Geçen hafta sonunun gündemi, Akdamar’daki müze’de yapılan ayin ile kapatıldı. O ayinin ardından hemen lineer olarak bakıldığında sırada ne var sorusu gelmektedir. Ben de sırada yine içimizi acıtacak bir gelişme yerine göğsümüzü kabartacak bir eylemi dile getirmek istiyorum.
Bayram Günleri Ayasofya Müzesi (camii) İbadete açılsın!
Ayasofya’nın ibadete açılması ile ilgili 1990 yı yılların başında hayli hararetli olarak gündem oluşturmuş ve daha sonra Ayasofya caminin bir kenarındaki müştemilat kısmının ibadete açılmasıyla durum kurtarılmıştı. Halen, bilindiği gibi camii müze olarak kullanılmaktadır. Müze duvarındaki fresklerin (resimlerin) (müzelik vasfının) ortadan kaldırılmaksızın, minimize edilerek veya perdelenerek en azından bayram günlerinde camiin ibadete açılması son derece mutlu edici bir gelişme olacaktır.
Akdamar Ayini Aksiyon muydu, Reaksiyon muydu?
Olayın yapılış şekli, izin verilmesi, etkileri (sonuçları) da dahil bütüncül olarak ele alınması durumunda Akdamar Ayininin hem Aksiyon hem de Reaksiyon olduğu sonucuna varabiliriz. Bu durumda II. soru hemen şu olacaktır. Bu iyi mi oldu kötü mü oldu?
Pek tabi ki, bu soruyu “Türk halkı veya Türk milleti için cevaplamak durumundayız.
Türk halkının ayin sonrası düşünceleri, Ermenistan halkının düşünceleri ne olmuş veya olacaktır?
Elbette ki, durum Türk Ermenileri için son derece mutlu edici bir durumdur.
Elbette ki Dünya Ermenileri için her ne kadar tepki gösterseler de durum önemli bir kazanımdır.
Ermenistan’ın (ermeni toplumunun) Akdamar ayinine karşı yaptıkları tepki, varolan durumun üzerine yeni kazanımlar sağlamaya yönelik politik oyunlardır. Tepki dinsel egemenlik mücadelesinin küresel siyasal uzantılarıdır.
Türk toplumu bu durumu olağan bir durum olarak değerlendirse de, son derece kaygılı hatta endişelidir. Ancak bu kaygı basın açıklamasıyla giderilip, bir başka açılımla ödüllendirilmesi gerekmektedir.
I. Gereklilik: Dışişleri bakanlığı veya hükümet bu ayine onay verilmesi veya desteklenmesi karşılığında ne gibi uluslararası faydalar sağlanacağı Türk toplumuna daha açık bir şekilde deklare edilmesi gerekmektedir.
II. Gereklilik: Türk toplumunun ve hükümetinin bu özverisine karşın, Ayasofya Müzesi (Camisi) en kötü ihtimalle dini bayram günlerinde ibadete açılması orta vadede de cuma günleri ibadete açılması yönünde girişimde bulunulması gerekmektedir.
Bu konudaki gelişmeler ve Ayasofyanın tedrici olarak ibadete açılmasına yönelik gündem oluşturma amaçlı yazımızı ilerleyen tarihte daha kapsamlı olarak yeniden ele almak ümidi ile.
İ.Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümünde lisansını (1993) tamamladı. İ.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü İşletme Fakültesi’nde Personel Yönetimi / İnsan Kaynakları Yönetimi Anabilim Dalı’nda yüksek lisansını tamamladı. (1996) Doktorasını M.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mahalli İdareler ve Yerinden Yönetim bilim dalında, Büyükşehirlerde Kentiçi Ulaşım Hizmetlerinin Entegrasyonu ve Yönetimi, İstanbul Metropoliten Alanı İçin Bir Model Önerisi adlı teziyle tamamladı. (2004).
Halen Ordu Üniversitesi’nde (Deniz Bilimleri Fakültesi, Deniz Ulaştırma İşletme Mühendisliği bölümünde öğretim üyesi.
ICAM Network ve ICAM Publishing Genel Yayın Koordinatörlüğünü, OJOP Çevrimiçi Bilimsel Dergi Yayıncıları ve Editörleri Platformu Dönem Başkanlığını, KADOÇED Genel Başkanlığını, TİGAD (Türkiye İnternet Gazeteciliği Derneği) Ordu Temsilciliğini, KAŞYAD Başkanlığını, KARAV Müt. Heyeti Başkanlığnı yürütmektedir.
