Mustafa GÖKTAŞ
ANALİZ
Çok büyük ıstırap içinde yaşıyorum.
Geleceğimizi çocuklarımızdan çalarak hep birlikte yaşıyoruz.
Yarınlarda torunlarımız bize küfür edecekler, lanet okuyacaklar.
Çevreyi, doğayı, elde ettiğimiz tüm güzellikleri hor kullanıyoruz, üretmeden tüketiyoruz.
Şuursuz bir toplum olduk.
1980 den sonra kuralı ve kutsalı olmayan bir hale geldik, getirildik.
Bu bilinçli ve sistemli olarak uygulandı sanırım.
Birbirimize amca, teyze, abi, abla, dede, nene demeye utanır olduk.
Tuhaf bir ortama geldik.
Geri dönüşü var mı?
Bilmiyorum.
Tek bildiğim, toplumda umarsız ve arsız insanların sayısının arttığı.
İnsanda AR duygusu ortadan kalktı mı, herşeyin sonu gelmiş demektir.
Değerli insanlarımız,
Dün ilginç bir gelişme okudum.
Rüşvetçi hakime gözaltı, baskın diye..
Haberi değişik portallarda inceledim.
Gördüm ki, aynı binada savcılık yapan kişiye ihbar geliyor, oda Adalet Bakanlığından izin ile hakimin oasına dinleme cihazı koyduruyor ve takibe alıyor, rüşveti alırken suçüstü yakalanıyorlar. Olay ciddi. Ciddiyetten önemlisi bunun ADALET DAĞITAN çatıda gerçekleşmesi.
Doğrusu çok korktum.
Adalet makanizmasında da bu oluyorsa yanmışız, bitmişiz biz dedim.
Ama bir yandan da sevindim.
Bu tür olaylar basına yansıyacak ki bu işleri yapanlar titreyip kendine gelecek.
* * *
Diğer taraftan CEBER olayı.
İşkence ile öldürülen kardeşimiz.
Kardeşimiz diyorum, siyasi düşüncelerimiz ayrı olsada o bir insan evladı ve herkesin yaşam hakkı var.
Bakan çıkıyor özür diliyor.
Kaldı ki, ciddi bir adamdır MEHMET ALİ ŞAHİN.
Ardından tahkikat yapılıyor, işkence yok deniyor.
Ayıp.
Neyi yok, nasıl yok, kime ne anlatıyorsunuz?
Son derece üzüntü ve kaygı verici bir durum.
CEBER’in ailesi ve yakınlarını sabır diliyorum.
Zor…
Hem de çok zor.
* * *
Yine bir haber okuyorum.
Dicle üniversitesi psikiyatri bölümünden Prof. Dr. Aytekin Sır açıklıyor. Diyor ki, terör örgütünün propağandasını yapan ve eylemlerde kullanılan minik çocukları isterse devlet ailelerin elinden alır. Buna benzer cümleler ve izahatlar var. Ailelerin sorumlulugunu anlatan bir izahat.
Sn. Profösöre katılmamak elde değil.
Bir çözümdür.
Bu ülkede sokak çoçukları için mücadele var.
Yasalar çıktı.
Çocukların küçük yaşta çalışmasını engelliyor, sömürülmesini engelleyen yasalar var.
İnsan hakları var.
Yaşam hakkı var.
Devlet bence hocanın dediğini dikkate alsın.
Bu da bir çözümdür.
Eğer aile çocuğu ile ilgilenmiyor ve onu şiddete, teröre itiyor, özendiriyorsa, kayıtsız kalıyorsa, o çocuk onun elinden alınmalı ve devletin gözetiminde yaşamını idame ettirmeli.
Çocuğun ne suçu var?
Devlet o çocuğu koruma altına almalı ve eğitim öğretimi dahil her şeyi ile ilgilenmeli.
Ama özgürlük ve insani hakları elinden alınmadan.
Bütün AB ülkelerinde ve gelişmiş devletlerde zaten bu var.
Belki benim bir yanlış anlatımım olabilir.
Ama devlet Aytekin hoca’ya kulak vermeli, dinlemeli ve onun gibi insanları bir araya getirip TERÖR için kullanılan evlatlarımızın kurtarılması için bir yol bulmalı derim.
* * *
SUDER Başkanı açıklamış. Korsan suda kanser iski var demiş. Hani şubildiğimiz pet şişelerde satılan suların korsanı yani. Aslındapet şişelerde ürün almamak lazım. Plastiğin hepsinde kimyasal madde var çünkü. Dernek başkanı uyarıyor. Aman diyor markalı üründen şaşmayın. Markasız olanı almayın. Çünkü o markasızların çoğu korsandır ve korsanlarda halkın sağlığını düşünmezler. Hileli yollar ile üretime geçerler.
Doğrudur.
Bu bilinen gerçektir.
