İslam dininin ana omurgasını oluşturan ve kutsal kitabımızdan çıkartılan ana kurallar vardır. Kitabımızdaki bu ana kurallara her iman eden Müslüman uymak zorundadır. Uymazsa ne olur derseniz iman ettiğini söylediği halde İslam dininin ana kurallarına uymadığından günahkar hatta münafık kişi durumuna düşer.Yıllardır ülkemizde bu ana kurallar görmezden gelinerek şartlar beşe indirilmiş hatta Kelimeyi tevhit bile şartlardan çıkarılarak sadece sureten giyim kuşam, saç sakal Müslümanlıkta yeterli görülmeye başlanmıştır. Olay aslında gülünç olduğu kadar trajikomiktir de. Sureten Müslümanlık bir münafıklık idolüdür. Cahil insanlara Müslüman olmak değil münafık olmak teklif edilmekte ve münafık cahiller bu sureten yaptıkları işlerle Müslüman olduklarını zannetmektedirler.
Rasulallah efendimiz imanı tarif ederken DİL İLE İKRAR, KALP İLE TASTİK VE AZA İLE BUNU BELLİ ETME diye tanımlamıştır. Söylediğinizi ve yaptığınızı kalbin tastik etmesi, vicdanın onaylaması gerekir. Yaşamınızdaki halleri akıl ve vicdanınız onaylamıyorsa bir yerde hata var demektir.
Dünyanın değişik coğrafyalarında değişik iklimlerin etkisinde kalmış geleneksel kıyafetleri dini anlamlar yüklemek ve iman şartıymış gibi göstermek büyük hatadır ve büyük cahilliktir. Aşağıda da görüldüğü üzere 54 farzın içinde türban ve değişik türleri yoktur. İslam dininin farzı na-mahrem yerlerin örtülmesidir. Peki neden ülkemizde bu türban sanki iman ve İslam şartıymış gibi sunulmakta, neden kafalara bu imaj kazınmaya çalışılmakta ?
Türban sorunu bir siyasi sorundur. Ve bu sorun devamlı halde gündemde tutulmakla aslında İslam dininin 54 farzı insanlara unutturuluyor. İslam dini sadece türbandan ibaretmiş zannı kafalara yerleştiriliyor. Bu suni türban sorunundan da iki siyasi parti zıt cephelerde durarak oy devşiriyorlar, seçim yatırımları yapmış oluyorlar. Halkı böyle saçma bir sorunla ikiye bölerek kendi saltanatlarını sürdürüyorlar. Bu tam bir Yahudi oyunudur.
Bırakın insanlar istedikleri gibi giyinsin ve istedikleri gibi yaşasın. DİNDE ZORLAMA YOKTUR ayetini hiç kimse inkar etmesin. İman bir metrekare bez parçasına değil gönüle nasip olmuştur. İslam dinini de Allah kurmuş ve korumaktadır. Bir metrekare bez parçası kendisini bile koruyamaz, insanlar 54 farzı yaşasınlar gerisi siyasi tezgahtır.
UĞUR ÖZALTIN
54 FARZ
1- Allahü teâlâyı bir bilip, Onu hiç unutmamak.
2- Helalinden yiyip içmek.
3- Abdest almak.
4- Beş vakit namaz kılmak.
5- Hayzdan, nifastan ve cünüplükten gusletmek.
6- Kişinin rızkına, Allahü teâlânın kefil olduğuna inanmak.
7- Helalinden temiz elbise giymek.
8- Hakka tevekkül ederek çalışmak.
9- Kanaat etmek.
10- Nimetleri için, Allahü teâlâya şükretmek
11- Kaza ve kadere razı olmak.
12- Belalara sabretmek
13- Günahlardan tevbe etmek.
14- İhlasla ibadet etmek.
15- İslam düşmanlarını düşman bilmek.
16- Kur’an-ı kerimi dört delilden biri bilmek.
