Ramazan ayında ramazan ile ilgili bayatlamış temcitten kalma, ya da revize edilmiş yazıları yayına sürer çoğu yazar. Allahtan benim şimdiye kadar üç beş ramazan yazımın dışında çok zengin bir arşivim yok. Olsa da yazıyı yeniden tımara çekip yayın pazarına sunacak kadar dumur olmadım henüz.
Ne demiş Mevlana!
“Artık yeni şeyler söylemek lazım cancığazım”…
Öyle ya, ben de herkesin kendi ramazan bavulundaki kirli çamaşırları ortaya çıkarmaya çalışayım dedim ama doğrusu “bunları yazan, mutlaka kendisi yapmış veya uygulamıştır” (ön)yargılamasından da korkmadım değil. İnanın bunların hiç birini ben yapmadım. Ayrıca kim ne düşünürse düşünsün o da ayrı bir konu.
Bir kere ramazan ayı gelir, neler mi olur?
Öncelikle, daha dün gündeme getirdiğim asırların geleneği olan davulcular bir güzel kostüm yenilerler. Haa, kostüm kullananların çoğu, sosyetik veya kentin en yoğun yerlerinin davulcuları. Öyle ya, onlar da sokak parsellemişler şu sokak senin bu sokak benim diye mafyaya para döşenmişler.
Lüks semtlerin dışındaki ücra mahallelerin veya kenar mahallelerin davulcuları, patlak gözlü, çirkin bıyıklı, göğüslerinden kıllar fışkırlış, kalın mor dudaklı, koca kafalı tipler. Özellikle mi seçiliyor belki. Bu konuda bir gelenek sürdürülecekse eğer, (ki ben bu geleneğin revize edilmesinden yanayım) mutlaka belediyeler bu zatları giyim kuşam, iletişim, ses tonlama davranış vb. alanlarda eğitime tabi tutması gerek. Ya da davulcu olup ramazan ayında bavul doldurmak için belli başlı ön şartları taşıyor olmak gerek.
Yoksa bu gidişle, üç-beş sene sonra para toplamak için zile basan davulcuların başlarına tencereyle kaynar su dökülecektir. Benden söylemesi. Ben bile hala bu düzen devam eder diye şimdiden tencerede suyu kaynatmaya başladım. Davulculara fazlaca takmış biraz da bu konuda conta yakmış halimle sakın zile basıp para istemey gelmesinler. Fena haşlarım))))
Sevgili ve dahi saygıdeğer ramazan davulcuları, üstünüze başınıza bakın, cicili bicili kostümler giyin öyle çıkın karşıma. Hem öyle güm gün bozuk plak gibi, bozuk plak gibi, bozuk plak gibi aynı ritimle davul çalmak ta ne. Yok mu sizin ritminiz, besteniz, ahenginiz.
YOK MU SİZİN MANİNİZ,
YOKSA BAŞKA BİR MANİ Mİ VAR, YOK TA MANİNİZ?
Fasaryadan davulcular, duyun sesimi, beni rahatsız etmeye hakkınız yok gecenin ortasında. Ben orucumu hep tutmuşumdur aksatmadan, zaten karşıma cici ve manidar bir davulcu çıkmadığı için ayar olmuş durumdayım fazlaca.
Davulculara takıntımdan kurtularak biraz da Ramazan Bavulcularına geçelim.
Ramazan davulunu anladık ta bavulu ne oluyor demeyin. Sırayla anacığım, sırayla…
“Ramazan Bavulu”nun fermuarı ile cüzdanın (olmayan) fermuarı arasındaki doğrusal ve doğumsal ilişki:
Daha ramazan gelmeden, Ramazan (bey)in gölgesi gelir ya hani. Razanın gölgesi belirdiğinde bizin kibrit kutusu evlerimizin insancıkları, hurraaaaa, marketlere. Sanki ramazan ayında kıtlık var, ramazanın birinci günü sonu saat beşe vurduğunda marketlerin rafları boşalacak.
Bir de kasa önü kuyrukları o ayrı bir dram. Haa, pide kuyruğu olsa hani biraz ramazanda pide kuyruğunda bekliyoruz diye zavallı tesellisi yaparız kendi kendimize.
Ramazan geldiğinde cüzdanın (olan veya olmayan) fermuarı açılır, bavulun da fermuarı açılır. Kadın marketlerde raflardan sepete indirir bir yandan, bir yandan da zihnindeki listeye yeni alınacaklar doğurur. Bu arada arkadan giden tırsak bey de dokuz doğurur. Öyle ya, her raftan inen, cüzdanın fermuarını biraz daha açmakta.
