Deprem geliyor depremmm, bilmeyen duymayan var mı, bu kadar vurdum duymazlık hak mı?..
Bu bir korku tellallığı değil hayatın ta kendisi..
Milat olarak kabul ettiğimiz 1999 tarihinden sonra, bireysel önlem olarak sadece deprem yardım çantası hazırlığımızdan başka, deprem ile ilgili bir çalışmamız yok maalesef..
Milyonların yaşadığı İstanbul da ki yüzbinlerce ev yıkılmayı bekliyor, ya depremden önce yenilenmek için, yada depremde bizi de içine gömmek için..
Tedbir alınmıyor mu, alınıyor tabiî ki de, yine bir tek bizim ülkemize mahsus olan yöntemlerle…. Yani tüm önlemlerimiz depremden sonraki faaliyetler için..
Ani bir şokla yaşadığımız 1999 yılındaki İstanbul depreminin ardından, bir sabah İstanbul’un caddelerindeki turuncu renkli konteynırlarla uyandık..
Bu Marmara`da beklenen olası deprem nedeniyle, Valilik kurtarma çalışmalarını yürütmesi amacıyla kentin 250 noktasına 500 adet Konteynırlar yerleştirdi.
Bu konteynırların içlerine de; jeneratör, Hitli, Sedye, Kazma, Kürek, Eldiven ve Işıldak gibi 35 çeşitli ilkyardım malzemeleri konuldu.
Bu turuncu konteynırların yakınından otobüsle geçerken hep bize depremi hatırlatırdı…
Kimi zamanda bu kocaman turuncu demir kutucuğu bir boğanın ürktüğü gibi deprem korkusu psikolojisinden ürperir iken, kimi zamanda, endişeyle bellediğimiz deprem olur olmaz bizi ilk bu konteynırlar kurtaracak rahatlığıyla seyrediyorduk.
Bir süre sonra bir bir gözümüzden kayboluverdi bu turuncu büyük demir kutular… Hatta unuttuk bile, 30 sene içerisinde mutlaka yaşayacağımız büyük İstanbul depremi ni unuttuğumuz gibi..
Sonra arada bir haberlere çıkmaya başladı yetkili makamların açıklamalarıyla bu bizim gözden kaybolan turuncu koca demir yığını kutularımız…
Meğer vicdansız hırsızların yüzünden bu koca konteynırlar güvenli yerlere çekilmiş. Mesela Okul emniyet binaları, resmi kamu kurum ve kuruluşlarına ait binalardaki yeni noktalara yerleştirildiğini öğrendik…
Gel gör ki vicdansızlığın bu kadarına da pes dedirtecek kadar ahlaksız, gözü dönmüş hırsızlıkla baş edilemez duruma geldi yetkililer.
Bu koca Konteynırlar çekildiği güvenli bölgelerde tam 114 kez soyuldu, ve de soyulmaya devam ediyor…
Konteynırların kilitlerini kıran hırsızlar, içindeki malzemeleri talan ediyor. Konteynırlardan özellikle pahalı malzemeler alınıyor..
Bugüne kadar deprem için en önemli ve pahalı malzemeler olan; 77 jeneratör ile delici ya da kırıcı bir alet olan 80 hilti makinesi çalındı. Ancak çalınanlar bunlarla sınırlı değil. İşte bugüne dek konteynırlardan çalınan malzemelerin bazıları şöyle:
1080 çalışma eldiveni, 450 toz maskesi, 88 el feneri, 57 çekiç, 34 lambalı baret, 56 balta, 23 ilk yardım çantası, 26 hidrolik kriko, 50 el testeresi, 44 matara, 26 megafon, 150 orta boy pil, 402 ameliyat eldiveni, 3 bin metre emniyet şeridi, 15 balyoz.
Çalınan bu istatistiki verilere her gün yeniler eklenerek gazete sayfalarında haber olmaya devam ediyor…
İstanbul`da yaşanan bu hırsızlık vakası, halkı çileden çıkartıyor. Güvenlik kuvveti ne yapsın her bir konteynırın başına bir bekçimi diksin..
Her ne kadar sigortalı olan bu malzemeler yeniden alınıp yerine konsada ben yinede buradan vicdansız hırsızlara sesleniyorum;
Yazıktır, günahtır, deprem olmuşcasına manevi olarak halkımız üzülüyor, üzüyorsunuz..
Bu vicdansızlar işte kadarına da pes dedirttiler..
Unutmayın ki bu malzemeler yarın size de lazım olacak, tabi öbür taraftaki hesaba çekilmenizden önce…
Yazınızı okudum.Sesinizi de duydum.Lakin benim duymamla olmuyor!
Bilgilendirmeniz için teşekkür ederiz.
Çapar Kanat
Çiftçi- Çiğ Süt üreticisi