Eserleri:
Kent, Ulaşım, Yerel Yönetim, Bilişim Teknolojileri, Estetik, Kent Kültürü, Çevre, Kurumsal Etik, Bireysel İletişim ve Kurumsal İletişim Sistemleri, Siyaset, Yönetim Bilimleri, Mizah, Şiir ve Edebiyat, Kişisel Gelişim, Hukuk-Siyaset-Eğitim Felsefeleri alanlarında 10’dan fazla kitap, yüzlerce makale, bildiri, 1000’den fazla köşe yazısının müellifidir.
Aziz Üstat, Sevgili ve Değerli Hocam;
Bunlar, Heybeliada, Akdamar ve Dinler arası diyaloğ gibi ilim-irfan, akıl-mantık ve dayanaktan yoksun saçmalık, apaçık komiklik ve aptalca şovlarla, şanlı ecdad Osmanlı’nin güncel versiyonuna oynuyorlar. Bu, ciddiyet, bilim, tarih şuuru ve bilhassa mütekabiliyetten yoksun teşebbüslerle Gülünç oluyorlar. Komik oluyorlar.
Siz bu makalede konu hakkında çok haklısınız.
Zira, bunlarda bir zerre Osmanlı asaleti, tarih şuuru ve ruhu olsa, Akdamar’la eş zamanlı olarak AYASOFYA’yı ibadete açarlardı.
Bilmezmi ki bu gaflet ehli ve delailler; Osmanlı Patrikhaneye himayesinde hayat hakkı tanımış; Sapıtan patrikleri derhal darağacına çekmiş; Ayasofya’yı da daima açık tutmuştur.
Haydi, yürekleri,bilekleri, bilinç ve tarihi bellekleri varsa böyle yapsınlar.
Zira, tek taraflı hareket (taviz vermek) vatana ihanettir.
Yüreğine, bileğine sağlık.
Teşekkürler ve selamlar.
Mustafa Nevruz SINACI
Gerek Van Golu (Ermeni Kilisesi) gerekse Trabzon etrafinda cevrilen dolaplar (Pontus),
ve Aysofya Camisi uzerinde oynanan sinsi oyunlar hakkinda bir kac satir yazmak istiyorum.
Sakin, komplo teoricis filan demeyin cunku icra edilen oyunlar, Yunanistan’in , Megail Idea
oalarak bilinen, uzun vadeli startejisinin parcalaridir. Ermenilerle ne alakasi var demeyin, cunku
hem ASALA’yi hem de PKK’ yi egitenler ve lojistik destek verenler, emekli Yunan Subaylaridir.
Bizim se, ne bir uzun vadeli startejimiz var ne de elle tutulur bir DIS politikamiz. Peki,
bizim nelerimiz var, ve, en azindan onlara bile bagli veya saygili kaliyormuyuz? Bir bakalim hele!
1. “Turkiye Turklerindir” – yaptigimiz hic bir icraat bunu desteklemiyor. “Biz satariz”.
2. “Turkiye % 99 muslumandir, Elhamdulillah” – para icin yaptiklarimizi goren gavur olur.
Simdi, bir de bakiniz; Ermeniler ta Amerika’dan gelip, Agri dagina bayrak cekiyorlar.
Yunanlilar, ta Avustralya’dan kopuyor, ve gelip Trabzon’da bir kilise’de ayin yapiyor!
Bana oyle geliyor ki, Ozal zamanindan beri, Turkiye Manav, Tuccar ve Bakkallar tarafindan yonetiliyor.
Adamlar, para ve turizm gelistirme parolasi ile, satmadiklari, giydikleri donlar kalmis.
Bu gun, etrafimizda yasanan, sair tatsizliklar (Irak, Iran, Afganistan, El Kaida…. , Amerika’nin
50 yillik enerji ve kaynaklar politikasinin bir urunudur. Evet, bir yandan Amerika’nin uzun vadeli
dolaplari, diger yandan da, uzun vadeli Yunan sacmaliklari! Ha, bir de Vahabist Araplarin
petrol dolarlai ile Isalmist teroristleri finanse ettiklerini ve onlarin da Halifeligi geri geitrme
planlari oldugunu da unutmayiniz.
Baska, ne diyeyim? Uyanin beyler, uyanin, yakinda donunuz da gidebilir, ciplak kalirsiniz –
ki, bu ne Turkluge ne muslumanliga yakismaz.
Ahmet hocam,
Ellerinize ve yureginize saglik. Konu guzel ve yorumlarinizi cok begendim. Dusuncelerimi Mustafa Nevruz Sivaci dile getirmis. Tesekkur ediyorum…
“Istiklal ve Cumhuriyetine kastedecek düsmanlar, bütün dünyada emsali görülmemis bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanin bütün kaleleri zaptedilmis, bütün tersanelerine girilmis, bütün ordulari dagitilmis ve memleketin her kösesi bilfiil isgal edilmis olabilir. Bütün bu seraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde iktidara sahip olanlar gaflet ve dalalet ve hatta hiyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri sahsi menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakru zaruret içinde harap ve bitap düsmüs olabilir.”Iste burda anlamamiz gereken bu durum gerceklesmis olmasi durumundamiyiz
Biraz aklimiz varsa cözmek zor degil.
