Batı karşısında geri kaldığını anlayan Osmanlı yöneticileri çözüm olarak yenileşme hareketlerini başlatmışlardı. Daha çok askeri alanda yapılan yenileşme çalışmaları devamında Tanzimat hareketini doğurdu. Batı gibi olma yolunda uğraş veren Tanzimat süreci Cumhuriyet yönetimini sonuç verecektir.
Kabul edilsin yada edilmesin Tanzimat hareketi hala devam ediyor. Dolayısıyla başlangıçta yaşadığımız ve hala çözüme ulaştıramadığımız sorunlarda güncelliğini koruyor. Dini değerler tabanına bağlı sorunlarımız, doğru toplumsal ve dini değerler zeminine oturtularak toplumsal bir mutabakatla çözülmediği sürece de devam edecektir.
Tanzimat öncesi Osmanlı yöneticileri bilimsel çalışmalarla dev gibi büyüyen o güne kadar hakir gördükleri batı karşısında onlara yetişmek için bilimlerini öğrenme adına yenileşme adı verilen faaliyetlere başladılar. Bu harekette geleneksel toplum yapısı ve dini değerlerin öncelikle korunması en önemli husustu. Batıdan destek alan alternatif bir yaklaşım ise bu endişeleri taşımadan bu değerleri kaybetmeyi göze alarak Avrupa’daki kurum kuruluş ve uygulamaları olduğu gibi alarak tamamen batılılaşmayı hedefliyordu. Öncekilerin hedefi toplum yapısını ve dini değerleri koruyarak batı gibi ilerlemek iken ikincilerin hedefi bu değerlere ne olursa olsun tamamen batılılaşmaktı. Batılılaşmayı başardığımızda doğal olarak ta onlar gibi güçlü hale gelecektik.
Cumhuriyetin kuruluşuyla ikinci yaklaşım bir devlet politikası olmuştur. Batılılaşma hedefinin yanında ilk yaklaşımın onlara engel olmaması için engellenmesi de Cumhuriyetin önem verdiği bir başka politikadır. Bugüne kadar yaşadığımız askeri müdahaleler devletin ikinci politikasının uygulanmasıdır. Yani batılılaşma yolumuzu tıkayabilecek ilk yaklaşımın engellenmesidir.
Yaklaşık üç yüzyıldır hedeflediğimiz batılılaşma ve Avrupa gibi güçlü olma hedefimizde hala bir sona ulaşamadık. Acıdır ki bunca zamana rağmen işin hala başlarındayız.
Tanzimattan bu yana devletin uyguladığı batılılaşma politikasına rağmen toplumda önemli bir kesim şeklen batılılaşsalar da uygulamalarda pekte önemsenmeyen geleneksel toplum yapısına ve dini değerlere sahip çıkma gayretindedirler. Toplumun bu kesiminin tüm askeri müdahalelere rağmen dini değerlere yaklaşımı artmıştır.
Bu bağlamda 28 şubat postmodern sürecinin yükselen dini değerlerle batılılaşma yolunda ilk Osmanlı yöneticilerinin yaklaşımı olan gelişmeyi engellemek amaçlı olduğunu aradan geçen on yıllık zaman sonrasında daha iyi görüyoruz.
Bilindiği gibi ilk yaklaşıma doğru kaymaya başlayan Erbakan hükümeti istifaya zorlanmış; sonrasında kurdurulan hükümet eğitimde yapılan radikal bir reformla 5 yıllık mecburi eğitimi 8 yıla çıkarmıştı. Böylece Cumhuriyetin batılılaşma hedefine engel olma ihtimali olarak görülen dini değerlerin toplum zemininde tamamen yayılması belli bir yerde sınırlanmıştır.
Tüm bunlara rağmen geleneksel ve dini değerler Anadolu toplumunda yükselmeye devam etmiştir. Post modern müdahalenin üzerinden çok geçmeden bu değerleri hedefleyen AK parti toplumun hiç beklemediği bir şekilde iktidara gelmiştir. Devlete karşı artık bileylenmeye başlayan geleneksel ve dini değerler hassasiyetli geniş bir toplum zemini Ak parti iktidarıyla rahatlamıştır. Laik cumhuriyete alternatif oluşumların bile düşünülmeye başlandığı toplumun bu kesimi beş vakit namazlı Erdoğan’ın başbakanlığındaki laik Cumhuriyete sahip çıkmıştır.
Ak parti hükümeti AB yolunda önceki hükümetlerin gösteremediği harika bir performans göstermiştir.
Küresel krize rağmen ekonomi iyi yönetilmiştir.
Kapatma davasıyla Ak parti laik Cumhuriyet yönetimince bir çeşit uyarılmıştır.
28 şubat postmodern süreçte güçlenen Ak parti ve dini gruplara karşı darbe girişimini hedefleyen radikal laik cumhuriyetçiler Ergenekon hareketiyle engellenmişlerdir. Darbecilerin bahane ettiği en büyük tehlike irtica tehdit olmaktan çıkmıştır.
Yüzde elli sekizlik referandum sonrası hoşgörü ve diyalog yaklaşımlarıyla ılımlı dini grupların devleti ele geçirecek kadar güçlendiği söylemleri dile getirilmeye başlanmıştır. Geleneksel ve dini değerler öncelikli bu toplum kesiminin de öncelikli hedefi batılılaşma yolunda batılılar gibi güçlü olmaktır.
Dini gruplar destekli hükümet, Cumhuriyetin başında ve laik Cumhuriyet yöneticileri olarak Tanzimat yaklaşımını ve laik yönetimi uygulamaya devam etmektedir.
Sekiz yıllık geleneksel ve dini değerleri koruma gündemli Ak parti iktidarına rağmen umutla beklenen başörtüsü sorunu hala çözülmüş değil.
Bunun yanında hem cumhurbaşkanın hem de başbakanın eşleri başörtüleriyle her yerde bulunabiliyorlar. Birden bire bir cemaat gündeme getirilip devlete müdahale edecek kadar güçlendiği dile getiriliyor.
Devam eden postmodern süreç laik yönetimi koruma adına muhtemel bir dinde reform hareketini hedeflemiş gözüküyor!