17- Ölüme hazırlanmak yani farzları yapıp haramlardan kaçarak imanla ölmeye çalışmak.
18- Allahü teâlânın sevdiğini sevip, sevmediğini sevmemek ve bundan kaçmak. [
19- Ana babaya iyilik etmek.
20- Gücü yetenlerin, imkanı nispetinde dinin emirlerini yaymaya çalışması.
21- Mahrem olan salih akrabayı ziyaret etmek.
22- Emanete hıyanet etmemek.
23- Daima, Allah’tan korkarak, haramlardan sakınmak.
24- Allah’a ve Resulüne itaat etmek
25- Günahtan kaçıp, ibadet ile meşgul olmak.
26- Müslüman yöneticilere karşı gelmemek.
27- Âleme ibretle bakmak.
28- Allahü teâlânın varlığını tefekkür etmek.
29- Dilini haram, fuhuş olan sözlerden korumak.
30- Kalbini dünyanın faydasız şeylerinden, zararlı isteklerinden temizlemek
31- Hiç kimseyi alay etmemek.
32- Harama bakmamak.
33- Hep sözüne sadık olmak.
34- Kulağını küfürden korumak.
35- Farzları ve haramları öğrenmek.
36- Tartı, ölçü aletlerini, doğru olarak kullanmak.
37- Allahü teâlânın azabından emin olmayıp daima korkmak.
38- Allahü teâlânın rahmetinden, ümidini kesmemek.
39- Müslüman fakirlerine zekat vermek ve yardım etmek.
40- Nefsin haram olan isteklerine uymamak.
41- Aç olanı Allah rızası için doyurmak.
42- Yetecek kadar rızık için çalışmak.
43- Malının zekatını, ürünlerinin uşrunu vermek.
44- Âdetli ve lohusa halinde bulunan hanımı ile ilişkide bulunmamak.
45- Kalbini günahlardan temizlemek.
46- Kibirli olmaktan sakınmak.
47- Yetim çocuğun malını korumak.
48- Livata dan uzak durmak
49- Günlük vakit namazlarını kazaya bırakmamak.
50- Şirk koşmamak.
51- Zinadan kaçınmak.
52- Alkollü içki içmemek.
53- Boş yere yemin etmemek.
54- Riba yememek. Haksız yere, zulümle yani gayri meşru olarak başkasının malını almamak.
Uğur bey inanın hayretler içindeyim. Farz-ı ayn veya kifaye ayrımı yapmadan 54 farz diye bir farz listesi belirlenmiş ve sanki bunların dışında farz yokmuş -ki bunlar arasında farz olmayan o kadar çok madde var ki neyse- başörtüsünü farz olmaktan çıkarmışsınız.
Sadece elinsaf diyorum.
Saygılar.
Namaz kılarken başın örtülmesi farzdır.
İslam dinini 1 metrekare bez parçasına indirgeyip oy avcılığı yapanlara insaf diyebilsek zaten bu saçma uyduruk sorun kendiliğinden ortadan kalkardı.
Sunni sorunlarla halk uyutuluyor vesselam
Bırakın millet istediği gibi giyinsin
Sorun milletin istediği gibi giyinememesinde,
Açık giyinenlerin toplumsal tepkiye, tesettürlü olanların “kamusal alan” baskı ve yasaklarına uğramaları saçmalıktır.
Evet dileyen dilediği gibi giyinmelidir.
Oy avcılığı! yapanların olmadığı dönemlerde bırakın hanımların başörtüsü, babamızın başındaki fes yasaktı ve hala yasak.