Yıllarca,fakir ama onurlu ülke olarak tesmiye ettik kendimizi. Grekistan’ın Enosis projesi vardı,Suriye Hatay’a talipti,Irak ile musul-Kerkük sorunu,İran Şeriat paketleyip gönderecekti,Rusya boğazlarımıza talipti… yıllar yılı komşuları hep düşman belledik ve öylece bilendik. Allah aşkına artık bu bilinçaltı-bilinçüstü korku-kaygı sendromundan kurtulun! Ne bu marazi bölünme kaygısı yahu!Devri selatinde,Kürdistan bir bölgenin adı olarak kullanılmış,Osmanlı bölünmemiş mesela…
Sayın Mustafa Nevruz Sınacı,insan kırkından sonra biraz zor değişir,bu genel bir kabuldür. Sanırım siz de kırkı aşkınsınız. Ve sanırım eğildiğiniz mevzuların yapı karakteri,eleştiriye doyumsuz olduğu için,bütün sinirlerinizi,öfkelerinizi bu yolla boşaltıp dengede tutabiliyorsunuz. Ama analitik bir bakış değildir ve 1990 öncesi Türkiye’nin bürokratik bakışının resmidir. yazılarınızı okudum. Birikim fevkalade,hele başvekil Ali Adnan Bey’i anlatan yazınız son derece dengeli,rahat ve doyurucu bir üslup.. Ama; konunun yönü,bayrağa,toprağa,dile,etnikliğe,azınlığa geldiğinde muvazene tepetaklak oluyor. Yazılarınızdan çok istifade ediyorum ve istifade edeceğim,belirli konular dışında sizden çok istifade edeceğimi düşünüp,sizinle aynı sitede yazmayı bahtiyarlık addediyorum
ellerinizden öptüm,
hürmetler!
Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.
Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.
Yayın Kurulu
Kent Akademisi Dergisi
Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management
Ayın Kitabı
Yazarlarımızdan, Nevin KILIÇ’ın,
Katilini Doğuran Aşklar söz akıntısını öz akıntısı haliyle şiire yansıtan güzel bir eser. Yazarımızı eserinden dolayı kutluyoruz.
Aziz Üstat, Sevgili ve Değerli Hocam;
Bunlar, Heybeliada, Akdamar ve Dinler arası diyaloğ gibi ilim-irfan, akıl-mantık ve dayanaktan yoksun saçmalık, apaçık komiklik ve aptalca şovlarla, şanlı ecdad Osmanlı’nin güncel versiyonuna oynuyorlar. Bu, ciddiyet, bilim, tarih şuuru ve bilhassa mütekabiliyetten yoksun teşebbüslerle Gülünç oluyorlar. Komik oluyorlar.
Siz bu makalede konu hakkında çok haklısınız.
Zira, bunlarda bir zerre Osmanlı asaleti, tarih şuuru ve ruhu olsa, Akdamar’la eş zamanlı olarak AYASOFYA’yı ibadete açarlardı.
Bilmezmi ki bu gaflet ehli ve delailler; Osmanlı Patrikhaneye himayesinde hayat hakkı tanımış; Sapıtan patrikleri derhal darağacına çekmiş; Ayasofya’yı da daima açık tutmuştur.
Haydi, yürekleri,bilekleri, bilinç ve tarihi bellekleri varsa böyle yapsınlar.
Zira, tek taraflı hareket (taviz vermek) vatana ihanettir.
Yüreğine, bileğine sağlık.
Teşekkürler ve selamlar.
Mustafa Nevruz SINACI
Merhaba degerli arkadaslar,
Gerek Van Golu (Ermeni Kilisesi) gerekse Trabzon etrafinda cevrilen dolaplar (Pontus),
ve Aysofya Camisi uzerinde oynanan sinsi oyunlar hakkinda bir kac satir yazmak istiyorum.
Sakin, komplo teoricis filan demeyin cunku icra edilen oyunlar, Yunanistan’in , Megail Idea
oalarak bilinen, uzun vadeli startejisinin parcalaridir. Ermenilerle ne alakasi var demeyin, cunku
hem ASALA’yi hem de PKK’ yi egitenler ve lojistik destek verenler, emekli Yunan Subaylaridir.
