Pek severim pazarda gezmeyi, tazecik otlar, rengarenk meyveler ve sebzeler arasından seçimler yaparak alışveriş etmeyi, pazarlık yapmamaya çalışırım pek gerek kalmaz bazen çünkü,
“pembe domatesin kilosu kaç lira?” diye sorduğum da , (atıyorum)
“50 tl “ der satıcı,
“iyiymiş “ derim gülümseyerek ve başka tezgaha giderken satıcı arkamdan seslenirse,
“gel 45 tl olur sana” derse
“iyi o zaman hepsini satın alıyorum” derim çok sevdiğim ürünler için…
Aynen de böyle oldu. Çok severim pembe domatesi, incecik kabuklu mis kokulu, pembe domatesleri bahçesinde yetiştiren satıcı kendiliğinden indirim yapınca
“hepsini satın alıyorum” dedim gülerek.
Tarttı ve borcumu söyledi, ücretini ödedim çantama aktaracaktım ki tam da yanıbaşında ki başka bir satıcının limonlarını gördüm
“dur” dedim “önce limonları aktarayım ki, olgun şahane domatesler ezilmesin çantamda…”
Epeyce bir limon aldım, ücretini ödedim ve ayrıldım tezgahtan , başka şeylerde alıp eve döndüm.
Eve döndüm ki ne göreyim pembe domatesleri almayı unutmuşum, bayağı üzüldüm.
Kızım;
“anne boşver ne olacak canın sağolsun…))” dedi ama ne fayda,
“yaa kızım inan ki ücreti önemli değil , ben şimdi bir hafta pembe domates olmadan ne yaparım, markettekileri sevmiyorum, üstelik de sezonu bitiyor artık, başka pazarda da o kadar güzel ve çok bulamam, neyse” deyip kapattım konuyu.
Tam bir hafta sonra
“gidiyorum pazara Berşan, pembe domates hakkımı bir arayacağım, şansımı bir deneyeceğim…)))”
dediğimde kızım,
“anne hiç zannetmiyorum adam seni hatırlamaz bile o kadar kalabalıkta…))”
“ benim de umudum yok ama bir şansımı deneyeceğim sadece…))”
Büyük pazara gittim, bu sefer daha da kalabalıktı, fındık dönüşü, okullar açılacak, iğne atsan yere düşmeyecek kadar kalabalıkta geçen hafta ücretini ödediğim ama unuttuğum, aynı yerde ki tezgaha yöneldim, baktım satıcı aynı ama pembe domatesleri yok bu sefer.
Satıcının karşısına geçtim ve ben daha ağzımı açmadan,
“abla yaaa geçen hafta pazar bitene kadar bekledim seni geri gelmedin, ben seni başka alışverişler yapıp geri döneceksin zannettim, köye tekrar götürmeyeyim diye sattım domatesleri”
Tam “olsun ne yapalım” diyecektim ki cebine davrandı ve ödediğim miktarın aynısın bana uzatarak,
“buyur abla paranı, kusura bakma” dediğinde ne diyeceğimi bilemedim, miktar hiç önemli değil, davranışın güzelliği karşısında , satıcı kardeşimin dürüstlüğü karşısında ne diyeceğimi bilemedim.
Pek ala hatırlamayabilirdi, yada hatırlamıyor numarası yapabilirdi ücreti ödediğim konusunda, hiç bir şekilde ıspatlıyamazdım zaten bir kez söyleyecek, uğraşmayacaktım ama satıcı kardeşim o kadar candan, içten davranınca,
“çok teşekkür ederim, hatırlayacağınızı pek ummuyordum ama madem hatırladınız o zaman ben parayı geri almıyorum, tezgahtan alışveriş yapayım”
deyince yine çok samimi ve mahcup bir şekilde,
“abla bu hafta pembe domatesim yok ki , kalmadı artık.. Sen de pembe domates seviyorsun”
Deyince gülümsedim ister istemez artık nasıl bir sevecenlikle alıyorsam pembe domatesleri, çünkü bütün yaz aynı yerden satın almıştım, arada sırada da çeri domatesler…
“o da yok” demişti diğerlerini satın almayayacığımı bilerek
“kısmet değilmiş ben kendim unuttum, ne yapalım, bir daha ki yaza inşallah…
“hakkını helal et abla”
“asıl sizler helal edin hakkınızı, her şey o kadar emekle yetişiyor ki, toprakla uğraşanlar olmasa ne yaparız.sadece çok fazla ilaç ve suni gübre kullanmayın yeter ki, hiç kullanılmadan olmuyor artık biliyoruz…
Not: Fotoğraf çok değerli arkadaşım Aylin Özsöz’ e aitdir ve kendisi ayrıca çok güzel sepetler örmektedir.