Bende onu anlatmaya çalışıyorum ya
Sorun bilinçli bir şekilde oluşturuluyor ve çözülmüyor yıllarca çözülmüyor
Kangren haline getiriliyor
Sonra kanren olan yaradan herkes kendine göre gelir menfaat bekleniyor
Uğur Ağabey,
Bu konu “ben böle inanıyorum, ki öyle!” denilecek bir konu değil. Ben yıllarımı Kur’an’a vermiş birisiyim. Ve sizin kadar cesur ifadeler kuramıyorum. Ayrıca türban 1 metre bez değil, Allah’ın emridir. Sizi Nur suresine havale ediyorum. Eğer gerçekten orada bir hüküm bulamadığınızı beyan ederseniz, türbanın farziyetiyle ilgili bir yazı kaleme alırız. Allah’ın bir emrine “yahudi oyunu” şeklindeki bir tesmiye çok tehlikeli bir beyandır. Şunu unutmamamız gerekiyor ki hangi mecraya çekilirse çekilsin, hangi şartta tartışılsa tartışılsın, kim tartışırsa tartışsın, isterse siyasi bir buuda çekilsin; önemli değil! Allah’ın hükmü neyse o!
Allah’ın bir emrine “yahudi oyunu” şeklindeki bir tesmiye
İbrahim kardeşim bu ifaden yazımı okuduğunu fakat manasını anlamadığını gösteriyor.
YAHUDİ OYUNU diye tanımladığım şey şudur.
Sorun çıkartmak ve o sorundan nemalanmak
Kİ, Siyasi partiler de tam onu yapıyor şu an
Sorunu çözme gibi bir dertleri yok
O sorunu bilerek kangren hale getirdiler
turbanla ilgili ayetlere farkli yorumlar
türban konusunda kuran’ın doğrudan doğruya türbanı emretmediği, türbanı emretseydi diğer emrettiği konuları tarif edeceği gibi “net” bir şekilde tarif edeceğini savunan yaklaşımlardır.
illa türban diye tutturanların yorumlama hatalarını zaten kuran’i isine geldigi gibi yorumlamak başlığında izah etmeye çalışmıştım.
şimdi de türbana saldırıyor dinsizler manasızlığı pahasına bakalım türban nasıl farklı olarak yorumlanıyor:
nûr suresi ayet 31:
inanan kadınlara da söyle: bakışlarını kontrol altına alsınlar, ırzlarını korusunlar. süslerini (ziynetlerini) açıkta kalanlar dışında göstermesinler. örtülerini (hımar) göğüs yırtmaçlarının üstüne kapatsınlar…
ziynetlerini (süslerini) açıkta kalanlar dışında göstermesinler.
burada ziynet kelimesinin anlamı önem kazanmaktadır. ziynet mana olarak süs demektir. kadında süs ise, hem ziynet takılarını ve hem de vücudunun çekici yerlerini ifade etmektedir. şu halde, kadının takıları ile vücudunun çekici yerlerinin gösterilmesi yasaklanmıştır. ancak ayette (ma zahara minhâ) açıkta kalan ziynetlerin sınırlarının neler olduğunda kesin bir ifade bulunmamaktadır. birçok islâm bilgini, kurân’ın verileri ve sünnet’e göre vücudun abdest yerleri olan bileklere kadar ayaklar, dirseklere kadar eller, yüz ve mesh edilen başın örtünmeye dahil edilmediğinde birleşmişlerdir. örtünmede kadına; süslerini açıkta kalanlar dışında göstermesinler ifadesi ile iklim şartları, örf ve adetlere göre bir esneklik tanındığı da anlaşılmaktadır.
örtülerini (hımar) göğüs yırtmaçlarının üstüne kapatsınlar.
ayetin anlaşılabilmesi için “hımar” kelimesinin manası çok iyi bilinmelidir.
arapça büyük lügatlara göre hımar (humur’un tekili): örtü, örtmek, her şeyin üstünü örten şey, kadın ve erkeklerin başlarını örten şey demektir. böylece de hımar kelimesi; yalnızca hanımların başörtülerinin özel ismi olmadığı, genel olarak örtü anlamında kullanıldığı anlaşılmaktadır.
arap lisanında; kadınların başlarına örttükleri örtünün özel adı ise hımar değil, mikna ve nasıfydır.