Bizim se, ne bir uzun vadeli startejimiz var ne de elle tutulur bir DIS politikamiz. Peki,
bizim nelerimiz var, ve, en azindan onlara bile bagli veya saygili kaliyormuyuz? Bir bakalim hele!
1. “Turkiye Turklerindir” – yaptigimiz hic bir icraat bunu desteklemiyor. “Biz satariz”.
2. “Turkiye % 99 muslumandir, Elhamdulillah” – para icin yaptiklarimizi goren gavur olur.
3. “Ne mutlu Turkum diyene” – Turkiyeyi yonetenler “Turkum” demekten kaciniyortlar!
Basbakan, “Turkum” diyenlere, “etnik boluculuk yapiyorsunuz” diyor!
Simdi, bir de bakiniz; Ermeniler ta Amerika’dan gelip, Agri dagina bayrak cekiyorlar.
Yunanlilar, ta Avustralya’dan kopuyor, ve gelip Trabzon’da bir kilise’de ayin yapiyor!
Bana oyle geliyor ki, Ozal zamanindan beri, Turkiye Manav, Tuccar ve Bakkallar tarafindan yonetiliyor.
Adamlar, para ve turizm gelistirme parolasi ile, satmadiklari, giydikleri donlar kalmis.
Bu gun, etrafimizda yasanan, sair tatsizliklar (Irak, Iran, Afganistan, El Kaida…. , Amerika’nin
50 yillik enerji ve kaynaklar politikasinin bir urunudur. Evet, bir yandan Amerika’nin uzun vadeli
dolaplari, diger yandan da, uzun vadeli Yunan sacmaliklari! Ha, bir de Vahabist Araplarin
petrol dolarlai ile Isalmist teroristleri finanse ettiklerini ve onlarin da Halifeligi geri geitrme
planlari oldugunu da unutmayiniz.
Baska, ne diyeyim? Uyanin beyler, uyanin, yakinda donunuz da gidebilir, ciplak kalirsiniz –
ki, bu ne Turkluge ne muslumanliga yakismaz.
Selam, sevgi ve saygilarla
Kufi Seydali
Ahmet hocam,
Ellerinize ve yureginize saglik. Konu guzel ve yorumlarinizi cok begendim. Dusuncelerimi Mustafa Nevruz Sivaci dile getirmis. Tesekkur ediyorum…
“Istiklal ve Cumhuriyetine kastedecek düsmanlar, bütün dünyada emsali görülmemis bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanin bütün kaleleri zaptedilmis, bütün tersanelerine girilmis, bütün ordulari dagitilmis ve memleketin her kösesi bilfiil isgal edilmis olabilir. Bütün bu seraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde iktidara sahip olanlar gaflet ve dalalet ve hatta hiyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri sahsi menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakru zaruret içinde harap ve bitap düsmüs olabilir.”Iste burda anlamamiz gereken bu durum gerceklesmis olmasi durumundamiyiz
Biraz aklimiz varsa cözmek zor degil.
Yıllarca,fakir ama onurlu ülke olarak tesmiye ettik kendimizi. Grekistan’ın Enosis projesi vardı,Suriye Hatay’a talipti,Irak ile musul-Kerkük sorunu,İran Şeriat paketleyip gönderecekti,Rusya boğazlarımıza talipti… yıllar yılı komşuları hep düşman belledik ve öylece bilendik. Allah aşkına artık bu bilinçaltı-bilinçüstü korku-kaygı sendromundan kurtulun! Ne bu marazi bölünme kaygısı yahu!Devri selatinde,Kürdistan bir bölgenin adı olarak kullanılmış,Osmanlı bölünmemiş mesela…
Sayın Mustafa Nevruz Sınacı,insan kırkından sonra biraz zor değişir,bu genel bir kabuldür. Sanırım siz de kırkı aşkınsınız. Ve sanırım eğildiğiniz mevzuların yapı karakteri,eleştiriye doyumsuz olduğu için,bütün sinirlerinizi,öfkelerinizi bu yolla boşaltıp dengede tutabiliyorsunuz. Ama analitik bir bakış değildir ve 1990 öncesi Türkiye’nin bürokratik bakışının resmidir. yazılarınızı okudum. Birikim fevkalade,hele başvekil Ali Adnan Bey’i anlatan yazınız son derece dengeli,rahat ve doyurucu bir üslup.. Ama; konunun yönü,bayrağa,toprağa,dile,etnikliğe,azınlığa geldiğinde muvazene tepetaklak oluyor. Yazılarınızdan çok istifade ediyorum ve istifade edeceğim,belirli konular dışında sizden çok istifade edeceğimi düşünüp,sizinle aynı sitede yazmayı bahtiyarlık addediyorum
ellerinizden öptüm,
hürmetler!