Bombalar patlıyordu şehrin her yerinde her an. Ölüm dağlardan geliyordu büyük hengâmelerle. Sekiz bin üç yüz yetmiş iki erkeğimiz BM’nin güvenli bölge ilan ettiği alanda öldürülmüş ve bu bölgedeki toplu mezarlara gömülmüştü. Yani sözün özü namusumuz unutulmuşluğumuza ve bir çentikin merhametine emanetti.
Kirletildik hepimiz… Genç, yaşlı, çoluk çocuk demeden. Avrupa’nın göbeğinde kara bir leke çalındı medeniyetin alnına. Zavallı dünya habersizdi ve bir o kadar da sağır. Unutulmuştuk her birimiz acılarımızla beraber.
Tecavüzler…
Kayıplar…
Yetimler…
Yakılmış evler…
Eşimiz, babamız, abimiz. Kardeşimiz yoktu bizim. Adına hayat denilen bir şeyi yaşamak zorunda bırakılmış olmamız en büyük ölümdü bize. Açlık tahammül edilebilirdi çünkü.
Türklerden intikamımızı bugün aldık diyen Ratko Miladiç’in sesi her birimizin kulaklarında çınlıyordu. Hepimiz biliyorduk ki Avrupa’nın göbeğin de ezan sesi duymak istemeyenlerin bahanesiydi bu savaş. Ve ölenler ölmüştü. Ne ezanlar susmuştu nede çanlar. Olan sadece bu ülkenin kadınlarına olmuştu. Bir buçuk milyon insan göçe zorlanmış, üç yüz bin kişi ölmüş yüz elli bin kadına tecavüz edilmişti.
Aradan on beş yıl geçti. Ne acımız eksildi ne de gözyaşımız dindi. Her sabah işe gitmek için beklediğimiz otobüs durağında tecavüzcülerimizle otobüs beklemenin nasıl bir duygu olduğundan bahsetmeme gerek yok sanırım. Karınlarımızı taşlara vurduğumuz günleri unutmak isterken her gün böyle bir acıyla baş başa bırakılmak büyük bir imtihan için sabırla direnmekten başka nasıl adlandırılabilir ki.
Hayatta kalmamak adına patlayan her merminin önüne gönüllü atlayıp bir sıyrık bile almadan kurtulmanın ne büyük bir acı olduğunu hangi vicdan sahibine nasıl anlatabiliriz ki. On beş yıldır unutulmuşluğumuzu gözyaşlarımızla karıştırıp karnımızı ve ruhumuzu doyuruyoruz biz. Ekmeğe ve paraya ihtiyacımız yok merhamet dolu gözlere, sevgiyle uzanan ellere hasretiz.Bize bir anne,bir kardeş,bir dost ve bir eş olacak kadar yürek taşıyorsanız eğer bizi hatırlamak yükünü boynunuzdan çıkarın artık.Bir el verin ve bir birine karışsın göz yaşlarımız….
Adem Tuzcu, 1976 yılının 15 Mayıs'ında Trabzona bağlı Maçka ilçesinin Taşalan köyünde doğdu.İlköğrenimini Trabzon N. Kemal ilkokulunda, orta ve lise öğrenimini ise Trabzon İmam Hatip Lisesinde tamamladı. Müzikle ilgili ilk eğitimlerini de bu dönemlerde almaya başladı. Üniversiteye hazırlık yıllarında bağlama çalmaya başlayan Adem Tuzcu o yıllar da bu konuda ki en büyük desteği; Şair ve Tarihçi hocası İbrahim Hakkı Gündoğdu dan almıştır. Üniversite yıllarında müzik üzerine çalışmalarına devam eden Adem Tuzcu bu yıllarda Türkiye nin bir çok yerinde şiir dinletilerine ve konserlere katıldı.Müzik çalışmalarının yoğunluğu nedeniyle eğitimini yarıda bırakan müzisyen 1999 yılında Nigar hanımla dünya evine girdi. Kemal Talha adında bir oğlu Nisa Nur adın da bir kızı vardır.
Müzisyen üzerimden etkisini atmam mümkün değil dediği Trabzon ve Karadeniz kültürüne rağmen yöresel müzik yapmak yerine, özgün müzik yapmayı tercih etmiştir. Bu tercihin nedenini anlatırken de her ruhun kendini ifade ediş şeklinin farklı olduğuna vurgu yapmaktadır. Adem Tuzcu Karadeniz Şairler ve Yazarlar Birliği üyesidir. Bir çok bestesi yanında bir çok şiiride vardır.Müzik anlayışını şöyle özetlemektedir,Aşk ile öfkenin birleştiği yerde aşktan yana bir tavır. Ama bu tavır red üzerine kurulmuş bir tavır değil. Olanı algılayıp yorumlama üzerine bir tavır. Ne gelenekçi ne tam modernist. Anadolunun bağrından kopan çığlıkları bu toprağın ezgileriyle besleyerek daha modern bir uslüpla metropollerde dinletme derdi de diyebiliriz. Eylül 2007 de piyasaya çıkan "Yollar da topraktandır...İnsan da" ilk albüm çalışmasıdır. Müzisyen bu albümünde bağlama saundlu bir çalışma yapmıştır.Nisan 2010 da raflarda ki yerini alan ''Uykusuz Nöbetçi'' Adem Tuzcu nun ikinci albümüdür. Müzisyen müzik hayatına kesintisiz devam etmekte ve halen İstanbul da yaşamaktadır.
bu yil yaz tatiline giderken bosnaya saraybosnaya gittim ve gordum. soylenecek pek fazla soz yok. cunku sozun bittigi yeredeydim….paristen selam ve sevgiler
Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.
Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.
Yayın Kurulu
Kent Akademisi Dergisi
Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management
Ayın Kitabı
Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,
Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.
bu yil yaz tatiline giderken bosnaya saraybosnaya gittim ve gordum. soylenecek pek fazla soz yok. cunku sozun bittigi yeredeydim….paristen selam ve sevgiler
kıvırmadan evirmeden.gevirmeden basit ve sıradan değil.sade.etkin bir anlatım ve vurgulama olmuş.yüreğine ve beynine sağlık adem tuzcu
Bizim tarihimiz şahitler ve şehitlerle dolu.. Ancak ona bakan ve gören göz ve de gönül önemli.. O güzel gönlünü kutluyorum..
İbrahim Hakkı Gündoğdu