Matematik öğretmeni başından geçen olayı açıklayacak, bende kısa hikâye olarak yazacaktım.
Liseye kayıt yaptıracağım için heyecanlıydım. Köyümüzün Kasabaya uzak olması, ev kiralamayı gerektiriyordu. Onun için annem ve babam, ev aramışlar ve üç katlı binanın birinci katını tutmuşlardı. Annem, Kasabanın hafta günü, gelip ihtiyaçlarımı almayı düşünüyordu. Zaten hafta günü kendi ihtiyaçlarını da almak ve ürettiklerini satmak için babamla, Kasabaya gidiyorlardı.
Evi tutmalarına sevindim. Köyden gelmiş olmanın çekingenliğini üzerimdeydi. Hafta sonu gerekli eşyaları getirdik ve evi düzenledik. Yerleştik ama binanın, ahı gitmiş vah-ı kalmıştı. Yıkılacak gibiydi. Merdivenden bir insanın, inmesi evin sallanmasına neden oluyordu.
Kuvvetli bir rüzgâr ve peşinden yağmur binayı yerle bir ederdi. Binanın çökeceği, açıkça görülüyordu. Annem ve babam gitmişler, hafta günü geleceklerdi. Evin pencereleri kapanmıyor ve tarabalar sallanıyordu. Renkli tuğla, binayı hoş hale getirmiyordu.
Kapılar yana eğriydi. Hiçbiri örtülmüyordu. Tahtalar çürümüş kokuyordu. Odanın duvarından, sokak görülüyordu. Okula kayıt yaptırdığıma mı yoksa böyle bir evde kaldığıma mı? Üzülmeliydim. Başka bir okul olmaz mıydı? Böyle bir harabeyi, ne diye tuttuklarına, bir anlam veremiyordum.
Babam manasız ve mantıksız iş yapmazdı. Böyle bir evi hayatta tutmazdı. Nasıl oldu da aldanmıştı. Aklımı toparlayamıyordum. Lavabolar çalışmıyordu. Her dakika bana bir gün gibi geliyordu. Ağlamak istiyorum ama gözümden yaş gelmiyordu. Okulun ilk günü, sınıf arkadaşlarıyla tanıştık. Samimi bir hava da dersler geçti.
Yalnız ev aklıma geldikçe moralim bozuluyordu. Sınıfta üç arkadaş da bizim gibi ev tutmuşlardı. Gün boyu kendimi toparlayamadım, derslerden ruhen uzağım. Parmaklar arasından akıp giden su gibi, konular geçiyor ve onları anlamaktan uzaktım.
Hasta doktorunu bekliyormuş da doktorun kalp geçirdiğini ve vefat ettiği haberi gelmiş. Onun gibi çökmeye ramak kalmış bir evde, derslerin akla gelmesi normal değildi.
Bu çürük evden beklentim, korkumu gideremediği için, yılın değil bir gecenin nasıl geçeceğini düşünmekti.
Sınıf öğretmenimiz, derslere ısındırmak için; Hayatta başarılı olmanız demek, her bakımdan güçlü ve sağlıklı bir iradeye sahip olmanız gerekir, dedi. Bu irade hayatınıza girecek olan, tüm olumsuzluklara karşı, dirayetli olmanızı sağlayacaktır. Onun için her konuda, “başaracağım,” demelisiniz. Konuşması etkili olmuştu. Fakat ev aklıma geldiğinde batıyordum.
Öğretmenimizin verdiği azimle derslerime çalışacaktım. Niyetim düzgün de olsa, yapılacak başka bir yol göremiyordum. Arkadaşlara uyup parka gitmeyecektim. Yine de biraz gezdikten sonra evin yolunu tutmayı düşündüm. Evin yolunu tuttuğumda, karanlık başlamıştı.
Ara sokağa girdiğimde is kokusu ve toz bulutuyla sarıldım. Önümde moloz yığınını görünce şaşırdım. Ev yıkıldı diye bağırdım. Her şeyimiz gitti diye ağlamaya başladım. Aklıma geldi, acaba yanılıyor muyum? Diye. Evi başka sokakta aradım. Rüyada kuyuya düşmüş gibiydim. Bunaldım sokaklarda koşturdum.
Tekrar moloz yığınına geldim ve ağlamayı sürdürdüm. Çevreme bakıyorum, kimseyi tanımıyorum. Yapabileceğim hiçbir şey yok. Nereye gideceğimi bilemiyorum. Fırın kapalı, bakkalda ışık yanıyor fakat kimse yoktu.
Yerime çivilendim ve titriyordum. Hayalimde köydeyim. Meyve ağaçlarına tırmandım. Elmayı ısırdım. Çimende uzandım. Annem inekle geldi. İneği sevdim. Evin yıkılması aklıma gelmedi. Gözümü açtığımda, moloz yığınını gördüm. Titremeye devam ettim ve kaldırımda uzanmışım ve ağlamaya devam ettim.
Bu arada bir elin omuzuma değdiğini hissettim. Ayağa kalktım, kafamı çevirdiğimde ev sahibi olduğunu fark ettim. Sevinemedim, çünkü her şeyimiz gitmişti.
Beni dinler misin? Dedi.
Elimdeki çanta düştü. Bilincimi kaybetmiş gibiydim. Ayakta duramıyordum. Vücudum külçeye dönmüş ve sararmış solmuştum. Ev sahibi olanları anlattı. Okulda olduğun için haber veremedik, kusura bakma. Çünkü çürük evde bir hafta kalman gerekiyordu. Yeni evin boyasını yetiştiremedim. Annen ve baban geldi. Birlikte yeni binamıza taşındınız.
Şimdi oraya gidelim, binanın boyası dün bitti. Sizinkilere haber saldım ve yeni evini hazırladılar. Seni bekliyorlar, dedi.
Yeni binaya gittik. Her şey çok güzel olmuştu. Parka bakıyordu. Geniş ve ikinci kattı. Anneme ve babama sarılarak ağladım. “Ev kâbus gibi üzerime çökmüştü,” dedim. Sevindim, öğretmenlerimin sözleri kulağımda çınladı.
Bundan sonra ders çalışacak ve başarılı olacaktım. Kimseye de uymayacaktım. Sınıfın en iyileri arasında yer alacaktım. Gerçekten böyle de oldu. Sınıfı birincilikle geçtim. Bunun üzerine okul yönetiminin katkılarıyla yatılı liseye aktarıldım. Böylece kiradan da kurtulmuş olduk.
Ev sahibine belgelerimi gösterdim. Ev sahibim okul hayatım boyunca bana burs bağladı.
Kâbus gibi başıma çöken, çürük ev başarıma katkıda bulunmuş oldu.
Hasan TANRIVERDİ