Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Pazar, Aralık 14, 2025
  • Giriş Yap
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Yazar Portal | Turkiye Interaktif Kose Yazarı Gazetesi
Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
Anasayfa Edebiyat & Sanat Edebiyat

Masal Değil, Gerçeğin Ta Kendisi

Hüseyin ERKAN Yazar Hüseyin ERKAN
04 Kasım 2024
Edebiyat, Hüseyin ERKAN
0
Biz Ne Güne Duruyoruz Burada
401
Paylaşma
5k
Görüntülenme
Facebook'ta PaylaşTwitter'da Paylaş

emleketimden İnsan Manzaraları 493

Masal Değil, Gerçeğin Ta Kendisi

 

TÜRK KAHVESİ

Bir kahve içtim orta şekerli

Falıma baktım

Bakmaz olaydım!

Uzun bir yol görünmüş bana

Gurbet var, ayrılık var

Koca bir canavar açmış ağzını

Türlü türlü tuzaklar…

Biçare kahvecik neylesin

Gönlümde kırk yıl hatırı var.

Bahattin GEMİCİ

(Turnaların Kanadında)

Başka ülkelerde nasıldır bilmem ama bizde öğretmenlerin çoğu, öğrencilerin soru sormasından hoşlanmaz. Oysa her derste mutlaka sorular sormalıdır öğrenci. Yoksa eğitim değil ezberciliktir; yaptığımız iş. Boşa emektir yani. Kurumun adı okul, enstitü, üniversite ya da eğitim fakültesi de olsa

her çeşit düşüncenin özgürce tartışılmadığı her kurum gerçekte bir medresedir.

Doğru mu yanlış mı, ona siz karar verin: Mesleğimin ilk yıllarından başlayarak kendimi “hoca”, “müderris”, dersine girdiğim sınıfın kralı, hükümdarı olarak değil, öğrencilere ve düşüncelerine saygı duyan bir “öğretmen” olmaya çaba gösterdim. Ve hiç pişman olmadım; bu tutumumdan.

İstiyordum ki söylediğim her sözü, ortaya koyduğum her düşünceyi doğru kabul etmesin öğrenciler. Kim söylerse söylesin, kim yazarsa yazsın dinlediği, okuduğu her şeye gözü kapalı evet demesin. Kolay değildi; o güne dek hep aksinin doğru olduğuna inandırılmış gençlere bunu benimsetmek. Yılmadım ama. Zamanla, “Bu konuda ben sizin gibi düşünmüyorum öğretmenim.” deme gücü ve cesaretini gösteren öğrencilerimi görünce nasıl sevindiğimi bilemezsiniz.

60 küsur yıl geçtiği halde beni hâlâ arayıp soran öğrencilerimle bu tür bir duygu ve düşünceyle birlikte yoğurmuştuk tüm dersleri. Ders kitabını baştan sona ezbere bilmenin hiç mi hiç değeri yoktu; benim için. Özellikle mesleğimin üçüncü yılından başlayarak yazılı sınavlarda sorulardan sonra şöyle bir not yazdırıyordum:

“Ders kitabınızdan, not defteriniz, sözlük, atlas ve benzeri yardımcı kitaplardan yararlanabilirsiniz.”

Pek çok okurumun, “Şaka yapıyorsunuz. Olur mu hiç öyle şey? Ne biçim sınav bu? Daha başlamadan sınav, ‘Tüm defter ve kitaplar kapalı olarak sıranın içine!..’ diye uyarır öğretmenler.“ diyeceğini biliyorum. Haklılar tabii. Sınavdaki soruların yanıtları varsa o kitap ve defterlerde, elbette anlamsız olur böyle bir sınav.

