Dün dünde kaldı cancağızım şimdi yeni bir şeyler söylemek lazım diyor Hz Mevlana. Dün bataklığından çıkılması gerektiği ne güzel dile gelmiş. Şu anda toplumumuza bakıyorum da dün bataklığında çırpınıyoruz sanki. Kimileri de çok hoşuna gittiğinden sanırım çocuklar gibi şen şakrak oynuyor o çamur deryasının içinde.
Dün neden bir bataklıktır diye sorarsanız açıklayayım. Dün bir şartlanmalar esaretinin adıdır. Şartlanmalar da zihinlere düşüncelere vurulmuş prangalardır, ellere takılmış kelepçelerdir. Kurtulması her geçen yılda daha da zor olan afetlerdir. Şartlanmalar kötülükleri çoğaltır iyilikleri azaltır çünkü zanları çoğaltır net bilgiyi ve eminliği azaltır. Şüphe çoğaldıkça da korkular çoğalır, korkular çoğaldıkça da karanlık çöker toplumun üzrine. İşte maalesef toplumumuz bugün bu karanlık çökmesine bağlı yığınla korku nöbetlerine tutulmuş durumda. Çıldırmalar,cinayetler,cinnetler ve akla hayale gelmeyecek tuhaf olaylar televizyon haberlerinde her gece beyinlere dolduruluyor. Televizyon haberlerine baksak mı bakmasak mı çözemedik.
Dün bataklığının kokusu babadan oğla hatta dede den toruna sirayet edip gidiyor. Devamlı aynı hatalar tekrarlanıp duruyor sanki. Ağızdan çıkanı kulaklar duymuyor, beyinler ezbere takılmış papağanlaşmış sanki, düşünmeden diller ağızların içinde fıldır fıldır dönüyor. Acayip bir kavga ve acayip bir şirretlik suratları istila etmiş. Herkes benzin gibi harlayacak yer arıyor, yakacak kül edecek ev ocak arıyor. Hele cinsellik çığırından çıkmış çıkarılmış, kim kime ne yaptığı belli değil. Dün akşam haberlerde bir olay anlatıldı ben hayretten ağzım bir karış açık kaldı. İnanın bana deseler ki en abuk subuk konulu bir hikaye yaz diye aklımın ucundan geçmez o haberde yaşanılan olay. Fazla detayına girmeden anlatayım. Bir oğlanla internet chatte tanışmış kızın ve o kızın annesi ile kızın tanıştığı oğlanın rezil cinsel ilişkisi ve ardından gelen oğlanın kadına yaptığı şantaj rezilliği. Sonunda savcılık ve oğlanın suçüstü yakalanışı. Yani rezilliğin rezilliği bir olay. Tabi bundan sonra devlet, mahkeme, hukuk ne yapar bilmem. O rezilliğe iyi bir ceza ile o rezile benzeyenlere iyi bir ibret mi oluşturur yoksa mahkemede o rezil herif şartlı salınıverir de rezilliklere başka hukuki rezillikler mi eklenir onu da bilemem tabi.
Öyle bir hukuk rezilliği yaşanırsa suçlular cesaretlendirilmiş, kötülüklerle teşvikler artırılmış olur. İnternet ortamında ahmak enayi kız oğlan şantajcılığı normal hale getirilmiş olur ki, bu da bir başka şartlanma bataklığına ek çamur eklemek demektir. Çünkü toplumda oluşturulan şartlanma-sabit fikir şudur. NE HALT YERSEN YE HİÇ BİR CEZASI YOK.İşte bir toplumun başına gelebilecek en büyük felaket budur. Adalet inancının yıkıldığı bir devlet ve toplum ayakta kalamaz. Devleti ayakta tutan KÜRESEL SERMAYE değil ADALETtir. Sırtını küresel sermayeye dayayanlar bilerek veya bilmeyerek aslında adaleti yıkmaktadırlar. Şartlanmalar toplumu uyutan uyku haplarıdır. Medyasal araçlarla bu uyku hapları topluma içirilir ve toplum uykusunda şeytani rüyaları Rahmani zanneder. Küresel sermayenin adamlarına kurtarıcı diye sarılır onlardan yardım diler. Küresel sermayenin adamları da o toplumun mukaddesleri neler ise o mukaddes suretlere bürünerek o toplumu pazarlarlar. Ama inanç yönünden papaz olur, hoca olurlar, sakala sarığa bürünürler ya da ticaretse alanları yakışıklı takım elbiseli kıravatlı bilgisayarlı iş adamına bürünürler toplumun medet umduğu yalvar yakar iş duayeni yapılırlar. Sonuçta aynen keçiler gibi toplumda taze ot beklentisi ile deynek korkusu arasında şartlanmalar zincirleriyle sarılıp sarmalanır.
Dün eski yıl bitti bugün yeni yıl başladı. Bugün hem kendimize hemde toplumumuza faydalı olacak sözleri düşünelim ve vicdan aynasının karşısına geçip kendimize gerçekler üzerine kurulu doğru sözler verelim ve tüm yıl boyunca sözümüzde duralım. Var mısınız ?