Ama, damacanalar yapılırken kullanılan bisfenal A maddesi önemli bir made ve kimin nasıl kullandığını denetleyen bir kurum yok.
Aslında var da, göstermelik ve TANTİRİTİNTİN bir halde.
Zaten başkan diyor ki, AB ve Türk gıda kodeksine uygun üretilmesi lazım.
İyi de denetleyenler nerede?
Bu ülkenin en büyük sorunu her alanda ve her yerde denetim eskisliği.
Yasa var, uygulayan, tatbik eden, işi denetleyen yok.
Eleman yetersiz.
Millet şaşırmış.
Ucuz olan herşeye koşuyor.
Halbuki bilmiyor ki, ucuz olan her işte bir sakatlık var.
Neden ucuz, niçin ucuz, niye öbürü pahalı diye merak edip araştıran yok.
Gücümüz buna yetiyor diyor, saldırıyor…
Olmuyor.
Çok dikkat etmek zorundayız.
Hele ki sularımızda arsenik çıktığı bir ortamda, damacanalara ve pet şişelerde satılan sulara yöneldiğimiz şu durumda.
Kim, bize , neyi, nasıl satıyor iyi araştırmalıyız ve öyle tüketmeliyiz.
Resmen sağlığımızla oynuyorlar.
Kimseninde vicdanı sızlamıyor.
İşin üzüntü ve elem verici yanı bu…
* * *
Hande Ataizi bir laf etmiş.
Gazetelere yansıdı.
Kadınlar için : “Allahın erkeklere verdiği bir lütuftur” demiş.
Doğru…
Hemde çok doğru.
Ama unutmasın ki, erkek içinde aynı şey geçerli.
Ben yıllardır söylerim.
Allah (cc) gerçekten erkeği ve kadını birbirine hediye etmiş.
Çok güzel varlıklar.
Her yönü ile.
Yeter ki, kıymet bilinsin, takdir edilsin, sevgi ve saygı ile yaşam paylaşılsın.
Gerisi boş laf.
Kadınında erkeğinde fıtratı çok farklı.
İkisinden birinin eksiliği olmuyor işte.
Eğer birinden birine gerek görülmeseydi aynı bedende buluşur ve yaşama devam ederlerdi.
Ama allah (cc) öyle yaratmış ve birbirine mahkum etmiş ki, gel işin içinden çık.
O yüzden, şımarmadan, bölüşerek, paylaşarak, sevgi ve saygı ile yaşamı idame ettirmek en güzeli…
* * *
Gelelim AK partili Kemal Yardımcı’nın hazırladığı ve basına yansıyan meseleye.
Şehit çocuklarının üniversiteye sınavsız girmeleri için bir çalışma başlatmış.
Çok güzel.
Duygulanmamak elde değil.
Ama bana kalırsa Sn. Yardımcı bu üniversite sınavlarını kaldırmak lazım.
Her ilde üniversite projesi adım adım gelişti ve üniversitelerin sayısı artıyor.
AB uyum yasaları çerçevesinde, ilkögretimde sınıfta kalma işide kaldırıldı.
Eğitim ve öğretimde çok farklı uygulamalar getirildi.
Üniversite sınavlarının kaldırılması ve isteyenin istediği okulda okumasının sağlanması gerçekten çok büyük bir nimet olacaktır.
Bir yandan kişi eğitim ve öğretimini nerde yapacağını kendi belirleyecek.
Diğer yandan aileler okul, dershane, özel hoca üçgeninden kurtarılacaktır.
Korkunç bir rant dönmekte bu alanda.
Çocuklar yeterli eğitimi alamayınca dershanelere, özel hocalara oluk oluk para akıyor.
Evinde ders veren hocalar var.
Takip etmek yakalamak mümkün olmuyor.
Haksız kazanç elde edenlerin haddi hesabı yok.
Evde ders verenlerin vergisi kaydı küreğide yok, aldığı para direk cebe…
Altlarında mercedes araba, yatları katları olan öğretmenler var.
Yaşamları süper olan öğretmenler var.
Bu düzenden besleniyorlar.
Diğer tarafta da açlıkla yoklukla mücadele eden, fukaralıktan kıvranan öğretmenler var.
Hemde çok. Sayıları o kadar çok ki….
Bu rantiyeci kesim azınlıkta.
Gelin üniversiteyi sınavsız hale getirin.
Becerisi, bilgisi olan gitsin, istediği yerde okusun.
Bu arada, Sn. Yardımcı’ya bu çalışması için teşekkür ederim.
Çok duygulandığımı ifade etmek isterim.
Ama unutmayınız, hepimizin atası dedesi ÇANAKKALE’DE, KURTULUŞ HARBİNDE ve daha nice harplerde şehit düşmüş ve biz onların torunlarıyız.
Bu hak tüm gençlerimize verilmeli derim.