(bkz.prof.dr. zekeriya beyaz-islâm ve giyim kuşam-say:280-283)
ayette, saçların örtünmesine ait açık bir ifade bulunmamaktadır. eğer saç mutlaka örtülmesi gerekse idi, kesin bir hüküm ile belirtilirdi. hatta çok önemlidir, baş kelimesi de geçmemektedir. ayrıca saç, vücudun çekici bir yeri de değildir. hımar kelimesini kadının başörtüsü olarak kabul edip, dolayısıyla saça da örtünme yükümlülüğü getirmek, ayetin amaçladığı hüküm ile ne kadar bağdaşır? ayetten çıkan mutlak emir, kadın vücudunun çekici yeri olan göğüs bölgesinin kapatılmasıdır. böylece o bölgeye gerdanlık gibi bir ziynet de takılmış ise, bu da örtülmüş olacaktır.
kurân; gerek erkeğe ve gerekse kadına, bakışlarını kontrol altına almalarını istedikten sonra, her iki cinse de örtünme emri vermiştir. ancak erkek üremedeki görevi icabı, daha kolayca tahrik olabilme özelliğinden dolayı, kadına daha geniş örtünme yükümlülüğü getirilmiştir. böylece kadın; başkalarının da korunmasına yardım ve katkıda bulunacak, hem de kendi namus ve iffetini koruyacaktır.
buharî, ebu dâvud, nesaî’den gelen bazı hadislere göre peygamber efendimizin zamanında, kadın ve erkek müslümanlar ayni su kapından abdest almaktaydılar. ebu dâvud’un eserinde: “kadın ve erkek, ellerimizi aynı kaba sarkıtıp daldırarak toplu halde abdest alırdık” denmektedir. bu da gösteriyor ki asr-ı saadet’te kadınlar erkekler yanında abdest uzuvlarını açabiliyorlardı. o halde dirseklere kadar kollar, ayaklar, yüz ve başın abdeste, meshe esas olacak kısmı serbesttir. bu yerleri de abdest dışındaki zamanlarda kapatmak hassasiyetini gösterenlere saygı duyulur, ancak bunu yapmayanlar hor görülmez.
(bkz. prof. dr. yaşar nuri öztürk – kur’an’daki islâm – say: 615-616)
… nûr 31 deki emir kipi, başa ilişkin bir emir değil, göğse ilişkin bir emirdir. yani mutlak emir göğsün kapatılmasına yöneliktir, başın örtünmesine değil… göğüslerin, özellikle göğse takılmış olan süs takılarının kapatılmış olmasıdır… ziynet=süs tabirini kadının vücudu olarak değerlendirilip el ve yüz dışında tüm vücudun avret olduğunu ve kapatılması gerektiğini söylemek inandırıcı değildir. kadın vücudunun ziynet olarak düşünülmesine dayanak olacak hiçbir kurân ayeti yoktur…
…abdest vücudun açık havaya maruz bölgelerine uygulanır. eller-kollar, yüz, ayaklar ve baş bu organlardır ve abdest bu organlara uygulanan bir temizlik hareketidir. asrısaadet’te, abdesti kadın erkek herkes toplu halde aynı yerde, hatta aynı kaptan alabilmekteydi. bunun örtünme emrinden önce olduğu, sonradan kaldırıldığı yolunda en küçük bir beyan yoktur. kurân ve sünnetin verileri de, abdest uzuvlarının örtünmeye dahil olmadığını göstermektedir.