Dersleri düşünsel ve eleştirel bir anlayışla işlemeye başladıktan sonra sınavları da bu yönteme uyarlamaya başlamıştım. Hele hele mesleğimin dördüncü ders yılında Ankara Hasanoğlan Atatürk İlköğretmen Okulu’na atandıktan sonra tüm ders ve sınavlarda bu yöntemi uyguladım hep. Girdiğim sınıflarda derse başlamadan önce, yasal olarak uygulamak mecburiyetinde olduğum “Müfredat Programı”ndaki o dersin ‘Amaçları’nı okuyup her paragrafını tartıştık. Sonra, “Bu amaçlara ulaşmak için derslerimizi nasıl işleyelim?” sorusunu bir söyleşi ortamında özgürce konuştuk. Ve sonunda neredeyse oybirliğiyle ezbere dayanmadan soru sorup tartışarak işlemeye karar verdik; derslerimizi.

-2-

Dicle İlköğretmen Okulu’nda çalıştığım üç yıl boyunca Türkçe, edebiyat ve kompozisyon dışında hiçbir derse girmedim. Ödenecek ek ders ücretinden yararlanmamayı da göze alıp Hasanoğlan’da da değiştirmedim; bu tutumumu. Niçin mi? Başka dersler için yeterli görmüyordum; çünkü kendimi.

Sonradan ME Bakanlığına genel müdür olarak atanan Fikret Öztürk, müdür başyardımcısı idi. Müdür Nâzım Esen’den çok o yönetiyordu okulu. Bir gün:

“Erkan Bey, branşınız dışında başka derse girmeme tutumunuzu anlıyor ve saygı duyuyorum. Ancak öğretmen yetersizliğinden dolayı iki sınıfın sosyal bilgiler dersleri boş geçiyor. Öğrenciler gürültü yaparak yan sınıfları rahatsız ediyor. Rica etsem, bu sınıfların derslerini alır mısınız? Zarar yok, ders işlemeyin. Kürsüde oturup gürültü yapılmasına engel olun, yeter. “ deyince iş değişti.

Neden mi? Öğretmen yokluğundan boş geçiyordu dersler. Nasıl, “Hayır, olmaz” diyebilirdim, böyle bir durumda ben! “Bugüne dek hiç girmedim; bu derse ama hay hay, olur” deyiverdim hemen.

Ve o akşam, açtım “Müfredat Programı”nı, açıp dikkatle okudum; “Sosyal Bilgiler Dersinin Amaçları”nı. Okudukça şaşırdım. Tam da benim düşündüğüm, öyle olmasını istediğim şeylerdi yazılanlar. Sözgelişi; “Fransa konusunu işlemekteki amaç, o ülkenin dağlarını, nehirlerini, şehirlerini

ezberletmek değil, niçin orada iklim, tarım, endüstri ve ekonomi öyle de bizde neden böyle sorusunu düşünmek, tartışmak…” diyordu. Tarih ve yurttaşlık bilgisi konuları için de öyle güzel amaçlar vardı ki!.. Oysa benim hiçbir öğretmenim tarihi de öyle işlememişti, coğrafyayı da…

Kim, ben mi ders işlemeyip kürsüye geçip oturacağım? Hiçbir işe yaramadan, bomboş… Tutmayın beni! Zevkle, coşkuyla işlerim; amaçları böyle güzel belirtilmiş bir dersi ben. Okutulan ders kitabını inceledim. Müfredattaki amaçlar gözetilmemiş. Olsun, sorun değildi; bu benim için.

İlk girdiğim sosyal bilgiler dersine de müfredattaki o dersin amaçlarını okumakla başladık işe. Öğrenciler de ilk kez duyuyordu; iki yıldır gördükleri bu dersin amacını. Yalnızca okuyup geçmedik.

Tartıştık, anlamaya çalıştık; her paragrafı. Ve yine şu soruya gelip dayandık: “Ne yapalım, nasıl yapalım da ulaşalım bu amaçlara?” Birkaç ders, bu soruya yanıt aradık. Bulduk ama sonunda.

