Devletin / Ülkenin Sahipleri, Sahibi Olduğunu Zannettikleri, Sahibi Olmaya Çalışanları, Sahibi Olduğunu Zannedemedikleri, Sahipliğine Çöreklenenleri…
Bu orta başlığı Türkiye’ye göre düzeltirsek; Türkiye’nin Sahipleri, Sahibi Olduğunu Zannettikleri, Sahibi Olmaya Çalışanları, Sahibi Olduğunu Zannedemedikleri, Sahipliğine Çöreklenenleri olarak ifade edelim. Gazetemiz her ne kadar Türkiye’nin ulusal bir yayın organı olsa da böylesi genellemelerde evrensel başlıklar kullanmak durumundayız. Zira dünyada Türkiye’den başka yaklaşık olarak, 222 ülke bulunmaktadır. Aslında bu ülke sayıları 223 te ben akılda kalması açısından ve İsrail terör örgütünü bir devlet olarak saymak içimden gelmediği için bir eksik olarak yazdım.
Sahiplik ve Ülke Olmak
Devlet Olmak ve Ülke Olmak başlığını 2 Şubat 2008 de yine daha önceki bir yazımda dile getirmiştim. Bu yazım zaten bir çok farklı internet haber sitelerinde toplam iki yüz bin den fazla kişi tarafından okunmuştur. “Ülke olmak” konusunda bu yazılarımın birine üstteki link ile atıfta bulundum.
Şimdi bu kategoridekileri teker teker kısaca ortaya koyabiliriz.
Devletin / Ülke’nin Sahipleri:
Genel anlamda sahipliği, (iyelik) hukuksal anlamda, ekonomik bedel ödeyerek, bağışla veya miras yoluyla elde edilen maddi manevi değerler olarak tanımlayabilirim. Ancak ülke / devlet sahipliğine geldiğimizde bu tanım doğrudan kullanılamaz. Zira ödenen bedel farklıdır savaşlarda kazanılan zaferdir ve çoğunlukla bu bedel miras yoluyla geçmiştir.
Yok eğer devlet bir başka büyük devletin lütfuyla kurulmuş ise, oradaki sahipliği başka bir kategorizasyonda tanımlamak gerek.
Bütün bunlara rağmen haberi bile olmaksızın dedesinden miras olarak kalan üstünde yaşadığı toprak ve o torağın üzerindeki ülke ve o ülkenin idari yapısı olan devlet ile hukuksal anlamda bir aidiyet (vatandaşlık) bağı bulunmayanlar ile, bu sıfata layık olmayan/olamayan vatan hainleri de yine devletin sahibi olamaz.
Devletin sahibi olmak için öncelikle o devlete vatandaşlık bağı ile bağlı olmak, sonra o devlete sadık olmak gerek, sonra o devletin yönetimine bilfiil doğrudan veya dolaylı olarak katılmak gerek. Bu şartları taşıyan her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı Anadolu, Kıbrıs adası ve kısmen de Avrupa kıtası üzerinde bulunan “Misak-ı Milli” sınırlarıyla çizilmiş topraklar üzerinde bulunan ülkenin ve bu ülkenin siyasal yönetimi olan Türkiye Cumhuriyeti devletinin sahibidir.
Şimdi ülkenin genel anlamda sahibi olmanın tanımını yaptıktan sonra diğer kategorik incelemelerimizi de yapalım.
Devletin / Ülkenin Sahibi Olduğunu Zannettikleri:
Devletin / Ülkenin sahibi oluğunu zannettikleri, aslında devletin ülkenin sahibidirler sözde ama ne devletten ne ülkeden ne ülkenin veya devletin yönetiminden, tehditlerinden, politikalarından haberi olmayan, hayatı bodoslama yaşayan, vatandaşı olduğu devletin 3 tane başbakanının veya 2 Cumhurbaşkanının bile adını sayamayacak kadar gaflette olan GÜRUH un ait olduğu gruptur.
Bu grup ot gibi yaşarken, ne kokan ne bulaşan cinsten, “ülke elden gidiyor” sözüne karşın “hıı, öyle mi” ya da (zavallıca) “aman bize malımıza mülkümüze yaşam düzenimize) bişey olmasın da nereye giderse gitsin diyenler. Bunlar ülkenin zavallı sahipleridir. Bu halleriyle dolaylı yönden ülkenin hainleridir. Zira sahiplik, sahip çıkmayı gerektiğinde bunun için fedakarlıkta bulunmayı gerektirir. Bu kategorideki ülke nüfusu yaklaşık olarak nüfusun yüzde 40 ına yakındır.
Her hangi bir seçim anketi düzenlendiğinde kararsızların yarıdan fazlası bu tür insanlardan çıkar. Bu türlerin fikirleri ve tercihleri yoktur zaten. Olmasına da gerek yoktur kendilerince.
Devletin / Ülkenin Sahibi Olmaya Çalışanları:
Devletin gerçekte sahibi olup ta o devletin çöreklenmiş klikleri, mandacıları, sömürgecileri vb. farklı noktalardan destek alan yönetim kastı tarafından kendilerinin devlet yönetimine katkılarının engellendiği, engellenmeye çalışıldığı bir topluluktur. Bu kişiler gerçek anlamda devletin sahibi olmalarına rağmen devletin gerçek sahibi olmayıp ta devletin (sözde) sahipliğine çöreklenenlerin etkisi, tehdidi, yer yer zorlamalarıyla fırsat verilmeyen insanlar topluluğudur.