özetlersek: müslüman kadın, başı-yüzü, dirseklere kadar kolları, bileklere kadar ayakları dışındaki vücut bölgelerini zamanı, zemini, iş şartlarını, iklim ve coğrafyanın özelliklerini dikkate alarak kapatır…»
(bkz. prof. dr. yaşar nuri öztürk-islâm nasıl yozlaştırıldı-say: 358-362)
bir başka ayet 33/59 : ey peygamber! eşlerine, kızlarına ve müminlerin kadınlarına söyle, dış giysilerini (cilbâb) üzerlerine alsınlar. tanınıp incitilmemeleri için bu çok daha uygun bir yoldur…
ayet; peygamber ailesine mensup hanımlarla, müminlerin kadınları, evlerinin dışına çıktıkları zaman, tanınmaları ve dolayısıyla sarkıntılıktan korunmaları için dış giysilerini (cilbâb) üzerlerine örtmeleri için uyarmaktadır. müminlerin kadınlarından maksat, cariye olmayan hür müslüman kadınlarıdır. islâmiyet’ten evvel arabistan’da kabile savaşları oluyordu. savaşta esir düşen insanlar diğerlerine köle oluyor, bir eşya gibi başkalarına da satılabiliyordu. işte ayette müminlerin (iman edenlerin) kadınları ifadesi cariyeler ile hür müslüman kadınları birbirinden ayırmak için kullanılmıştır.
ayetin indiği dönemlerde arap evlerinin içinde tuvalet yoktu. bu ihtiyacı gidermek için hür kadınlar dışarıya çıktıklarında, o devirde devlet koruması ve otoritesi olmadığından, bazı ahlâksız serserilerin saldırısına ve cinsel tacizine uğramaktaydılar. sarkıntılık edenler, cariye sanmıştık diye kendilerini savunuyorlardı. olay peygamber efendimize anlatılmış, ayet de bunun üzerine inmiştir. hür müslüman kadınların cariyelerden ayırt edilebilmesi için, dış elbise (cilbâb) giymeleri önerilmektedir. cilbâb, vücudun bütün bölümünü kaplayan geniş bir örtüdür. baş kapanacak veya saçın bir teli bile görünmeyecek diye bir kayıt yoktur.
dışarı çıkarken cilbâb giyilmesini öneren ayet, hür müslüman kadınları ile cariyeleri ayırmak için geçici bir gerekçeye dayandığından, hükmü de geçicidir. bugün cariyelik diye bir sınıf yoktur. bütün insanlar hürdür, devlet otoritesi tamdır, her mensubunu koruyacak şekilde yapılanmıştır. çağımızda, müslüman kadınlar dış elbise almaya lûzum görmeden dışarıya çıkabilmektedirler. şu halde ayetteki gerekçe kalktığı için hükmü de geçersizdir. nitekim ülkemizde uygulama da böyle olmuştur. cilbâb giyilmeden nûr 31 ayetinin öngördüğü bir giysi ile dışarıya çıkma, islâmiyet’e uygun bir örtünme tarzıdır.
Kusura bakmayın da,
açıklamalarınız yazınızda çok kısıtlı bir seviyede.
“(bkz. prof. dr. yaşar nuri öztürk-islâm nasıl yozlaştırıldı-say: 358-362)”
bu adam prof. alim değil. alim sözüyle hareket edilmelidir.
sizin her söylediğiniz kabul görecek diye bir şey yok.
mesela hayrettin karaman da bana göre bir ölçü değildir
“bütün insanlar hürdür” asr-ı saadette bütün kapalılar hürdü. köleler ise çıplaklardı. günümüzle kıyas edince açıklar köle oluyor…!!!
örtü; teşhir edilmemektir zaten. sizi dışarıdaki erkeklerin eza ve cefasına karşı koruyan kalkan olan bir giyisidir.
ahzap 59. ayet e bakınız.
başka bir hadisi şeriftede esma (ra)peygamberimizin karşısına şeffaf bir elbiseyle çıkınca. Peygamerimiz(sav) buyuruyorki; el, yüz, ve haricindeki bitin her yeri örtmesini işaret ediyor.
sizin kafanız vücüdunuz el bölgesini temsil ediyorsa bilemem.
son söz…
SİZ NEFSİNİZE İSLAMI UYDURAMAZSINIZ..
O SADECE BİR GERÇEĞİ TEMSİL EDER.
