Bilim aslında bu konuyu da açıklığa kavuşturdu ve keşfine devam ediyor. Vücudumuzda hem omurilik (spinal kord) hem de çevrel (periferik) sinir sistemindekinden daha fazlası olan 100 milyon civarında nöronu kapsayan bağırsak sistemimiz yer almaktadır ve 2010 yılının tıbbı bu sistemi İKİNCİ BEYİN olarak adlandırmaktadır.
İKİNCİ BEYİN, kafataslarımızdaki beynimizle bağlantı halindedir. Zihinsel durumumuza kısmen karar verir ve vücudun her tarafında belirli hastalıklarda anahtar roller oynar. Buna rağmen İKİNCİ BEYİN bilinçli düşüncenin veya karar vermenin merkezi değildir.
New York Presbyterian Hastanesi/Columbia Üniversitesi Tıp Merkezi’nde Anatomi ve Hücre Biyolojisi Departman başkanı, yeni oluşan Nörogastroenteroloji alanında uzman ve 1998 yılı kitabı ‘’İkinci Beyin’’ (HarperCollins Yayınevi) in yazarı olan Michael Gershon, “İkinci beyin, büyük düşünce süreçlerine yardımcı olmamakta. Din, filozofi ve şiir, baştaki beyine bırakılmış’’ demiştir.
KAYNAK : Nilay
Amigdala
Amigdalanın beynimizdeki ana fonksiyonunu keşfeden ve bu güne kadar üzerinde bir çok deney yapmış Nörolog Joseph LeDoux bize bu konuda ışık tutmaktadır. Yaptığı deneylerden biri amigdalanın beyin üzerindeki etkisini keserek beynin diğer kısımlarından ayırmasıdır. Amigdalası alınmak zorunda kalan genç bir insanın yaşamı keskin bir değişime girmiş, olayların duygusal anlamını değerlendirmekte bir yetersizlik, bir anlamda duygusal bir körlük oluşmuştu. İnsanlarla iç içe yaşamayı seven, çok iyi konuşabilen bir yapıya sahip iken, yakın arkadaşlarına karşı kayıtsız hatta anne ve babasını tanıyamaz bir halde, herkesten uzak yapayalnız yaşamayı tercih etmişti. Bu kayıtsızlığına karşı yakınlarının çektiği acılara bile duyarsız kalmıştır. Hissetmeyi hatta hissettiklerini hissetmeyi unutmuş gibiydi. Tüm tutkuların, korkuların,üzüntülerin yerini büyük bir sessizlik ve duygusuzluk almıştı. Ağlamayı bile unutmuştu.
Duyu organları aracılığı ile beynimize akan bilgilerin %80 lik payı görme organımız aracılığı ile gerçekleşmektedir. Görsel sinyaller retinadan sinirler aracılığı ile beynimizin talamus bölümüne iletilir. Talamusa ulaşan ham bilgi beynin anlıyabileceği dile çevrilir ve hemen görsel kortekse iletilir. Bu bölümde uygun bir tepki belirlenir. Tepki duygusal ise duygu repertuvarının kaynağı olan amigdalaya baş vurulur. Retinadan iletilen bilginin potansiyeli ( şok edici durumlar) yüklü ise bu defa talamusa ulaşan bilgilerden bir kısmı direk amigdalaya sızar ve hemen duygusal tepkinin başlamasına neden olur. Bu noktada görsel korteksin ne olup bittiğini anlamasına fırsat yoktur. Bundan sonra korteksin yapabileceği tek şey amigdalanın emrettiği tepkileri oluşturmaktır.BASIN
Korku, beynin yarattığı bir illüzyondur. Kişisel gelişim konularında örneğin NLP de uzmanlaşmak isteyen biri korkunun kaynağını bilir. Kaynağı bilinen bir davranışın üstesinden gelmek ise oldukça kolaydır. Duyguları kontrol etme gücü dedik. Bunu nasıl sağlayabiliriz? Duygularınızı kontrol edemezseniz duygularınız sizi kontrol eder. Bu bir kuraldır. Ne yazık ki insanların % 100’e yakını duygularını kontrol edemiyor. Bunu neden yapamıyor? Çünkü kolay bir şey değil.. Şimdi korkunun beyinde nasıl işlendiğini görelim. Hep söylenir bilinçaltı şöyle, bilinçaltı böyle. Fakat kimse bunu tam anlamıyla açıklamaz. Ne olduğunu tam anlamıyla kimse bize anlatmaz. Sadece bazı davranışları örnek verirken, bilinçaltı hakkında fazla bilgimiz olmadığı halde, “bilinçaltına yerleşmiş” falan deriz. Bilinçaltı, otomatik kazanılmış davranışlarımızın kaynağıdır. Buna fobi dediğimiz korkular da dâhildir.