Eskinin Ramazan Bavulu Yeninin Ramazan Kolisi veya Kolibasili:
Her marketin belli günlerde “insört”ü vardır. Türkiye ve Türkiye gibi müslüman ülkelerde Ramazan ayı geldiğinde, bu insörtlere “ramazan paketi” de eklenir. Bu paket asında bizim kastettiğimiz ramazan bavulunun kağıt türevi. Ramazan paketine, market, kullanım süresi yaklaşmış ürünleri, abidik gubidik markaları, hacimli olup ta para tutmayan zerzavatı doldurur. Göz ve koli doldursun diye… Şimdiye kadar ben ramazan paketlerinin öyle çok ta kaçırılmayacak fırsat paketleri olduğunu görmedim. Yanılıyorsam da yanılıyordum. Okuyun siz karar verin. Düşünceleriniz de olursa, yorum yazar (veya yazının kağıt bası yayınları için) mektup yazarsınız.
Ramazan Bavulunun Fermuarı, Ramazan Hatununun Ağzı:
Asla ve asla ve hatta kat’a anlayamadığım evrensel gerçek şudur: Teravih namazında 150 erkekten çıt ses gelmezken, 15 kadından koro halindeki uğultu bütün bir kubbeyi kaplamakta, ve dahi, sık sık söylenen doğaçlama rep ritipleri… Dedim ona, falan filan, dedi bana falan filan. Mübarek cami değil cümle kapısı. Namaz değil komşularla niyaza gidilmiş…. Sadece bu da olsa, teravih, aynı zamanda yüz gösterme, caka satma seansı. Teravih öncesi ve sonrası bayanlara baktığımda, çoğu mübarekEler, podyumdan boşanmış gibi. Sallanan küpeler, allıklar, farlar, kokular mokular….
E vurmadığınız kalmadı demeyin. İnanın vuracak daha çok mevzu var. Her biri kaç senedir karnımı guruldatmaktaydı, yazmaya fırsat bulamadığımdan.
Devamını da bir sonraki pazar yazısına bırakalım, önümüzdeki pazar da yine divan edebiyatı değil “ramazan edebiyatı” yapmaya devam edeceğiz.
Buraya kadar yazımı okuduysanız; daha neler, ozaman ramazan olmasın, oruç tutmayalım, teravihe gitmeyelim demeyin sakın. Tereciye tere satmayın. Sizi gidi siziii!
Ramazan Muhabbeti devam edecek! Allah (riyasız) oruçlarınızı, ve (şa’şaasız) sofralarınızın bereketini artırsın.
Not:
Bu yazı, http://www.bilgiagi.net, http://www.bilgievreni.com, http://www.gazetecanik.com, http://www.kamudanhaber.com, http://www.siyasalforum.net, http://www.gercekgazete.web.tr, http://www.ahmetfidan.com ile, Gerçek Gazete, Balıkesir Demokrat, Gazete Canik vb. kağıt bası gazetelerinde yayınlanmaktadır. Yazarın izni olmaksızın başka hiçbir yayın organında kaynak veya dipnot göstermeksizin kısmen veya tamamen alınamaz, çoğaltılamaz.
Güzel bir yazı hazırlamışsınız sayın hocam sizi can-ı gönülden kutlarım efendim:)
Sayın Fidan
Yazılarınızı devamlı okuyorum efendim.
Derinliğinde yazmak istediğimde,her kokunun içinde ki görüntü unutturur belki, düşüncelerin seslenişinde ki kuyruk seyrini.Saygımla.
HOCAM BU YAZILARINIZ İNSANI GERÇEKTEN AYRI UFUKLARA GÖTÜRÜYOR…ENAZINDAN HAYATI SORGULAMAK YAŞANILANLARI TEKRARDAN GÖZDEN GEÇİRMEK OLANAĞI SAĞLIYOR BUNUN İÇİN ÖNCELİKLE TEŞEKKÜREDERİM SİZE…GELELİM ŞİMDİ YAZNIZIN BAŞINDAKİ İLK CÜMLEYE:^^Ramazan ayında ramazan ile ilgili bayatlamış temcitten kalma, ya da revize edilmiş yazıları yayına sürer çoğu yazar.^^zaten siz bunu yapmış olsaydınız eğer bukadar ilerlemiş ve kendinizi geliştirme olanağı bulamazdınız.siz kendi içinizde bir dünyasınız tabiri caizse?YAZINIZIN SONUNDA İSE gercekten bavulla olan kısmı ayrıca çok begendim?çünkü;insanlar ramazanda sanki kıtlık varmıcasına ve doyumsuzca harcamalar ve savurganlıklar yapıyorlar bunlar cidden dinen ve vicdanen çok yanlış…son olarak şunları eklemek istiyorum müsadenizle,İNSANIN GÖZÜ TOK OLURSA KARINIDA TOK OLUR…HOCAM YAZILARINIZIN DEVAMINI SABIRSIZLIKLA BEKLİYORUZ SAYGI VE SEVGİLERİMLE…