VE GERÇEK KUR’AN-I BAZ ALIR –NEFSE GÖRE UYDURULMAZ-..
VE LÜTFEN BÖYLE İDDİALI VE İLİM SEVİYESİ
GEREKTİREN YAZILARI YAZMAYINIZ.
ÇOK EKSİK YAZIYORSUNUZ.VE İŞE NEFSİNİZİ
KARIŞTIRIYORSUNUZ..
Kadının örtünmesi farzdır.
Bunu inkar eden bir kelime yokki yazımda.
Ama türbanın siyaseten putlaştırılmasına neden kimse ses çıkarmıyor ?
Örtünme iffetin korunmasına bir araçtır. Yani örtü bir araçtır.
Ama türban bir amaç yapılmış ve tapınılmaktadır.
Bu hem cahillik hem saçmalıktır.
54 farz içinde dahi sayılmayan bir gerekliliği siz iman esası gibi algılarsanız BAŞI AÇIK KADINLARI DA KAFİR İLAN ETME GAFLETİNE DÜŞERSİNİZ. Ki, geçmişte bu gaflete cemaatlerce çok düşülmüştür.
En güzeli araçları amaç haline getirmemektir ki, bu hatayı dini konularda çok yapıyoruz.
Bırakın insanlar istedikleri gibi giyinsin diyorum. 54 farzı zaten tam olarak yaşayabilen kaç kişi çıkar ki ?
yine yanlış cvb uğur abi,
namaz yasaklansa o da aynı şeylere maruz kalır. ezan-ı Muhammed-i nasıl kutsalsa, örtüde namazda
kutsaldır. bu bir özgürlük savaşıdır. direniştir.
Örtüyü kullanıpta rant yapanlar kimler. bu cumhuriyetin laik(dinsiz) siyasetçileri..
peki siz 54 farzı tamamiyle, ihlasla(bütün ibadetlerin de belirli şartları var, niyet, tadili erken vs.. ayırsak madde madde bir sürü şey var, -siz hepsini tam manasıyla tatbik edebiliyor musunuz?)
ve son söz örtü amaçtır hemde araçtır.
müslümanın amaçlarıdır. ve kötülüğe karşı korumada da Araçtır”
din bütündür. “emredilen herşey de Müslümanın kutsalıdır”
“cilbâb, vücudun bütün bölümünü kaplayan geniş bir örtüdür. baş kapanacak veya saçın bir teli bile görünmeyecek diye bir kayıt yoktur.
bu sizin cümleniz.”
“bunu nasıl açıklayacaksınız.”
Siz inkar ediyorsunuz!!!
sizin adınıza üzüldümm!!!
turbanla ilgili ayetlere farkli yorumlar
Bu başlıkta eklediğim yorumdaki o görüşler bana ait değildir.
Onları toplu olarak başlığıyla birlikte kopyaladım yapıştırdım.
Bana ait yazım baştaki makalemdir ve altında adım soyadım yazıyor.
Dini konularda görüş ayrılıkları hep olmuştur ve bundan sonra da olacaktır. Geçmişe bir yolculuk yaparsanız bu tartışmanın hep var olduğunu görürsünüz. Şimdilerde her devlet kendi din anlayışını uyguluyor. Saçmalıklar her devlette ve uygulamalarında var.Takma sakal taktıran bunu zorunlu yaptıranlarda bunu din adına yaptırıyor. Engizisyonlar din adına kuruluyor. Allah ın koruduğu dini korumadaya kalkan dangalak dolu ortalık.
54 farzı bende tam olarak yaşayamıyorum tabiki. Tam yaşayabilenlerinde sayısının dünya üzerinde yüz-üçyüz kişiyi geçeceğini hiç sanmıyorum.
