Sevgili okurlarım. Eğitim-öğretime bakış yazımla, gördüğüm o dur ki ülkemizin dışa bağımlılıktan kurtulması için üç temel bileşen, yeniden çağın gereklerine uygun yapılandırması gerekir. Önemli gördüğüm bu temel bileşenlerin başında ise eğitim sistemi gelmektedir. Eğitime paralel olarak, tarım ve hayvancılık, aynı zamanda insan ve hayvan sağlığı gelmektedir.
Sevgili okurlarım. Eğitim derken, eğitim genel anlamda emperyalist işbirlikçilerin uyguladığı kapitalist düzene karşı muhalifliği, halkçı ve sosyal düzene karşıda reformculuğu temsil etmesi gerekir. Eğitimin düzenlenmesinde dikkat edilmesi gereken hususlar, çağın gereklerine uygunluğu dikkate alınmasıyla birlikte, Atatürk ilkeleri ışığında, laik, demokrattık, sosyal ve çağdaş hukuk kurallarını kapsayan, evrensel değerleri içine alan bir program ve müfredatı içermelidir. “Eğitim-öğretimde” hazırlanması gereken böyle bir müfredatın uygulamasının önündeki bütün engellerin kaldırılması gerekmektedir.
Sevgili okurlarım. Bu düşünceler ışığında, ülkemizin gerçekleri göz ardı edilmemelidir. Anayasal kazanımlarının korunması, planlı kalkınma hedefinin gerçekleştirilmesi ve toplumsal eşitsizliklerin giderilmesi dikkate alınmalıdır. Siyasi iktidarlar değişmiş olsa bile, Milli Eğitim politikaları değişmeden, ülkenin geleceğini düşünen nesillerin yetiştirilmesi hedeflenmelidir. Çocuklarımız çağdaş, laik ve demokratik eğitimin-öğretim uygulanması sonucunda, üretime katılmış olsunlar. Aksi halde, verimlilikten söz etmek beyhudelik olur. Ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik darboğazın aşılabilmesi için, bu günkü eğitim-öğretim sisteminin kökten değiştirilmesi kaçınılmazdır.
Sevgili okurlarım. Öncelikle bilmeniz gerekir ki, Atatürk ilke ve devrimlerini esas alan hususları sıralayacak olursam, ancak ve ancak laik, demokrattık ve çağdaş bir eğitimin uygulanmasıyla başarabiliriz. O nedenle, eğitime-öğretime yüklenmesi gereken işlev, her zaman planlı kalkınmaya açık, ama emperyalist düzen sömürüsüne kapalı olmalıdır. Köy Enstitüleri modeline uygun düşen, yapay zekâyı öne çıkaran bir eğitim-öğretim ilkeleri saptanmalıdır. Saptanması gereken böyle bir eğitim programının hayata geçirilmesi sonucu, topyekûn olarak halkı kucaklayan ve o halkın diline, dinine, mezhebine, ırkına ve yerleşim alanlarına bakmadan, gerçekleştirilmiş olmalıdır.
Sevgili okurlarım. Kısacası, laik, demokratik ve çağdaş eğitim-öğretim politikalarında genel amaç, eğitimin tamamen parasız hale getirilmesi gereklidir. Bu ilkelere paralel, öğretmenlerin yetiştirilmesi ve öğretmenlerin ekonomik sıkıntıları dikkate alınması yanında, onların lojman ihtiyaçları da karşılanmalıdır. O zaman öğretmenler, Atatürk ilke ve devrimlerine bağlı ve evrensel değerleri içinde barındıran, müfredatı gönül rahatlığı içinde uygulayabilsinler. Söylemek istediğim o ki, gelişmiş ülkeler arasında olmak istiyorsak, onlarla yarışabilmemiz için, bilgi yüklü çocukların yetiştirilmesi gerekir.
Mürsel ADIGÜZEL
Eğitimci Yazar ve Halk Şairi