Gün/aydın dostlarım…
Yasamak sevmektir diyorsan… Yaşama sevincini yitirme…
Kollarını aç ________________ Benim adım SABAH… Sevgiye başlangıcım ben…
DİVAN-I KEBİR 3 – MEVLANA
‘Büyük Divan’ anlamına gelen Divan-ı Kebir Hz. Mevlana’ nın heyecanla, gönül coşkunluğuyla söylediği ilahi aşk şiirlerini toplayan kitabın adıdır.
İnsanlığın geçirdiği büyük dönüşümlerin, elde ettiği değerlerin arkasında iki kavram yer almaktadır. “KİTAP” ve “OKUMA”. Hangi alanda olursa olsun somut, yapıcı, ulusal ve evrensel özelliklere
sahip olumlu sonuçların elde edilmesi ancak düşüncenin üretilmesi ile olanaklıdır
Dün olduğu gibi, bugün de gelecekte de “OKUMAK” ve “YAZMAK” insanoğlunun günlük davranışları arasında yer alacak, insanlar düşünce üretip, kendini yenilemek çabasından vazgeçmeyeceklerdir.
Bütün iyi niyetimiz ve çabalarımıza rağmen yazılı bilgi, yazılı kültür birikimi, görsel bilgi edinme yollarının çoğalmasıyla önemli darboğazlara itilmektedir.
Özellikle televizyonun elinde bulundurduğu kolay erişebiliıiik gücü zaten okuma ve yazma alışkanlığı az olan insanımız için, çok önemli bu iki kavram açısından tehlike gibi görünmektedir. Karamsar olmamıza gerek yok. Aynı televizyon sinema sanatımın da gerilemesine neden olmadı mı?..
Üstelik bu oiumsuz gelişmeler okuma alışkanlığının yaygın, yazılı kültür birikiminin geniş olduğu Batılı toplumlarda da yaşanmıştır, yaşanmaktadır.
Okuma, öyle görünüyor ki, içinde yaşadığımız bu “görsel kirlenme” ortamında kişinin kendisiyle, kendi bireyliğiyle yalnız kalabildiği tek alandır.
Kendi içine dönmenin ve kendi usunun ve anlağının bilincine varıp, derinliğine ulaşabilmenin tek yolu da okumaktan geçiyor.
Kitap okuyan nesiller, geleceğin mimarisinin şekillenmesinde büyük önem taşırlar. Bir toplumda kültürlü insanlar ne kadar çoksa, o toplum bir o kadar gelişecektir…
Özellikle çocukların kitap okuma alışkanlıkları, küçük yaşlarda başlamalıdır. Geleceğin yetişkinleri olacak çocukların, daha verimli bir insan olabilmesi için, kitap okuma alışkanlığının kazanılması gerekir.
Bir kitap dünyadan daha geniştir çünkü maddeye düşünceyi katar. Bazı kitaplar tadılmalı bazıları yutulmalı bir kaçı da ağır ağır çiğnenmeli ve sindirilmelidir.
Ve işte sindire sindir okuduğum Hz. Mevlana’nın DÎVÂN-I KEBÎR CİLT 3 den bir seçkiyle günü başlatıyorum Mevlana gibi döne döne günü kapatıyorum. Tıpkı mevsimlerin açıldığı mevsimlerin kapandığı gibi… Her şeyin birbirine karıştığı gibi… Rabbim ki o yücelerin yücesi her şeyi bilir her şeyi görür O’nun verdiği her şey kulunadır. O sever, O yapar, O ikaz edicidir…
Madem biliyoruz Rabbim severek yaratmış kullarını ve dahi biliyorsak ve dahi inanıyorsak gönülden, yürekten, biz kullarda sevmeliyiz Yaratandan dolayı yaratılanları…
Bir Divan-ı Kebir beytinde, Hz. Mevlana şöyle söyler. ‘Ben sözü aşkla söylüyorum. Çünkü dersi aşktan alıyorum. Ben canımı onun önüne koyuyorum, ona armağan ediyorum, çünkü o pek azını kabul eder, her şeyi kabul etmez.’ Hz. İkbal de bir şiirinde ‘Bir müslüman aşık değilse kafirdir.’ demiştir. Hz. Mevlana da ‘Ben aşkı olmayan kişinin insanlığını inkar ederim.’ (Divan-ı Kebir,III/1610) buyurmuştur… Yani bu şiirleri diğer şairlerin şiirleri ile mukayese etmeyiniz; bunlar ilahi aşk ile kendinden geçmiş bir velinin gönlünden gelen sesleridir.