Benim türban sorununu sunni olarak çıkarılmış ve çözülmeyen bir kangren olarak görüşüm beni bağlar. Bu benim görüşümdür. Halkımızın çoğunluğu annem dahil saçlarını örtmekte. Bence üniversitelerdeki sorunu çözmek 1 saatliktir ama çözen yok, şikayet eden çok
Uğur Ağabey,
“İslam, mantık dinidir; lakin mantık yapma dini değildir.” bir şeyi iddia ediyorsunuz, ama referansınız değişik hususiyetleriyle gündeme gelmiş (medyaya aksedilene göre eşini aldatmış ve eşi onu mahkemeye vermiş.) bir ilahiyat profesyoneli. Dediğiniz doğru; ben, “yahudi oyunu” ifadesini yanlış anlamışım. Hatta, bu sorunun çözülmemesine yönelik eleştirileriniz de yerinde. dinen ciddi bir birikim gerektiren bir hususta hüküm beyan etmeyin. Ben, el’an Edip’le uğraşıyrum; onu bitirdiğimde başörtüsünün farziyetiyle ilgili bir makale yazarım Bı-iznillah.
“54 farz içinde dahi sayılmayan bir gerekliliği siz iman esası gibi algılarsanız BAŞI AÇIK KADINLARI DA KAFİR İLAN ETME GAFLETİNE DÜŞERSİNİZ. Ki, geçmişte bu gaflete cemaatlerce çok düşülmüştür.”
cevap verdikçe eksiklik yazılıyor, hanenize.
yukarıdaki cümle de tam bir fiyasko…
bu son söz artık cvb vermeyeceğim çünkü,
yazdığınız her satır cevaba sevkediyor.
bakış açısı orjinal yazılar bekliyorum 🙂
Hasret Kardeşime de bir çok noktada katılıyorum. Ama, benim bildiğim Hasret kardeşim çok rakîk bir insan. Fakat bana mı öyle geldi, ya da gerçekte öyle midir bilmiyorum ama, sanki yazılarının tonu biraz sert bu yorumlarda. Aslında onu da anlıyorum. Dinin bir emrini yerine getirme gayesinden başka bir şey gütmeyen insanlara reva görülen bu muamele onu da derinden üzmüş ve cümlelerini bilemiştir.
Ama tonu sert de olsa Hasret kardeşimiz kıymetlimizdir.
Önce Herkese Selam, İbrahim Abi, cümlelerim sert evet.
Ama Uğur Abimin yazısı hassas konulara dayanıyor.
Ve bir çok cümle, açıklama ile olmamış. Hani bölük pörçük.
Uğur Abim kızmaz bana. Çünkü ben bir baş örtüsü mağduruyum. ve bunun kızgınlığı var.
ben 99′ da lise son sınıfta zar zor okumuş biriyim.
Uğur Abim kırılmışsa affetsin beni.
bu konular herkesin hassas noktası. Uğur Abime ve İbrahim Abimede Saygılar..
Ama ben “54 farz”a neden bir itiraz çıkmadığına şaşırdım.
“Bir metrekare bez parçası kendisini bile koruyamaz, insanlar 54 farzı yaşasınlar gerisi siyasi tezgahtır.” bu da Uğur Abinin cümleleri.
artık cvb vermiyorum. Yazı baştan sona facia.
Xalé Ehmed, hangisine itiraz edelim şaştık…
Muhterem Uğur Ağabey, maalesef bir çok hüküm beyanında bulunmuş. Erbabına danışsa veya erbabından okusaydı böyle olmazdı.
Ama biz Uğur Ağabeyimizi seviyoruz…
Hasret kardeşime tabi ki kızmadım darılmadım gücenmedim.
Yazımın eleştirilmesi çok normal.
Bende hata yapabilirim hatta hayatımda yaptığım çok hata var.
Hatasızlık Allah a mahsustur.
Hasret kardeşim türban mağduru olarak çok haklı.
Mağduruyet yıllardır bilerek uygulandı zaten bu kasten yapıldı ve yapılıyor.
Yazıma başlık olarak YAHUDİ OYUNU dememin amacı da budur.
