Arena’nın aslanı Başbakan oldu. Evet, stadın açılışı zannedilen açılımda, başbakan bir kez daha kendi davuluyla, kendi tokmağına vurdu. Sözgelimi, yapılan bu ağır yuhalamalar karşısında alınan tavır doğru olabilirdi fakat, bunu topyekun bir takıma ve onun kadirşinas taraftarlarına vermek çok doğru bir tespit değildi. Lig fikstüründe maçın oynanacağı stadın belirsizliği, TOKİ başkanının ağır eleştirileri, hatta hücum hattında mücadelede kafaya çıkan hırçın bir forveti andıran baskıları yersizdi.
Bir başbakan olarak o stadı yapmak ona bir nam kazandırmışsa eğer, korkmasın bir yuhalanmayla, o balon sönmez. İşte gereksiz eleştiriler, taraftarlar arasındaki suçlu birkaç densizden daha çok, başbakanı suçlu kılmış ve eleştirilmiştir.
Diziyi henüz televizyondan takip etmemiş(birkaç dakikalık özel fragmanlar hariç) birisi olarak, tarihe hakaretler yağdıran bir diziyi, meşru gösterecek hiçbir sebep yoktur. Birtakım dostlarımızın dediği gibi, dizi kültürü, özerk bir yapıdır, esas maksat önemli değil, fikirler farklı yorumlanarak sunulabilir, yerine; tarihimizi, en fazla batı kaynaklı kitaplardan tanımış, elini tarihin levhalarına uzatmamış, televizyondan verileni salt alan bir kitle için, mevzubahis dizilerin hepsi, tümden bir sorun teşkil etmektedir. Türkiye’deki izleyiciler, izleyici veyahut dinleyici değil, öğrenicidir. Meselenin bir yanı da; Türk dizilerinin başta arap yarımadası olmak üzere, sırasıyla, balkan ve orta asya dünyasında izlendiği herkesçe malum. İşte, kendimizi, kendi silahımızla vurmak buna denir. Mezkur ülkelerde, ülkemiz ve tarihimize bakışı 180 derece değiştirecek böyle yayınların kaldırılması için, başbakanın heyet kurup değerlendirmesine gerek yok, daha alt birimdeki merciler gerekli toplantıları yapmış olmaları ve durumun esrarengizliğinin bitirilmesi gerekmektedir. Konu üzerinde yapılan yorumlar(benimde yaptığım gibi) dizinin çekiciliğini arttırmış olup, en büyük reklamı bunlar yapmaktadır. Bu sebeple daha fazla reklam yapmamak için yazının ilk paragrafı ve başlığında bu konuya değinmemek istedim.
Ukrayna’da çekilen “Roksalana” dizisinde Hürrem Sultan rolünde oynayan Olga Sumskaya, ‘Muhteşem Yüzyıl’ dizisi ile ilgili tartışmalarla ilgili, Biz bile haremin mahremiyetine saygı gösterdik” demiş, işte gelin durumun vehametine bakın. Tabi, bu diziler ülkemizdeki nadide laikleri etkilememiş olabilir ama, durumun laiklikle alakalı olmadığını, tarihimizi iç ve dış dünyada biraz daha iyi tanıtmak en büyük, cumhuriyetçilik ve milliyetçilik olduğunu bildiririm.
Bu arada Danıştay’ dan tekrar on numara bir açıklama daha geldi. Bahar ales sınavındaki kıyafet yönetmeliğini durdurarak,ülkemizi yeniden, irticacı gençlere bırakmadığı için minnettar olduğumuzu bildiririm. Zaytung’ daki haberde bu gericilerin(irticacıların) ülkeyi kaç yıl geriye götüreceğini hesaplayarak ortalama , 30 olarak bulmuşlar. Bu durumda CHP’nin iktidar olmasını istememek elde değil. Danıştay’la beraber kafa kafaya verip, ülkenin ‘çıkarlarını’ gözetip ne kararlar verirlerdi, bir düşünsenize, ülkemiz Muz cumhuriyetinden kurtulup gerçek bir ‘demokrasi!’ ülkesi oluverirdi.