alan bir evde yaşamam nedeniyle çok sevdiğim çiçeklere pek de zaman ayıramıyorum. Daha önceki yıllarda sanki onlarla yatar, onlarla kalkardım. Bütün işim sanki onlarmış gibi düzenlemiştim yaşamımı. Evimin içi, balkonlarım bir çiçek bahçesiydi ve ben hayatımı onlara adamıştım.
Eskiden, bahçeli ve balkonlu bir evde oturduğum zamanlar, sık sık Yahyalardaki mezarlığın karşısında bulunan çiçek seralarına gider, mevsim çiçeklerinden taşıyabileceğim kadarını torbalara doldurur eve dönerdim. Bitişik marketten de toprak ve saksıları alır büyük bir zevkle çiçek fidelerini saksılara dikerdim. Ellerimin toprakla buluşmasının verdiği mutluluk da ayrı bir güzellikti benim için.
Mayıs ayında doğanın narin kızları olan papatyalar, Çin karanfilleri, hoş bakışlı güler yüzlü hercai menekşeler, beyaz, pembe, mor, eflatun ve alacalı rengârenk petunyalar, Haziran ayından sonra halk arasında kedi tırnağı da denilen rengârenk ipek çiçekleri, sonbaharda bahçelerimizi balkonlarımızı süsleyen, bordo, gülkurusu, sarı, eflatun ve beyaz, kat kat hoş kokulu kasımpatı çiçekleri nasıl da güzeldir değil mi?
Hele her tomurcuğu ayrı bir renk, ayrı bir güzellik sunan bu doğa harikası bitkilerin arasında oturup sabah kahvaltısı etmenin insan ruhuna verdiği huzur, anlatılamaz. Sanki sizinle sohbet ederler, bakışlarınızdan, mimiklerinizden, ses tonunuzdan sizin hangi ruh hali içinde olduğunuzu hemen anlarlar. O anki psikolojik durumunuzdan etkilenecek kadar hassastır doğanın bu narin yaratıkları. Tıpkı birer çocuk gibidirler…
Onlar sizi hiç üzmezler…
Suya ışığa ve toprağa olan ihtiyaçları dışında birer insan gibi ilgiye ve sevgiye de ihtiyaçları vardır. Bakımları ne kadar iyi yapılırsa yapılsın, çiçeklerin kavga ve tartışma ortamında soldukları, gelişmedikleri gözlemlenmiş ve ispatlanmıştır.
En çok sevgiliye gider çiçekler. Her rengi ayrı bir duyguyu ifade eder gönül sözlüğünde. Pembe, “gönlüm sende” der. Sarı, “sarardım soldum, yaprak misali oldum,” kırmızı “seni seviyorum”dur aşığın dilinde.
Anneler gününde beyaz karanfil annelerin gönlünü hoş eder. Açılışlarda koca koca çelenkleri süsler yüzlerce çiçek.
Hoş geldin der, tebrik ediyorum diye kutlar, iyi ki doğdun diyerek dünyaya gelişinize sevinir, beni affeder misin der; mahçup ve üzgün…
Çiçek sözlüğünde her türlü ifadeye yer vardır. Yeter ki anlamı ve değeri bilinsin…