Yahudi zihniyeti hakkında bir makale yazacağım bugün ve sanırım o zaman anlaşılacağım.
Türban konusunda benim karşı çıktığım şey türbana iman esası etiketi yapıştırılmasıdır. Buradaki saçmalığa karşıyım ben.
Rahibeler de kendi inancında kapalı kadınlardır fakat onlara imanlı diyemiyoruz. Neden ?
Bu konu Kuran da bir çok ayette açıklanıyor.
Amentü de ne diyor
ALLAH A, MELEKLERİNE, KİTAPLARINA,RASULLERİNE diye geçer ve KADEE VE AHİRET GÜNÜNE İMAN ettim denir.
Papazlar ve Rahibeler kapalıdır fakat Kuranı ve Muhammedi reddederler. Hz İsa yı ALLAH IN OĞLU diyerek şirklerin en büyüğünü işlerler.
Anlatmak istediğim şu :
Örtünme iman kazandırmaz ama imanlı Mümine örttünme şeref ve iffet kazandırır
“Bence” Uğur Beyin bu son cümlesi (Örtünme iman kazandırmaz ama imanlı Mümine örttünme şeref ve iffet kazandırır)başörtüsü ile ilgili yazı hakkında en açıklayıcı ifadeyi içermektedir ve spekülasyonu engelleyici mahiyet arzeden anlamı cümledir.
Şunu da belirtmekte yarar vardır ki açık bayan iffetsiz, her örtülü bayan da iffetli değildir. Bu sebeple de parantez içine aldığım cümle çok anlamlı olmuştur.
Ahmet bey çok teşekkür ederim.
aylar sonra uğrama imkanım oldu,
uzun tartışmayı görünce ilgimi çekti.
Hepsini de mecburen okudum:(( Üzgünüm, çünkü yer yer konuyla alakası olmayan şeyler tartışmayı yazıdan uzaklaştırmış. Bunu geçeyim, bir konuya itirazımı belirteyim;
o da 54 farz meselesi. uğur bey burada eksik yazmışsınız arkadaşlar da itirazlarına karşın tam bir düzeltme yapmamışlar.
dinimizin emrettiği farzları 54 ile sınırlamak bir eksiklik ve yanlışlıktır. 54 farz kur’an emirlerinin çeşitli şekillerde gruplandırılması sonucunda ortaya çıkmış kategorilerden birisidir. ihtisas saham değil ama lisanımıza pelesenk olmuş çeşitli şartlar/farzlar (islamın 5 şartı, imanın 6 şartı, 32/54 farz, çeşitli ibadetlerin şartlrı farzları gibi…) vardır ve bana göre bunun cem’i ilahi kelamın cümlesi sayısıncadır. ayrıca buna ilahı kelamda açıkça zikredilmediği halde efendimizin getirdiği açıklamalardaki emirler dahil değildir.
bu yüzden örtünme hususunu tek bir farz/şart grubu içinde aramak yanlıştır. ki, bazı arkadaşların dediği gibi örtünme meselesi NUR Suresi içinde oldukça sarih bir konudur.
uğur bey’e fazla vurmak haksızlık olur. yazısının özünde örtünmenin farziyetini değil, bunun çeşitli biçimlere sokularak toplumun sıkıntıya konulmasını ele almaktadır ki bu konudaki düşüncelerinde eksiklerine karşın tamamen haklıdır.
selamlarla.
İşte anlatmaya uğraştığımda o ya
TÜRBAN ne İslam ne de iman şartıdır ve başını örtmeyen ne kafir olur nede münafık.
Günahkar olur ancak ana ona kafir diyen ondan beter olur
Türbanı iman şartıymış gibi pazarlamaya ben yahudi oyunu diyorum.
Yahudilerin bir sihirbazlığıdır bu.
Senden altın alır sana tenekeyi altın fiyatına satarlar ve birde borçlu ilan ederler seni.
Bu iş de öyle yani