Öyle bir karar verdi ki öğrenciler, inanamazsınız. Kendileri için en zoru seçtiler. Onlar hazırlayacak, onlar sunacaklardı dersi sınıfta. Ders kitaplarındaki bilgileri tekrar etmeyeceklerdi ama. Soru sorarak tüm sınıfla birlikte işleyip tartışacaklardı; o haftaki konuyu. Atlas, harita, küre gibi var olan tüm ders araç ve gereçleri ile konuyla ilgili yardımcı kitaplarından mutlaka yaralanacaklardı.

Ben mi? Ben arka sıralardan birine geçip oturacak, bir öğrenci gibi izleyecektim dersi. Soru sorarak… Çıkmaz sokaklara girildiğinde yeni bir yol açarak…

“Ama gençler, niçin böyle bir yöntemi seçtiniz? Öteki öğretmenleriniz gibi dersi ben anlatsam, siz hiç soru sormadan sürekli not tutsanız, sınavları da bu notlarla ilgili sorularla yapsam bu sizin için daha kolay olmaz mı?” dediysem de:

“Evet, bizim için daha kolaydır; o yöntem ama bazı şeyleri ezberlemek dışında hiçbir şey öğrenemeyiz ki o zaman. Ve üstelik çok sıkıcı olur; o dersler. Yazık olur; sizin de bizim de onca zamanımıza ve onca emeğimize” demişti; o sevgili gençler.

Benim yerimde olup da nasıl sevmezsiniz; o değerli gençleri!

Benim yerimde olup da nasıl saygı duymaz, nasıl kibar ve nazik davranmazsınız; böyle düşünebilen seçkin öğrencilere!

Sanmayın ki öyküdür, masaldır, hayaldir; bu anlattıklarım. Hayır, hayır! Gerçeğin ta kendisi… Bakarsınız, bir gün o gençlerden biri çıkıp anlatır; o derslerin öyküsünü.

Hüseyin ERKAN

0535 371 74 83

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Paylaş
Etiketler: ders kitabımıznot defterimiztürk kahvesi
Önceki Yazı

Konuşsam Dilim Yanar

Sonraki Yazı

Güneşin Doğuşu

Hüseyin ERKAN

Hüseyin ERKAN

İlişkili Yazılar

Aralıkta
Edebiyat

Güllü

14 Aralık 2025
5k
Aralıkta
Edebiyat

Aralıkta

12 Aralık 2025
5k
Sevgilerim Büyüdükçe
Edebiyat

Sevgilerim Büyüdükçe

10 Aralık 2025
5k
Bir Yunus Gazeli
Celalettin KURT

Bir Yunus Gazeli

10 Aralık 2025
5k
Sonraki Yazı
Güneşin Doğuşu

Güneşin Doğuşu

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

  • Trendler
  • Yorumlar
  • En son
Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

Aşık Veysel ve Kara Toprak Türküsü Hikayesi

22 Mart 2019
Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

Ayak Tabanına Veya Göğüse Vicks Sürmenin Faydası Yok

24 Ocak 2016

Yok Saymak

28 Mart 2020

Yıldızname Baktırmak Günah mı…Günah…

09 Haziran 2022

Keltepen’in Taşları /Şu Akkuşun Gürgenleri

18 Nisan 2020
Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

Göyçe Zengezur Türk Cumhuriyeti

21 Eylül 2022

Tüketicilerin Süt Tozu Dilekçeleri!

97

Fethullah Gülen’e 19 Soru

72

Ayasofya Açılsın Zincirler Kırılsın

70

İslâm Dışı Bir Uygulama: Çocuk Sünneti…

45

Gıda Mühendislerinin Petek Ataman’a Çağrısı

40

Şarkı Sözü Alan Var mı?

39
Çözümsüzlük (l)

Çözümsüzlük (l)

14 Aralık 2025
Gönüllü Sağlıkçı

Gönüllü Sağlıkçı

14 Aralık 2025
Hediye Kitap (l)

Hediye Kitap (lll)

14 Aralık 2025
Aralıkta

Güllü

14 Aralık 2025

Halkın İradesi

13 Aralık 2025
Gençlik Nereye?

Gençlik Nereye?

