Show Tv de VAR MISIN YOK MUSUN yarışmasını her izleyişimde bu sorunun cevabını düşünürüm. Programdaki yarışmacılarım büyük ödülü kazanabilmek için kendilerince bazı sayısal formüller ürettiklerini gördüm. Kimi yarışmacıların istatistikler tuttuğunu gördüm. Hatta bazı yarışmacıların art arda altı yedi kez beşyüzbin açmaları da hayli ilginçtir. Bazı sayılar bazı kişilere daha mı sıcak oluyor ? Neden 24 kutudan 5 tanesi beşyüzbin olduğu halde şimdiye kadar hiç kimse çıkaramadı ? Bu makalem de sayıların gizemi var mı üzerine fikirlerimi araştırmalarımı deneyimlerimi yazmak istiyorum.
Bazı yarışmacılar bazı sayıları yarışma sonuna kadar açtırmıyor, bazıları da korkmadıkları sayılardan başlıyor. Sayılardan neden korkuyorlar ki ? Sayıların bazılarından korkmak veya hoşlanmak ne kadar doğru ? Kimisi doğum günlerini uğurlu sayıyor, kimisi de sevdiklerinin doğum günlerine sıcak bakıyor. Evlendikleri günü uğurlu sayıyorlar, boşandıkları günü uğurlu sayanlar ne yapsın peki ? Şöyle de olsa böyle de olsa herkes bazı sayılara sıcak bazı sayılara da soğuk bakıyor. Bu zihinsel şartlanmalarından doğan tercihleriyle de nasiplerindeki paraya ulaşıyorlar.
Şimdi aklıma şu cinci üfürükçüler geldi. 50 lira ile 1.000 lira arasında değişen ücretler karşılığında kayıplar bulan, cin sayılarıyla öğünen ve televizyonlar da bile caka satan bu üfürükçülerden neden birisi de çıkıp VAR MISIN YOK MUSUN yarışmasına katılmaz. Mavi kutuları tak tak tak açtırıp muhteşem bir şov yapmaz. Hatta bu şov öyle bir şov olmalı ki, herkesin ağzı açık kalsın. Madem ki, cinler sizin hizmetçileriniz ve siz onlara her istediğinizi yaptırabiliyorsunuz işte fırsat. Kutuların içindeki rakamları size cin hizmetkarlarınız söyler nasıl olsa. Sizde hem muhteşem bir şov yapmış hem de muhteşem bir paraya kavuşmuş olursunuz.
Kayıpları bildiğini iddia eden bu üfürükçülere giderseniz eğer onlara paranızı kaptırmadan önce şu soruyu sorun lütfen. PANTOLON CEPLERİMİN SAĞINDAKİ CEPTE KAÇ LİRA VAR diye sorun ve eğer bilirlerse onlardan medet umun derim naçizhane.
Yine dönelim sayıların gizemine. Buğdayın sıcak haziran günlerinde hasad ediliyor olması ya da Zeytinin soğuk kasım günlerinde hasad ediliyor olması doğaları gereğidir. Doğalarının gereği olan bu durum onların sayısal konumlarına bir gizem katmaz. . Haziran ayı 6. ay olduğundan 6 sayısına veya haziran ayı ikizler burcu ağırlıklı olduğundan ve ikizler burcu da 3. burç olduğundan buğdayı 6 sayısı ile ve 3 sayısı ile ilişkilendirmek bence doğru bir mantık sayılmaz. Bu ölçümlemeyi diğer yönlere aktarırsak kişinin tüm hayatı boyunca yaşadığı olumlu veya olumsuz tüm olayları sayılarla ilişkilendirip sayılara uğurlu veya uğursuz diye sıfatlar yüklemek çok yanlıştır.Bir kişinin uzun boylu veya kısa boylu oluşunu sayılara dökerek 1.80 cm uğurlu veya 1.30 cm uğursuz demek ne saçmalık değil mi ?
02 Ekim 2010 Cumartesi
UĞUR ÖZALTIN
“naçizhane”…
tabii,siz nâçizâne demek istemişsiniz. Mefhuma bir harf yanlışlıkla eklenmiş ama anlamsızlaşmamış. Çünki naçiz, önemsiz, kıymetsiz anlamında Farısî bir sözcük. Hâne de ev,yurt demektir ki “naçizhane”yi dünya için kullanabiliriz. Farkında olmadan ve bir yanlışlıla bize nurtopu gibi bir kelime hediye ettin Uğur Ağabey, teşekkürler!
Yanlış harf tıklayışımızda bile bir anlam bozukluğu oluşturmuyorsa edebiyatçılığımla öğüneyim değil mi ?
Yorumun ve olumlu bilgilendirmen için çok teşekkürler kardeşim saol