Bilinç ne yapar? Bilinç de sizin bu yazıyı okumanıza yardımcı olur. Eğer okuduğunuzu anlıyorsanız bu bilinciniz sayesindedir.
Beyin ön lobu
Alak suresi
15-16- Hayır, hayır! Eğer o, bu davranışından vazgeçmezse, and olsun ki biz, onu
alnından, o günahkâr ve yalancı alnından tutup cehenneme sürükleriz.
İngiltere’deki Klinik Nöroloji Araştırma Merkezi Yöneticisi Dr. Tonmoy Sherma, psikopat insanların beyinlerini inceledi. Araştırma sonucuna psikopatların beyin işlevleri, normal insanlarınkinden farklı. Kendi kendini kontrol edebilme, olgunluk, düşünüp yargıya varma, nazik olma, karar verme gibi bizi uygar yapan kişilik özellikleri, beynimizin ön lobu tarafından kontrol ediliyor. Normal bir insan beyninin ön lobunda yüksek bir hareketlilik olduğu biliniyor. Bu hareketlilik, insanın duygularının farkına varmasını sağlıyor. Normal insanların sevgi, üzüntü, korku, pişmanlık, suçluluk gibi duygusal reflekslerinin varlığı, kişinin beynindeki ön lobun iyi çalıştığını gösteriyor. Psikopat beyninin ön lobundaki duygusal hareketlilik ise normal bir insan beynine oranla çok az.BASIN
Abese suresi
11- Hayır hayır, sakın. Çünkü o Kur’ân bir öğüttür.
12- Artık dileyen onu düşünür.
Birinci beyne tabi olanlar yani aklını başında toplayanlar bilinçli yaşarlar. Bir şeyin sonucunu görmeden anlamadan o şeyi istemezler. Midelerinin emirlerinde bir hayat sürmezler. Hayat felsefeleri sadece şu üç kelimeden ibaret değildir. Yemek, içmek ve sex. Hayvanlıktan insanlığa terfi etmişlerdir. Hayvanlar ile insanları birbirinden ayıran sıfatların neler olduğunu fark etmişlerdir. İlim sıfatı, irade sıfatı, Kelam sıfatı, Vedud sıfatı, Mümin sıfatı gibi sıfat ve esmaların gereğini yaşarlar.
Sayın Uğur Özaltın
Beyin, omirlik ve bunların işlevleri ile ilgili basit anlaşılır şekilde okuyucuyu bilgilendirme tekniğiniz için teşekkür ederim
Çapar Kanat
Çiftçi-Çiğ Süt Üreticisi
Batı dünyasında adamlar araştırıyor ve eskilerin hikayeleriyle ömür tüketmiyorlar. Tasavvuf ehlinin yüzyıllar öncesinde o günkü insanların anlayabilecekleri düzeyde anlatımlarla anlatmaya çalışmışlar. Bugün ise ilim batıdan yükseliyor ve batı medyası bilimsel gelişmeleri takip ediyor ve destekliyor.
Bizde maalesef zaman uyduruk gündemlerle geçiyor. Boş ve kalıpsız siyasetçilerin zırvalıklarıyla ömürler geçiyor.
İnsanın imtihanı nedir ve neden oruç tutmak gerekli sorularının cevapları batılı bilim adamlarından ve araştırmacılarından geliyor. Müslüman dünyası ise boş uyduruk gündemlerle ve hoca efendi eteği yalamakla pohpohlamakla ömür tüketiyor.