13 Aralık 2025

Köşe Yazarları

Türkiye Deprem Haritası

 

Ayın Sözü

Lütfen Duyarlı Olalım!

de, da vb. bağlaçlar ayrı yazılır.

Cümle bitişinde noktalama yapılır. Boşluk bırakılır, yeni cümleye büyük harfle başlanır.

Dilimiz kadar, edebiyatımıza da özen gösterelim.

Arşiv

Sosyal Medya’da Biz

  • Facebook
  • İnstagram
  • Twitter

Entelektüel Künyemiz!

Online Bilgi İletişim, Sanat ve Medya Hizmetleri, (ICAM | Information, Communication, Art and Media Network) Bilgiağı Yayın Grubu bileşeni YAZAR PORTAL, her gün yenilenen güncel yayınıyla birbirinden değerli köşe yazarlarının özgün makalelerini Türk ve dünya kültür mirasına sunmaktan gurur duyar.

Yazar Portal, günlük, çevrimiçi (interaktif) Köşe Yazarı Gazetesi, basın meslek ilkelerini ve genel yayın etik ilkelerini kabul eder.

Yayın Kurulu

Kent Akademisi Dergisi

Kent Akademisi | Kent Kültürü ve Yönetimi Dergisi
Urban Academy | Journal of Urban Culture and Management

Ayın Kitabı

Yazarımız, Sedayi ALTUN’dan,

“Bir Eğitim Yolcusu” adlı güzel bir eser. Yazarımızın eseri, yine bir yazarımız ve Karadeniz Şairler ve Yazarlar Derneği yönetim kurulu üyemizin sahibi olduğu Ateş Yayınlarından çıkmıştır. Kendilerini kutluyoruz.

Gazetemiz TİGAD Üyesidir

YAZAR PORTAL

JENAS

Journal of Environmental and Natural Search

Yayın Referans Lisansı

Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.

Bilim & Teknoloji

Eğitim & Kültür

Genel Eğitim

Kişisel Gelişim

Çocuk Gelişimi

Anı & Günce

Spor

Kitap İncelemesi

Film & Sinema Eleştirisi

Gezi Yazısı

Öykü Tefrikaları

Roman Tefrikaları

Röportaj

Medya

Edebiyat & Sanat

Sağlık & Beslenme

Ekonomi & Finans

Siyaset & Politika

Genç Kalemler

Magazin

Şiir

Künye

Köşe Yazarları

Yazar Müracatı

Yazar Girişi

Yazar Olma Dilekçesi

Yayın İlkeleri

Yayın Grubumuz

Misyon

Logo

Reklam Tarifesi

Gizlilik Politikası

İletişim

E-Posta

Üye Ol

BİLGİ, İLETİŞİM, SANAT ve MEDYA HİZMETLERİ YAYIN GRUBU

 INFORMATION, COMMUNICATION, ART and MEDIA PUBLISHING GROUP

© ICAM Publishing

Gazetemiz www.yazarportal.com, (Yazarportal) basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.
Yazıların tüm hukuksal hakları yazarlarına aittir. Yazarlarımızın izni olmaksızın, yazılar, hiç bir yerde kaynak gösterilmeksizin kısmen veya tamamen alıntı yapılamaz.

Sonuç yok
Tüm sonuçları gör
  • Ana Sayfa
  • Köşe Yazarları
  • Künye
  • Yayın İlkeleri
  • Yazar Müracaatı
  • Kurumsal
    • Misyon
    • Yayın Grubumuz
    • Logo
    • Reklam Tarifesi
  • Yazar Girişi
  • E-Posta

© 2008 - 2021 Yazar Portal | Türkiye Interaktif Köşe Yazarı Gazetesi

Yeniden Hoşgeldin

Aşağıdan hesabınıza giriş yapın

Şifrenimi unuttun?

Parolanızı alın

Şifrenizi sıfırlamak için lütfen kullanıcı adınızı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş yap