947. EY BAHÇIVAN; SONBAHAR GELDİ!
Müstefilün, Müstefilün, Müstef’ilün, Müstef’ilün
(c. IV, 1794)
“• Ey bahçıvan, ey bahçıvan; sonbahar geldi, sonbahar geldi! Dallarda, yapraklarda gönül derdinin eserlerini seyret!..
• Ey bahçıvan; dikkat et de, ağaçların içten gelen feryatlarını duy! Her tarafta, dilsizce ağlayıp inleyen yüzlerce can var!
• Gözler sebepsiz yaşarmaz, dudaklar sebepsiz kurumaz! Gönlünde bir dert olmadıkça, kimsenin yüzü sararmaz, sapsarı kesilmez!..
• Hâsılı, gam kargası geldi! Nispet verir gibi; “Gül bahçesi nerede, gül bahçesi nerede?” diye sorarak sitemlerle bahçeye ayakbastı!
• Süsenler nerede, ağustos gülleri nerede? Selviler, laleler nerede? Çayır ve çimenler, yeşiller, yeşil elbiseler giyinmiş güzeller nerede? Erguvan nerede, erguvan nerede?
• Meyvelerin dadıları nerede? Ağaçların, herkese, bütün canlılara sunduğu ballı sütlü meyveler nerede? Herkesin canı acıkmış, süte hasret kalmış!
• Güzel sesli bülbül nerede? Huhu diye öten üveyik kuşu nerede? Nerede, güzeller gibi yakışıklı tavuslar, dudukuşları nerede?
• Sanki onlar, Hz. Adem gibi, bir buğday tanesi yediler de, cennetten kovuldular, dünyaya, bu imtihan yerine geldiler; taçları başlarından uçtu, elbiseleri üstlerinden döküldü!
• Gül bahçesi, Hz. Âdem gibi, mahrumiyetlere düştü, her şeyini kaybetti ama ümidini kaybetmedi; hem ağlıyor, hem bekliyor! Söylediği, tekrar ettiği söz de şu: “Lütuf ve kerem sahibi Allah’tan ümit kesmeyin; lütuf ve kerem sahibi Allah’tan ümit kesmeyin!”6 ( 6-Zümer Suresi, 39/53. ayete işaret edilmektedir.)
• Bütün ağaçlar saf oldular! Hepsi de yaslı; siyah elbiseler giymişler! Her şeylerini kaybetmişler; bir yaprağa bile sahip değiller! Bu imtihan yüzünden ağlayıp feryad ediyorlar; feryad edip ağlıyorlar!
• Ey leylek, ey köy ağası; lütf et de, soruma cevap ver! Neredesin, yerlere mi geçtin, yoksa göğe mi çıktın?
• Sonunda, bahçedekiler dile geldiler de; “Ey düşman karga!” dediler. “0 her şeye hayat veren su, gül bahçesine yine akar; tıpkı cennetler gibi, bu âlem, yine renklerle, kokularla dolar!
• Ey saçma sapan söylenip duran karga! Üç ay sonra görürsün; senin inadına, yine dünyanın bayramı gelir, yine dünyanın bayramı gelir!..”
• Canavara benzeyen sonbahar ölüyor; elbette onun mezarını çiğner ve tekmelersin! Ey bekçi, ey bekçi; işte şimdi devlet sahibi doğuyor!
• Ey yararlı, güzel işler yapan güneş; yine Hamel burcuna gel; ne buz, ne çamur; etrafa anberler saç, anberler saç!..
• Ey güneş! Gül bahçesini gülüşlerle doldur, şu ölüleri dirilt; şimdiden mahşeri meydana getir!
• Görmüyor musun; tohumlar kabuklarını yarmış, hapisten kurtulmuşlar; biz de, evlerimizin kucağından kurtulup bağlara bahçelere gidelim! Bahçeler, bize, ğayb aleminden yüzlerce armağanlar getirmiş, yüzlerce armağanlar getirmiş!..
• Gül bahçesi yüzlerce gülle dolar, dedikodu biter, zaman doğurmaya başlar, zaman doğurmaya başlar!
* Leylek, gök gibi yüksek bir köşkün üstüne yuva yapmış, leklek diye öterek; “Ey yardımı dilenen Allah; mülk
Sen’indir, mülk Sen’indir!” demek istiyor!
• Bülbül. Sesi ile saz çalar; üveyik huhu diyerek öter! Öbür kuşlar da, civan bahtın. Genç talihin çalgıcısı olarak gelirler!-7
(7-Hz. Mevlana, bu iki beyitte taklidî ahenk sanatı yapmıştır. Arapça “lek” “senindir” manasına geldiği için leyleğin “leklek” diye ötüşünden; “Allah’ım; mülk Sen’indir!” anlamını; üveyik kuşunun “huhu” demesinden “0, 0” yani “Allah, Allah” manasını çıkarmıştır.)