Ülkede parlamento dışında kalan (tutulan) muhalefet partilerinin üst ve orta düzey yöneticileri hariç emekçileridir. Zira marjinal parlamento dışı muhalif partilerin yönetimleri de çoğunlukla ülkenin sahibi olmaya çöreklenen klikler tarafından satın alınmış olabilmektedir. Bu kategorideki insan kitlesi yaklaşık ülke nüfusunun yüzde 60 ına kadar çıkabilir. Bu gruptaki kişiler çoğu zaman siyasal tercih olarak kötünün iyisi mantığıyla büyük partilere “kerhen” oy verseler de, içten içe devletin egemen (çoğunlukla satın alınmış) güçlerine karşı her fırsatta mücadele ederler.
Yalnız bu kategorideki insanların yüzde 30 a yakını, bir kısım klikler tarafından satın alınan partilerin üst düzey yöneticileri tarafından yönlendirildiklerinden mücadelelerinin çoğu ülke hayrına değil ülke zararınadır ancak bu kitlenin bundan haberi bile yoktur. Bu durumun ayırt edilmesi, ülkenin buhran dönemlerinde o parti veya örgütlerin davranışlarıyla belli olabilir. Ya da dolaylı olarak parti veya örgüt politikalarından belli olur.
Devletin / Ülkenin Sahibi Olduğunu Zannedemedikleri, (Zannettirilmedikleri)
Bu gruptakiler aslında kendilerini devletin gerçek sahipleri zannederler. Çünkü olar ülkenin sahipliğine çöreklenen bir avuç klik tarafından satın alınmış, beyinlerine nüfuz edilmiş, sömürgecilerin veya mandacıların doğrudan veya dolaylı emrine girmiş yüksek gelirli grubudur. Bu kitle ülkenin sahipliğine çöreklenenlerin yegane yemlenme alanıdır. Bu gruptakiler ile ülkenin sahipliğine çöreklenenler arasında çok çok yüksek menfaat ilişkileri bulunmaktadır. Bu grubu oluşturan insanlar, nüfusun yüzde birini bile oluşturmazlar.
Bu grup ülkenin gerçek sahipleri olduğunu iddia etseler de, ülkenin gerçek sahiplerince eninde sonunda açığa çıkarılacaktır, çıkarılmaktadır. Aslında burası ayrımın veya kategorizasyonun en hassas noktasıdır. Zira satın alınmış kişiler tarafından ustaca nüfuz edilmiş bir takım oligarşik kesimler onyıllarca kendilerini bu psikolojiye angaje etmişlerdir. (ergenekon ve kontrergenekon sürecinin yöneticileri bu hassas noktanın iki ayrı cephedeki sinir uçlarıdır)
Devletin ülkenin gerçek sahibi olduğunu iddia eden, devletin sahipliğine çöreklenenlerce satın alınmış bir avuç kitle, devletin gerçek sahipleri var oldukça bu emelleri zan aşamasında kalmaya mahkumdur.
Devletin / Ülke’nin Sahipliğine Çöreklenenleri:
Devletin ülkenin sahibi olduğunu zannedemeyenler, devletin gerçek sahiplerince bozguna uğratılanlar / uğratılacaklar tarafından siyasal olarak desteklenen, aynı şekilde devletin sahibi olduğunu zannedemeyenleri büyük ekonomik menfaatlerle satın alan doğrudan Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Düşmanı olan dış mihraklardır.
Bunlar asırlarca Türkiye ve Türkiye gibi devletleri bir avuç seçkin temsilcileriyle elinde tutmaya çalışmışlar ve bunda kısmen de başarılı olmuşlardır. Bunlar kötü huylu tümörlerdir. Tamamıyla kazınması bütün bir metabolizmanın sonu olabilir. Bu da ayrı bir konudur.
Devletin ülkenin gerçek sahipleri ise, ülkenin sahipleri kategorisindekiler ile, ülkenin sahibi olmaya çalışanlarının toplamıdır. Bir ülkenin vatandaşı olup sadece (devlet zoruyla) vergisini ödeyen herkes o ülkenin gerçek sahibi olamaz. Devletin gerçek sahipliği için uğraş vermek emek vermek gerek.
Not:
Bu yazı, http://www.bilgiagi.net, http://www.bilgievreni.com, http://www.gazetecanik.com, http://www.kamudanhaber.com, http://www.siyasalforum.net, http://www.gercekgazete.web.tr, http://www.ahmetfidan.com ile, Gerçek Gazete, Balıkesir Demokrat, Gazete Canik vb. kağıt bası gazetelerinde yayınlanmaktadır. Yazarın izni olmaksızın başka hiçbir yayın organında kaynak veya dipnot göstermeksizin kısmen veya tamamen alınamaz, çoğaltılamaz.
hocam siz bende hocalıgı bırakın direk,devlet bakanı olun devletimizin sizin gibi elit kişilere ihtiyacı var kesinlikle yazınış çok ama çok hoş olmuş kaleminize ve yüreginize sağlık iyiki varsınız hocam benim….
Çok analitik bir yazıydı…
Ülkenin vatandaşlarının her zaman sahiplenme yarışına girmesi başka, birilerinin veya bir kesimin, zümrenin kendisini tek sahibi olarak ilan etmesi başkadır. Kategorik incelemenizde bu konuya yeterince açıklık getirmişsiniz zaten.
Saygılarımla…