• Bütün ölülerin dirilip kalktıkları bu kıyamete öyle şaştım kaldım ki, artık söz söyleyemiyorum; sözü bitireceğim!
Zaten gönlümdeki düşünce ve duygulan anlatmaya imkân yok!
• Babacığım; sus da, bahçedeki kuşlardan, ötelerden, gayb âleminden gelen haberleri dinle! Sanki onlar, mekânsızlık âleminden uçarak gelen birer oktur!”
*****
Her şeye muttali olan, her şeyi gören, her şeyi bilen, her şeyden haberdar olan, her yerde hazır nazır olan, hiçbir şey kendisinden gizlenemeyen, bütün sırlara vakıf olan, her şeyi murakabe eden O dur… “Hiçbir şey Yüce Allah’tan gizli olamaz. Her şeye şâhit olan, her zaman ve her yerde hazır olan Allah, ahirette de herkese halini bildirecek olandır. “Şahit olarak da Allah yeter.” Nisa, 79 ”
Gökleri ve yeri altı günde yaratıp sonra da arşa istiva eden O’ dur. Yere giren, ondan çıkan, gökten inen ve ona çıkan her şeyi bilir. Nerede olursanız O, sizinle beraberdir. Allah, yaptıklarınızı görendir. (57/Hadîd 4)
Kulluğa sığmayan davranışlarına rağmen, Rabbimiz yine kulunun dönüşünü bekliyor. O’na yakın olmak, O’na dost olmak için araya bir aracı sokmaya gerek yok. Yeter ki gönülden arzu edilsin ve niyetler samimi olsun.
“…Yere gireni, ondan çıkanı, gökten ineni, oraya yükseleni bilir. Nerede olsanız, O sizinle beraberdir. Allah, bütün yaptıklarını hakkıyla görendir.”
Allah, her zaman ve her yerde kulu ile beraberdir. Onun yanında ve yakınındadır. Çünkü bütün zaman ve mekânlar, yer ve gök O’nundur. O’nun bulunmadığı hiçbir yer yoktur. Yüce Allah her yerde bizimle beraberdir. Nereye gidersek gidelim belki insanlardan gizlenebiliriz. Ama Allah’tan gizlenecek, O’na gizli kalacak hiçbir yer yoktur. O, her şeyi görür, duyar ve bilir. Kâinattaki bütün varlıklar, Allah’ın varlığını, birliğini, büyüklüğünü anlatan bir kitap gibidir. İnsan, bu kitabı dikkatlice okursa Allah’ı her yerde bulur. O’nun kudretini, azamet ve yüceliğini anlar. O, her yerde isim ve sıfatlarıyla güç ve kuvvetiyle hâzır ve nâzırdır.
Çünkü O her an bizimledir. İnsan, nerede ne söylerse söylesin Allah konuşulanı duyar.
Kur’an’da: Üç kişi gizlice konuşmaz ki dördüncüleri O, olmasın. Beş kişi gizlice konuşmaz ki altıncıları O, olmasın. Bundan daha az yahut daha çok da olsalar, nerede olurlarsa olsunlar O, mutlaka onlarla beraberdir. Diye buyurulmaktadır.
5-Buhârî, Daavât, 50.
6-A’raf, 7/55.
7-Ğafir, 40/44.
8- YAZIR, Elmalılı Hamdi, Hak Dini Kur’an Dili, II/11.
9-Hadîd, 57/4.
DİVÂN-I KEBİR / Cilt: III – KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI YAYINLARI, 1992
Güneşin parlak ışıklarıyla doğan, saflığıyla süzülen gününüz, bir çınar ağacın gölgesindeki huzur, berrak sulardaki saflık, topraktaki bereket ve aldığınız nefesteki anlam kadar güzel, gözlerinizin içini güldüren, içinizi ısıtan, sevgi dolu, umut dolu hayatı sevin… Hayat sevince güzel ve diyelim ki her bir cümleye; bu ülkenin sahipleri yalnızca bu ülkeyi karşılıksız seve bilenlerdir…
Sevgiyi ve umudu içinizde yeşerttiğiniz güzel mutlu bir gününüz olsun gönlünüzce ve sevdiklerinizle birlikte geçen… Gönlü güzel insanlara çıksın tüm yollarınız…
Sevgiyle, sevdiklerinizle tüm kirlenmişliklerden uzak, mutlu gülen bir yüzle, sevin, sevilin, hayat sevince güzel… Gönül soframdan gönül sofranıza muhabbet olsun bu güzel Cuma günü… Hoş kalın, hoşça kalın, sevgiyle hep dostça kalın, bir gün, bir yerlerde görüşmek ümidiyle…
#öskurşun#